Güncelleme Tarihi:
Biri her gün saatlerce yüzerken, diğeri öğrencilerine mürekkep testi diyerek hatırlatabileceğimiz Rorschach testini uyguluyor... Rüştünü ispat etmiş tiyatro insanları onlar. Peki nasıl bir marka haline geldiler? İşte işin ehlilerinden genç oyunculara tüyolar...
Müjdat Gezen
Politik tiyatroda eleştirirken aşağılamayacaksın
Bizim okulun (Müjdat Gezen Sanat Merkezi) konservatuvar bölümüne ağır bir giriş sınavı var. Üç gün sürüyor. Birinci gün klasik. Hazırladıkları komedi ve dram
parçalarını, şiirlerini sunuyorlar.
İkinci gün okulun psikoloğuna giriyorlar. Psikolog bize bundan sanatçı olur veya olmaz gibi yaklaşımları söylüyor. Bir sırdır ama artık herkesçe bilinir; adaylara Rorschach testi yapıyor. Biz de söyleşi ve yazılı genel kültür testi yapıyoruz.
Bunlardan geçerse üçüncü gün taytla geliyor. Opera şan hocamız kulağına bakıyor, dans ve doğaçlama yaptırıyoruz. O üç günün analizi sonucunda başarılı adayı alıyor ve dört sene ücretsiz okutuyoruz.
300 kadar kişi başvuruyor. Bu sene 16 öğrenci aldık. Bir de akşam okullarımız var sınavsız aldığımız. Oradan sivrilebilenler sivriliyor.
Başarılı olmanın sırrına gelirsek, klasiktir ama yetenek şart.
Eğitim ve çok çalışmak, bu işte direnmek lazım.
Günümüze daha uygun, bugünün espri anlayışına uygun işler yapmak lazım.
Politik tiyatroda insanların dilinin ucuna kadar gelen sözleri sen söylersin, o rahatlar. Ama birini eleştirirken kırıcı ve aşağılayıcı olmayacaksın.
Benim ustalarım iyiydi. Usta-çırak ilişkisi önemli.
Politik tiyatro yapmak için oyuncunun o birikime gelmiş olması gerek. Çünkü ağzınızdan çıkanlara izleyicinin inancı, oyuncunun birikimiyle doğru orantılıdır. O yüzden daha çok ustalık döneminde yapılır ya zaten...
Hadi bu sene politik tiyatro, ertesi sene vodvil, şimdi de stand up yapayım demekle olmaz.
Çok okur, çok merak eder ve çok araştırırım.
Yurtdışındaki sahnelerde oynanan oyunları takip ederim, dünyam genişler.
Nesrin Kazankaya
İyi olmak yetmez, risk almalı
Tiyatro bir bilim dalıdır ve eğitimle öğrenilmesi gerekir.
Oyuncu, yönetmen ve eğitmen olarak, öğrencilerimle hep bir şey öğrenirim.
Tiyatro, tüm sanat dallarını içinde barındırıyor. Öncelikle edebiyatı yakından takip etmek çok önemli. Sinema, dans ve özellikle müzik benim yaşamımda son derece mühim.
Başta yüzme olmak üzere düzenli spor yaparım.
Amatör olarak piyano çalarım ama son oyunumuz ‘Ah Symrna’m, Güzel İzmir’im’de, daha önce elime hiç almadığım bir enstrüman, buzuki çalıyorum.
Sabah çok erken kalkarım ve mutlaka bir iki saat bilgisayar başında yazmaya çalışırım.
TRT3 radyosu sürekli açıktır ben çalışırken. Klasik, caz ve çağdaş müziği takip ederim.
Yurtdışı tiyatro festivallerine gidiyorum, edebiyatta ve tiyatroda yeni atılımları görmeye çalışıyorum.
Yalnızca iyi oyuncu ya da yönetmen olmak yetmiyor. Risk almak, yeni atılımlar ve tiyatroda cesur öneriler yapmak için birikimlerimizi sürekli sorgulamamız gerek.
