Güncelleme Tarihi:
Oyun bitti. Bütün salon ayağa kalktık. Sumru Yavrucuk’u doya doya alkışladık. ‘Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi’, aşağı yukarı böyle özetlenebilecek bir oyun.
‘6 Üstü Oyun’ diye çok heyecanlı bir proje var. Verimli ve kalburüstü yazarlar ‘Bugün’ temalı tek kişilik oyunlar yazıyor. Usta oyuncular da sergiliyor. Bu, serinin ilk oyunu. Ebru Nihan Celkan yazmış.
Oyun, trans bir kadının, Umut’un hikâyesi. Evet, Sumru Yavrucuk çok etkileyici. Ancak ortada pek bir hikâye olduğu söylenemez. Umut’un hayatından, geçmişinden kesitler seyirciyle söyleşi biçiminde aktarılıyor. Tabii ki üzücü, tedirgin edici bir hayat. Toplumun dışladığı, çoğunlukla iğrenç bir yaratık gibi davrandığı bu bireyleri anlamak önemli. Bu açıdan oyun bir hassasiyet yaratmaya yardımcı oluyor. Ama dramatik anlamda oldukça tekdüze bir durumla karşı karşıyayız. Yani, hayatı sıra dışı olmakla birlikte karşımızda bir kadın var ve “Şöyle oldu, böyle oldu” diye anlatıyor. Anlatılan şeyler, aklımıza ilk gelebilecekler. Ezilme, aşağılanma, şiddete uğrama, bütün bu rezillikleri yaşarken umuda, hayata tutunma çabası... Yazar bu sert hayatı, bir hikâyenin fonunda ve daha az üstüne basarak vermeyi tercih edebilirdi. Herhalde daha çok etkilenirdik. Bu haliyle yarı-belgesel bir durum var. Tercih meselesi. Yoksa gördüğümüz kalem hançer gibi bir kalem; ona hiç şüphe yok.
Farkı, Sumru Yavrucuk yaratıyor. Oyunu bir varyete gösterisi gibi açıp usul usul seyirciyi teslim alıyor. Korkusuzca doğaçlamalar yapıyor, izleyiciyi sert bir gerçeklik sınavına sokuyor. Bir kalp arkeolojisine davet ediyor: Acaba benim içimde de nefret var mı, ben de kötü duygular besliyor muyum bu insanlara karşı, diye soruyorsunuz. Çoğu seyirci belki ilk defa bakmıştır trans bir kadının gözüne. Bu kadar yakından. Her anlamda. Az bulunur bir ustalıktan bahsediyorum. Büyük oyuncular herhangi bir eylemi veya duyguyu aktarırken onun altında yatan katman katman nice duyguyu da seyirciye ulaştırmayı mucizevi bir şekilde becerirler. Oyunculuğun sihri buradadır ve nadirdir. Sumru bunu yapıyor. Büyük marifetini alelade bir şeymiş gibi giyiniyor; şamarı yiyip oturuyorsunuz. Güzel, hükümet gibi bir kadın, trans bir kadın haline geliyor ve inanıyorsunuz. Üst üste giyilmiş kostümler gibi cinsel kimlikler birer birer soyuluyor. Sumru Yavrucuk, bir saat içinde vücudunun hormonlarını değiştiriyor sanki.
Her anlamda bir virtüozite gösterisi. Hayran kalmamak mümkün değil. Maalesef metin oyuncu kadar güçlü değil. Sumru Yavrucuk rejiyi de üstlenmiş. Tasarım, müzikler, mekân, her şey çok güzel. Bilet bulmak zor. Kaçırmayın.
Künye
Yazan: Ebru Nihan Celkan
Yöneten ve Oynayan: Sumru Yavrucuk
Dramaturji: Sumru Yavrucuk-Onur Coşkun
Yönetmen Yardımcısı: Onur Coşkun
Mekân Tasarımı: Başak Özdoğan
‘Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi’, adlı oyunu 2-13-14-15-16-17 Şubat’ta Kumbaracı50’de izleyebilirsiniz. (212) 243 50 51