Güncelleme Tarihi:
NASA tarafından uzaydaki astronotları ameliyat etmek amacıyla üretilen robot 'da Vinci', başta üroloji ve kadın hastalıklarında olmak üzere pek çok alanda kullanılan ameliyat robotunun sağladığı en büyük avantajlar ise, operasyonun başarı oranını artırması ve kanama oranını azaltması.
Da Vinci ile gerçekleştirilen işlem ‘robot yardımlı laparoskopi ameliyatı’ olarak tanımlanıyor. Yani bugüne kadar duymaya alıştığımız, ‘açık ameliyat’ ve ‘laparoskopik ameliyat’ın yanında yeni geliştirilmiş üçüncü bir ameliyat yöntemi.
Acıbadem Maslak Hastanesi’nde geçtiğimiz günlerde robot da Vinci’nin en son modeli da Vinci SI HD ile ilk jinekolojik operasyonu gerçekleştiren Acıbadem Maslak Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Mete Güngör’e robot cerrahisi ile ilgili merak edilen her şeyi sorduk.
Operasyon nasıl uygulanıyor?
Da Vinci robotuyla gerçekleştirilecek ameliyat sırasında; cerrah, hastanın yattığı masanın biraz ilerisinde bulunan, ameliyata kumanda edebileceği bir konsola oturuyor. Bu konsoldan, görüntü alıyor ve robotun kollarını hareket ettirebiliyor. Robotun 4 kolu var. Bunlar 540 derece dönme ve 6 yöne hareket etme özelliğine sahip. Kollardan biri, aslında bir kamera. Yüksek çözünürlükte 3 boyutlu görüntüyü, 10 kat büyüterek monitöre yansıtıyor. Cerrah da, bu görüntüler eşliğinde, bir cerrah eli gibi hareket edebilen robotun diğer kollarını harekete geçirerek zor ve hassas bir ameliyatı gerçekleştiriyor. Ayrıca insan elinden çok daha ufak boyutlarda olduğu için ameliyatlarda cerrahın elinin uzanamayacağı yerlere de girebiliyor. Böylece hem hastaya hem de cerraha pek çok avantaj sağlıyor.
Da Vinci robotuyla yapılan laparoskopik cerrahide, maksimum 5 delikten en hassas ameliyatlar bile kolaylıkla yapılabiliyor. Operasyonda bir asistan ile hemşire, cihazların vücuda yerleştirilmesi ve hastanın takibi gibi işlemler için ameliyat masasının çevresinde yer alıyor. Operasyonda, göbek üzerinden 12 milimetrelik kesi açılarak bir trokar (boru) yardımıyla vücut içine bir teleskop yerleştiriliyor. Robotun diğer kolları için vücutta 8 milimetrelik 3 delik daha açılıyor. İhtiyaç duyulduğu takdirde bu kollara bir tane daha eklenebiliyor. Operasyonu gerçekleştirecek olan doktor, ameliyat masasının dışında yer alan bir konsoldan organları 3 boyutlu ve 10 kat büyütülmüş olarak görebiliyor. Görüntünün 3 boyutlu olması cerraha operasyon sırasında derinlik hissi kazandırıyor, bunun sonucunda ameliyat bölgesini çok daha net ve ayrıntılı olarak görebilmesini sağlıyor. Cerrah vücut içine sokulan 4 kolu, 2 kumanda kolu ve ayağının altında bulunan pedallarla yönlendirerek operasyonu gerçekleştiriyor.
Hangi alanlarda kullanılıyor?
Da Vinci ile başta prostat ve rahimağzı kanseri olmak üzere birçok farklı ameliyat yapılabiliyor.
Üroloji: Prostat, böbrek ve mesane tümörlerinin cerrahi tedavisinde, böbrek kanallarındaki darlığın genişletilmesi ve yeni bir mesane oluşturulması ameliyatlarında Kadın Hastalıkları ve Doğum: Rahim ve rahimağzı tümörlerinin çıkarılması, sarkan rahmin asılması, endometriozis ya da miyomların alınması, tüplerde tıkanıklık veya darlıkların açılması, yapışıklıkların giderilmesi Kalp ve Damar Cerrahisi: By-pass, kalpteki deliklerin kapıtılması, mitral kapak değişimi ve onarımı Genel Cerrahi: Kalın barsak tümörlerinin çıkarılması, mide by-pass’ı, reflü ve tiroid ameliyatı
Kulak Burun Boğaz: Nefes borusu ve boğaz bölgesinde yer alan tümörlerin çıkarılması da Vinci robotunun sağladığı avantajlar.
