Utangaçtım, açıldım

Güncelleme Tarihi:

Utangaçtım, açıldım
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 27, 1999 00:00

Haberin Devamı

Mahsun Kırmızıgül ve Özcan Deniz'den sonra Prestij ailesinin son kralı da geldi.

Herkes Alişan'dan bahseder de biz onunla röportaj yapmaz mıyız... Hangi taşı kaldırsak altından o çıkıyor; her radyo kanalında, her televizyon programında ve her konser organizasyonunda onun adı geçiyor. Üstelik artık Alişan ve ‘‘Var ya’’ olayı bütün sohbetlerin -ister ekonomi üzerine olsun, ister ülkenin politik durumu- bir yerine mutlaka sıkıştırılıyor...

Neden bu kadar utangaç ve sessiz bir adam izlenimi veriyorsun? Bu bir imaj çalışması mı, yoksa kendi halin mi?

Gerçekten de utangaçtım, sıkılgandım. İlk ve ikinci kasetlerimin başarısızlığını buna bağlıyorum zaten. İnsanlar beni programlarına çağırdıklarında ağzımdan kelime çıkmıyordu. Sonra Hilmi abi (Hilmi Topaloğlu) benimle her gün odasında röportaj yaptı. Konu veriyordu ve konuşuyordum. Ve ben bu sayede utangaçlığımı attım.

Şimdi bir ‘‘Var ya’’ fırtınası esiyor ortalıkta.

Ben bu şarkıyı seneler önce keşfettim. Altay söylüyordu çalıştığı yerde. Herkes bir ağızdan söylüyordu. İki sene rüyalarıma girdi bu şarkı. Hilmi abi'ye ‘‘eğer çok pahalıysa, almayalım’’ diyordum ama sonunda aldık. Ben önceki albümümle ve diziyle bir isim yaptım ve bir isim söyleyince de, etkisi daha farklı oluyor...

Klipte Özlem Kızılkaya'yla çalıştın. Kendin mi seçtin Özlem'i, bir de Ece Erken lafı vardı...

Ben kendim seçmedim Özlem'i. Aslında Ece Erken oynayacaktı ama son anda vazgeçince gece saat 12'de karar verildi Özlem'e. Ama Ece'yle oynamamamızın arkasında kesinlikle Mahsun abi yok. O yazılanlar doğru değil.

Senin hayatına girip çıkan insanlardan pek de haberimiz olmuyor.

Şu anda gerçekten yok kimse hayatımda. Ama tabii oldu önceden kız arkadaşlarım. Birisiyle olsam da onu herkesin karşısına çıkarmak istemem. Biraz gizli kalsın isterim. Benim zaten hiç gece hayatım yok. Çıkarsam da mimlenmiş yerlere gitmiyorum.

Askerlik ne zaman?

Şu anda konservatuarda şan bölümünde okuyorum. 2 sene dondurdum kaydımı. Bitirmeme de daha 2 sene var. Herhalde 5-6 seneye askere gideceğim. Müzik çalışmalarıyla birlikte derslerden de uzak kaldım. Aslında üzülüyorum. Okula dönünce gerekirse özel ders alacağım.

Bir de ‘‘Aynalı Tahir’’ dizisindeki rolün var. Orada kabadayı, gözüpek bir genç adamı canlandırdın. Galiba bayağı da beğenildi. Çok mu yakın buldun o karakteri kendine?

Benim hiç haberim yoktu diziden. Konuyu bile bilmiyordum. Her sene televizyonun star yapacağı bir isim olur. O sene de biraz şans biraz da Hilmi abi'nin desteğiyle ben seçildim. Bana haber verdiler, iki gün sonra da çekim başladı. İlk başlarda bayağı zorlandım ama sonra alıştım. Bu arada herkes beni Aynalı olarak tanıdı. Hatta geçen sene çok komik bir olay oldu. Annem hastalandı, ben de aldım hastaneye götürdüm. Tam doktorları beklerken, bir kavga çıktı. Ben de tam ‘‘bari kavgayı ayırmaya gideyim’’ derken, baktım biri geldi yanıma ‘‘Aynalı Abi sen karışma, dur! Elini kana bulama’’ filan dedi. Veya bazen trafikte yol vermeyenler oluyor. Kafamı uzatıyorum camdan. İnsanlar görünce ‘‘Aaa, Aynalı Abi, buyur geç’’ filan diyorlar. Bazen de beni yolda gördüklerinde, ‘‘Aman canım, Aynalı da bu muymuş, çok da kısaymış’’ filan diyorlar.