İçinde yaşadığımız toplumun sosyal çatışkılarını görmek ve söylenecek ‘sözü’ tiyatro sanatı içinde aktarmak için çaba göstermeliyiz.
Bir oyuncu kendini bir müzik enstrümanı gibi görmeli, en iyi tınıyı yakalayabilmek için kendine ve gelişimine özen göstermeli.
İyi bir oyun ancak, aynı dili konuşan bir oyuncu grubuyla, uzun araştırmalar ve provalar sonunda sahnelenebilir. Tiyatro Pera’da provalarımız aylarca sürüyor, hazırlıkları en az bir yıl önce başlıyor.
Murat Daltaban
Konservatuvar mezunu olmak şart
DOT’ta oyuncu seçerken zaman içerisinde birkaç yöntem kullanır hale geldik. Projenin ihtiyaç duyduğu oyuncuyu dışarıdan çağırmak ilk başlarda bizim için en pratik çözümdü. Şimdilerde çok az başvurduğumuz bir yöntem. Artık belli zamanlarda seçme duyuruları yapıyoruz. Hemen hemen her sene bir seçme oluyor.
Seçmelerde belli sayıda oyuncuyu rol için değil, bizimle birlikte zaman geçirmesi için, birbirimizi tanımak ve ilerisi için ne yapabileceğimizi düşünmek üzere aramıza alıyoruz.
Kazandığımız tecrübeyi, tiyatroya ait tercihleri, üslup konusunu gelen oyuncularla paylaşma sürecinden sonra sanatsal üretimlerinde en verimli olacakları koşulları yaratmaya çalışıyoruz.
Seçilen oyuncular bir süre sonra bizle devam edip etmeme kararını veriyor. Tiyatrodaki herkesin birbiriyle uyumu benim için çok önemli.
Seçmelere her sene 500 civarında oyuncu giriyor. Konservatuvar mezunu olmak seçmelere girmek için tek koşul. Konservatuvar eğitiminin eksikleri olmasına rağmen çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.
Oyuncuları seçerken temel oyunculuk problemleriyle ne kadar başa çıkabildikleri önemli.
Fakat oyunculuk dışında yaşam tarzları benim için daha önemli. İlgi alanları ve yaşam deneyimleri beni çok ilgilendiriyor. Yaşam biçimleri, tiyatronun yaşamlarındaki yeri, dinledikleri müzikler, sevdikleri filmler, okuma alışkanlıkları, yeme-içme alışkanlıkları bile benim için ciddiye alınacak detaylar.
Yabancı dil biliyor olmaları çok kıymetli...
Oyuncuların kendilerine ait renklerini geliştirmeleri ve öne çıkarmalarını önemsiyorum. Konservatuvarın her biri için aynı yöntemleri uygulamasının ardından, burada her bir oyuncunun kendi malzemesini keşfederek, kendi tarzı üzerine düşünmeye yatkın olması gerekli.
Göksel Kortay
Sahneden önce kuliste iyi ol
Bir oyuncuya gerekli olan mimik, gestus, beden dili, iç ritmi, duygu, enerji, zamanlama ve tempo farkındalığı, dikkat, gözlem, diksiyon, artikülasyon, vurgulama,
dil bilgisi, o dilde kendini iyi ifade edebilme gibi öğelerin yanı sıra büyük önem taşıyan bir olgu da altyapı, yani kültür, birikim ve eğitimdir.
Oyuncunun temiz, duru, ekonomik, abartıdan uzak, doğal bir oyun sergilemesi önemlidir.
İyi oyuncu karşısındakinin de kendi düzeyine ulaşması için çabalar. Oyunuyla onun performansını da yüceltir. Örneğin, Müşfik Kenter. ‘Profesyonel’de Bülent Emin Yarar ve Yetkin Dikinciler de hiç egoist olmayan, birbirini koltuklayan bir oyunculuk sergileyerek beni heyecanlandırmışlardı.