Prof. Dr. Mete Güngör, laparoskopik cerrahinin yaklaşık 15-20 yıldır hem hastaya hem de ekibe büyük yarar sağladığına dikkat çekerek, 'Bu nedenle neredeyse tüm branşlarda ameliyatlar artık laparoskopik teknikle yapılıyor. Robotik cerrahi ise laparoskopik ameliyatların sunduğu yararların üstüne pek çok avantaj daha sunuyor” diyor. İşte da Vinci’nin sağladığı önemli avantajlar:
• Zor laparoskopik operasyonlarda başarı oranı artıyor: Üç boyutlu kamera sayesinde gözlenmesi en zor bölgeler rahatlıkla görülüyor. Ayrıca robotun kolları 540 derece dönme ve 6 yöne hareket etme yeteneğine sahip. Üstelik el hareketlerinin aynısını yapabiliyor. Böylelikle en zor ameliyatlar bile rahatlıkla yapılabiliyor.
• Kanama oranı azalıyor: Üç boyutlu yüksek çözünürlüklü ve operasyon alanını büyütebilen kameralar sayesinde kanama alanları net olarak görülebiliyor ve çoğu hastada çok az kan kaybı olduğundan kan nakline gerek duyulmuyor.
• Laparoskopik cerrahinin tüm avantajlarını sunuyor:
- Hasta daha az ağrı çekiyor: Genellikle büyük kesilerle yapılabilen zor operasyonlar, mini kesilerle gerçekleştiği için cerrahi sonrası hastalar, açık operasyona oranla daha az ağrı hissediyor.
- Ciltte büyük ameliyat izi olmuyor: İşlemler 8 milimetrelik 3- 4 delikten yapıldığından ciltte estetik açıdan rahatsız eden iz kalmıyor.
- Hastanede yatış süresi kısalıyor: Küçük ameliyat kesisi ve daha az kan kaybı sayesinde hastalar en komplike ameliyatlardan sonra bile 1-2 gün içinde taburcu olabiliyor.
- İş ve sosyal yaşama hızla dönülmesini sağlıyor: Ameliyat alanlarında minimal hasar oluşuyor. Bu sayede hastanın ayağa kalkma ve normal fiziksel aktivitelerine kavuşması çok daha kolay ve hızlı oluyor.
- Kemoterapiye hemen başlanabiliyor: Büyük kesilerle gerçekleştirilen ameliyatlarda, kemoterapiye ihtiyaç duyulduğu takdirde yaranın iyileşmesi bekleniyor. Bunun aksine robotik laparoskopik cerrahi mini kesilerle yapıldığı için yara iyileşmesi sorun olmuyor ve kemoterapiye kısa süre içinde başlanabiliyor.
Robot da Vinci ile ilgili bunları biliyor musunuz?
• Uzaydaki astronotlara gerektiğinde yeryüzündeki cerrahlar tarafından ameliyat yapılabilmesi için NASA ve ABD Savunma Bakanlığı’nın ortak projesi olarak geliştirildi.
• 1990’lı yıllarda 3 ameliyat robotu üretildi: da Vinci, Mona Lisa ve Zeus. En başarılı sonuç da Vinci’de alındı.
• da Vinci ile ilk kez Almanya’da operasyon yapıldı. İlk başarı ise prostat ameliyatlarında yakalandı.
• Yaklaşık 10 yıldır tüm dünyada 800 merkezde kullanılıyor.
• Günümüzde ABD’de robotik cerrahi ile yılda ortalama 30 bin ameliyat yapılıyor.
• Robot da Vinci’nin son modeli da Vinci SI HD, diğer robotlara nazaran daha küçük bir konsola sahip. Bu özelliği, operasyonu gerçekleştiren cerrahın cihazı daha kolay kullanmasını sağlıyor. Bunun sonucunda ameliyat süresi kısalıyor, hasta daha az anestezi aldığı için günlük aktivitelere kısa sürede dönme şansını elde ediyor.