Güncelleme Tarihi:
* Zor beğenen biri olduğunuzu duymuştum. Hatta “Acaba oynadığı karakterler kadar sert mizaçlı mıdır?” diye düşünmüştüm. Gökçe Bahadır gerçekte nasıl biri?
- Gökçe Bahadır: Bulunduğu yerdeki enerjiye göre değişen biriyim. Keyif aldığım insanlarla bir aradayken son derece rahatım, tersi olduğunda ise galiba biraz agresifim.
- Caner Cindoruk: Gökçe’ye dair söyleyebileceğim en önemli özellik işine bağlılığı. Sette sıra her an ona gelecekmiş gibi hazırdır. Ayrıca gayet uyumlu ve eğlencelidir.
* Disiplinli biri gibi de duruyor...
- G.B.: İş söz konusu olduğunda öyleyim doğru. Önceliğim kariyerim.
- C.C.: Benim içinse tam tersi! Elbette yaptığım işe saygı duyuyorum ve çok seviyorum ama hayatımın merkezinde değildir hiçbir zaman. Önceliğim hayallerimi gerçekleştirmek. İşim bunun bir parçası sadece.
* Hiç gerginlik yaşanmıyor mu aranızda?
- C.C.: Bir kere bile yaşamadık. Aynı dili konuşuyor olmamız aramızdaki enerjiyi daha öteye taşıyor.
- G.B.: “Yaprak Dökümü”nde tanıştık. Dizi sona erdikten sonra başka projelerde yer aldığımız için bir süre görüşemedik. Sonra garip bir şekilde o enerjiyi yeniden yakaladık.
ADANALI ERKEKLERİN ADI “MAÇO”YA ÇIKMIŞ
* Rolünüzle örtüşen özellikleriniz var mı?
- C.C.: Ben Adanalıyım. 17 yaşında İstanbul’a gelsem de o şehrin kültürünü taşıyorum. Civan da 17’sinde Antep’ten İtalya’ya gitmiş.
* Adanalı erkeklerin maço bir yanı da yok mudur?
- C.C.: Maço erkek her yerde var. Bunu coğrafi boyutlarda değerlendirmemek gerek.
- G.B.: Adları çıkmış bir kere...
- C.C.: Evet, bizim oranın insanları sıcak ve samimidir ama duyguları çok çabuk değişir.
- G.B.: Ben maçoluğun tam olarak açılımını bilmiyorum ama kadınlar sahiplenilmeyi sever, fazlası da rahatsız eder. Dozunda olmalı her şey.
* Dizide Civan’ı İtalyanca konuşurken izliyoruz. Rolünüz için İtalyanca öğrendiniz mi?
- C.C.: Hayır. Metin geldiği zaman birkaç gün önce çalışıyorum ve bu yetiyor.
* İzleyicilerin sizin adınızı duyduğunda akıllarına ne gelmesini isterdiniz?
- C.C.: “Çok iyi oyuncuymuş” demeleri benim için yeterli.
- G.B.: Benim için de öyle...
* Aynı soruyu yakın çevrenize yöneltsek...
- C.C.: İyi bir insan olduğumu söylemelerini isterdim.
- G.B.: Ben çok da önemsemiyorum ne düşündüklerini. “Umursamak” doğru kelime mi bilmiyorum ama onların düşündüklerine göre yaşayan biri değilim. Gökçe olarak nasılsam ve içimden nasıl davranmak geliyorsa öyle hareket ederim.
* O halde kaybetmekten korkmazsınız onları...
- G.B.: Korkmam çünkü birini kaybedeceksem onu kaybetmem gerekiyor demektir. Bir şeylerin üstünü kapatmak sadece süreyi uzatır, onu eninde sonunda kaybederim zaten.
- C.C.: Benim için yakın çevremin düşündükleri önemlidir. Onları baz alarak yaşarım. Hayat sadece kendi bakış açımızın doğru olduğuna inanarak yaşanamaz bence. Evet, benim de zaaflarım vardır ama önemli olan onları keşfetmek, tedavi etmek.
* En büyük zaafınız nedir öğrenebilir miyiz?
- C.C.: Birçok zaafım var aslında. En belirgini hiçbir canlıya zarar veremeyecek kadar naif olmama rağmen çabuk sinirlenmemdi. Bunu zaman içinde dizginledim.
- G.B.: İlk aklıma gelen sabırsız olmam. Törpülemeye çalışıyorum.
KARŞI CİNSTE DOĞALLIK VE SALAŞLIK ARIYORLAR
* Bakımlı kadınlardan mı hoşlanırsınız, yoksa doğallıktan yana mısınız?
- C.C.: Ben salaş giyinen, giydiklerini yakıştırmayı önemseyen ama modayı takip etmeyen biriyim. Kadınlara gelince... Ne giyerlerse giysinler doğallıklarını korudukları ve kendilerine has ifadeyi kaybetmedikleri sürece yanlarındayım. Sade olmak da, şık elbiseler giymek de güzel. Yeter ki doğallık korunsun.
* Siz erkeklerin dış görünüşüne dikkat eder misiniz?
- G.B.: Her kadın gibi ben de ederim. Doğal erkeklerden hoşlanıyorum. Kendine bir tip çizmeyen, kendini olduğundan farklı biri gibi göstermeye çalışmayan erkekler ilgimi çekiyor. Çok temiz giyinen, janti erkeklerden ziyade salaş giyinenler daha hoş bence.