Senin şarkılarında işlediğin esas tema biraz ‘‘delikanlı erkek’’ olmakla bağdaşıyor galiba. Aşk-meşk işleri veya diğer olaylar, kavgalı gürültülü ve gözünü çıkartarak mı yaşanmalı sence?

İlişkilerin her türünde kavga gürültü oluyor. Türkiye'de insanlar herşeyi kavgayla çözüyorlar. Aslında hiçbir yerde kavga olmasından yana değilim ama insanlar çok dolu artık. En ufak bir olayda birbirlerine saldırıyorlar. Benim 2 senedir böyle bir olayım yok ama ondan önce mahallede olurdu. Bizim mahalle öbür mahalleye maça giderdik ve orada kavgalar çıkardı. Ama artık olmuyor. İş ilişkilerimizde de olmuyor böyle şeyler.

Biraz da hayranlarından bahsedelim. Nasıl davranıyorlar sana, taciz ediliyor musun?

Bazen ediliyorum. Kurtuluş'ta oturduğumu biliyorlar. Bir kere ben evde yokken kapı çalınmış, annem bir açmış ki aşağıdaki iki kat insan dolu. Annem de korkmuş, hemen kapıyı kapatmış. Sonra da camdan aşağıya imzalı resimlerimden atmış. Oluyor böyle, firmanın kapısında, evin kapısında bekleyenler filan. Herkese selam vermek, selamını almak ister insan ama her zaman olmuyor. İnsan bazen bozuk oluyor, en yakınındakine bile bakmıyorsun.

Alişan hakkında...

Adı-soyadı: Serkan Burak Tektaş

Doğum tarihi: 19.06.1976

Burcu: İkizler

Özgeçmişi: Aslen Bingöl'lü olmasına rağmen hiç oraya gitmemiş. Kasımpaşa'da özel bir klinikte doğmuş ve tüm hayatı boyunca Kurtuluş'ta oturmuş.

En sevdiği yemekler: Et yemekleri.

Nerelerde yer: Genelde evde yer.

En yakın dostları: Prestij ailesi.

Saçlarını kime kestirir: Senelerdir gittiği kendi mahallesindeki Şenol'a kestiriyor saçlarını.

Giyim tarzı: Spor.

Yalnız mı yaşıyor: Kurtuluş'ta ailesi ile birlikte yaşıyor.

Tatil için favori mekanı: Çeşme.

Şort giyer mi: Tatile gittiğinde gerekeni yapar ve şort bile giyer.

Şarkı sözü, beste çalışmaları: İlk kasette sadece söz, ikincisinde tek beste var. Sonuncuda ise hiç bir şeyi yok. Sadece söylüyor.

t Prestij’in bazı üyelerini tek tek tanımlarsa...

Hilmi Topaloğlu: İnsanları çok iyi tanır. Müzik bilgisi olmamasına rağmen, hangi parça tutar çok iyi biliyor. Halkın nabzını tutabiliyor. Ayrıca çok iyi bir insandır, gerçekten iyidir.

Mahsun Kırmızıgül: Çok tezcanlıdır. Hızlı konuşur. Bazen ne konuştuğunu anlayamıyorum. Ona diyorum ki: ‘‘Abi bugün ABS'ni takmamışsın’’... Çok yardımcı oldu bana, ayrıca çok duygusaldır. En küçük haberden bile çok etkilenir.

Özcan Deniz: Benim ismimde çok emeği vardır. Aynalı Tahir, Kralı Gelse klibimden çıktı. Ve o klibin senaryosunu da Özcan yazdı. O kadar güzel yazmasaydı belki de Aynalı Tahir çekilmeyecekti...



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!