Güncelleme Tarihi:
Uyku Apnesi, hala pek çok bilinmezi içeren bir hastalık. Aslında tıp dünyası bu hastalığı yeni yeni keşfediyor. Uyku hastalıkları tek başına bir bilim dalı değil. Göğüs Hastalıkları, Nöroloji, Psikiyatri ve Kulak Burun Boğaz uzmanlarından oluşan bir ekibin değerlendirdiği hastalıklar gurubu.
UYKUDA NEFES 10 SANİYEDEN FAZLA DURUYORSA UYKU APNESİDİR
Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kulak Burun Boğaz Kliniği Sorumlusu Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan; uyku hastalıklarından en sık obstrüktif uyku apnesinin görüldüğünü belirtiyor. "Uyku hastalıklarından en sık obstrüktif uyku apnesi dediğimiz tıkayıcı uyku apnesini görüyoruz. Bu hastalığa, uyku sırasında solunumun 10 saniyeden daha uzun süre ile durması ile teşhis koyuyoruz." Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan; horlamanın uyku apnesi hastalarında sık görüldüğünü ifade ediyor.
"Uyku apnesi en çok orta yaşlı, kilolu ve erkek hastalarda görülüyor. Kadın hastalarda, erkek hastalara göre daha az görüyoruz. Bu hastalığın toplumun yüzde 5’inden fazlasında görüldüğü yapılan çalışmalarda gösterilmiş."
Belirtilerin çoğunun sinsi olduğunu ifade eden Kayhan, hastalığın çok tipik belirtiler vermeyebileceğini kaydediyor.
"Hastalar en çok eşleri ya da oda arkadaşı tarafından horlamasından şikayet edilerek veya uykuda nefesinin durduğu tespit edilerek geliyor. Buna tanıklı apne diyoruz. Hastanın uykuda nefesi duruyor ve bir saatlik uykuda 5’in üzerinde duruyorsa, bu durum bizim için anlam ifade ediyor. Bir saatlik uyku içinde hastada 5 kere ise çok farkına varmıyor ama bu bir saatlik uykuda 80-90 kere 100 kere solunum durması meydana gelebiliyor."
UYKU APNESİ KİLO ALDIRIYOR
Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan, hastanın uyku boyunca devamlı solunumu durduğu için kandaki oksijen düzeyinin düştüğü belirtiyor.
Uyku apnesi hastaları, yatakta 7-8 saat geçirse bile sabah kalktığında çok yorgun oluyor. Çünkü derin uykuya geçemiyor, uykusunu alamıyor. Sürekli uyandığı için bu uyanıklıklar sırasında vücutta bazı hormonlar salgılanıyor. Adrenalin, kortizon hormonu gibi. Bunlar da hastada yıllar içinde kalp damar hastalıkları, yüksek tansiyon gibi problemlere neden oluyor. Ayrıca hasta uykusunu alamadığı için konsantrasyon güçlüğü oluyor ve bu durum onu pasif hale getiriyor. Egzersiz kapasitesini azaltıyor. Bu da kilo almayı artırıyor.
Derin uyku apnesi olan hastaların daha çok trafik kazası daha çok yaptıklarını kaydeden Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan, bu kişiler gün içinde kolaylıkla uykuya dalabildiklerini kaydediyor. Uyku apnesi şikayeti ile bize başvuran hastaları öncelikle dinliyoruz. Her başvurana test yapmıyoruz. Saatte 10 kereden az solunum duruyorsa bu hafif düzeyde uyku apnesidir. Bu durumda bazı tedbirler işe yarayabiliyor. Hastanın kilo vermesi, yatak pozisyonu ile düzeltilebiliyor. Hastayı analiz edip, ona göre uyku laboratuvarında hastalığının derecesini tespit ediyoruz. Saatte 10-20 arası ise buna orta düzeyde kabul ediyoruz. Bizim için en tehlikeli hasta grubu, saatte 60-70-80 solunumu duranlar."
Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan uyku apnesi olan hastalarda tıkanmanın nerede olduğunu tespit etmenin tedavi açısından çok önemli olduğunu belirtiyor.
Cerrahi tedaviler ve uygulanan belli araçlar, ortodontik cerrahi yöntemler ve CPAP adını verdiğimiz alet var. Uyku apnesinde en çok kullanılan CPAP yani basınçlı maske ile hastanın uyuması sağlanıyor. Bu sayede hastanın uykusunda oksijen düzeyinin düşmesi önleniyor. Bir nevi hastaya zorla nefes verilmesi sağlanıyor. Fakat cpapta hasta uyumu yüzde 50-60 düzeyinde. Yani yaklaşık yüzde 40-50 oranında hasta bunu kullanamıyor.
UYKU APNESİNDE YENİ YAKLAŞIM: ROBOTİK CERRAHİ
Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan; tıkayıcı uyku apnesinde önemli olan şeyin tıkanmanın oluştuğu seviyeyi belirlemek olduğunu vurguluyor. Tıkanma burunda da, yumuşak damak, bademcikler, dil kökü veya gırtlağın hizasında da olabilir. Uyku esnasında bunların birinde veya birkaçında da tıkanma olabilir. Bunu tespit edip, düzeltici cerrahi yapılması gerekiyor. Eskiden bu seviyeler bilinmediği için hastalara genellikle yumuşak damak veya burun düzeyinde işlemler yapılırdı. Eğer hastanın dil kökü ya da daha alt seviyelerde tıkanması varsa ameliyattan bir fayda göremiyordu.
Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan, bu hastalarda tıkanmanın nerede olduğunu tespit etmek için uyku endoskopisinin kullanıldığını kaydediyor.
Biz çok yeni olarak uyku endoskopisi adı verilen yeni bir yöntemi kullanıyoruz. Öncelikle uyku testi ile hastada bir tıkanma var mı bunu teşhis ediyoruz. Tıkanmanın nerede olduğunu ise uyku endoskopisi ile ortaya çıkarıyoruz. Hastamıza ameliyathane şartlarında narkozun başlangıç kısmını verip uyutuyoruz. Bir nevi uykuyu taklit ettiriyoruz. Hasta horlarken d bir optikle tıkanan bölgeleri kaydediyoruz. Sonrasında da cerrahi planlıyoruz.
Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan, robotik cerrahiyi daha çok ağız, baş boyun kanseri ameliyatlarında kullandıklarını, uyku apnesinde kullanımın ise çok yeni olduğunu ifade ediyor.
Tıkayıcı uyku apnesinde kullanımı çok yeni. Çok iyi sonuçlar alıyoruz. Normal açık cerrahi veya diğer ameliyat yöntemlerinde yapamadığımız dil köküne ve gırtlağa yaklaşımı robot ile çok kolay yapabiliyoruz. Yani hastanın dil kökünde bir tıkanıklık varsa oradan bir dil kökü parçasının çıkarılması ve epigrot adını verdiğimiz o kapakçığın üst kısmının çıkarılması robot ile ağız içinden çok kolay gerçekleşiyor. Bu işlemi yaptıktan sonra hasta rahatlıyor, cpapa gerek kalmıyor.