En önemli öğelerden biri de ahlak ve disiplin. Ne muhteşem oyuncuların kulis ilişkileri iyi olmadığı için kadroya alınmadığına ya da kadrodan çıkarıldığına tanık oldum. Bir kez adın çıktı mı ağzınla kuş tutsan kimseye yaranamazsın.
Oyuncu kendinden daha deneyimli büyüklerine saygı ve terbiyede de asla kusur etmemelidir.
Tıpkı bir sporcu gibi sağlığına, yaşamına, beslenmesine, en önemli enstrümanı olan bedenine dikkat etmekle ve iyi bakmakla yükümlüdür.
Gelelim Türkçeye... Biz oyuncular bize sunulan yazarın metnini izleyiciye en doğru, anlaşılır ve düzgün bir dille iletmekten sorumluyuz. Ancak ne yazık ki son yıllarda duymaya tahammül edemediğim bir Türkce’yle yüz yüze geliyorum. Çok romantik, müziksel, muhteşem bir dil olan Türkçemizi anlaşılamayacak kadar berbat ettiğimiz için ağlamak geliyor içimden. Böyle bir şey Türkçeden başka hiçbir dilde söz konusu değil...
Genco Erkal
Bir daha hiç sahneye çıkmayacakmış gibi
Hayatımı tiyatroya verdim. Sadece oyuncu olmak yetmiyor, tiyatro insanı olmak önemli... Tiyatroyla soluk alıp vermek, tutkuyla bağlanmak....
Kendini sürekli yenileyip taze tutmaya çalışmak, kendinle yarış halinde olmak. Buna ulaşmak için de tek yol var, çalışmak, araştırmak, antenleri açık tutmak, duyarlılığı yitirmemek, yaşamın her yanını kucaklamak.
Elbet fiziksel sağlığa dikkat edilecek. Yeme içme dozunda ve sağlık kurallarına uygun olacak, sürekli kontrol.
Spor önemli! Önceleri yüzme, yelken ve rüzgâr sörfü yapıyordum, şimdilerde yüzmeyle yetinmek zorundayım. Kışın haftada dört gün, yarım saatte 1500 metre yüzüyorum. Yazınsa hemen hemen her gün. Bütün vücudu dengeli çalıştırmak, kasları yumuşak ve esnek tutma açısından ideal spor dalı bence.
Dinlenmek önemli, özellikle uyku. Gerçi kafa uyurken de çalışmaya devam ediyor, hatta kimi sanatsal sorunlarını insanın uyurken de çözdüğü oluyor.
Ses tellerinin dinlenmesi için de uyku yeterli derecede olmalı.
Şimdi artık ses iyice oturduğu için sürekli egzersiz yapmıyorum, ama önceleri çok çalışırdım. O zamanlar sürekli matine-suare haftanın birçok günü çift oyun oynadığımızdan ses telleri yıpranırdı. Bir süredir artık günde iki oyun oynamıyorum. Yalnız ses açısından değil, duygu ve enerji açısından günde bir oyun daha sağlıklı, seyirciye de daha saygılı bir davranış bence.
Neyiniz varsa o bir oyunda vereceksiniz; cömertçe, aklınızın ve yüreğinizin tüm gücünü ortaya koyacaksınız. Sanki bir daha hiç sahneye çıkamayacaksınız ve bu sizin son oyununuz olacakmış gibi.
Politik tiyatro içten olacak, dürüst olacak, bilgili, donanımlı olacak. Seyirciyi kandırmıyoruz. Kafasına vura vura ders vermiyoruz. Sloganlara, şablon düşüncelere prim vermiyoruz. Daha çok bir tartışma ortamı oluşturuyoruz.
O yüzden sıkıcı olmayalım. Unutmayalım ki tiyatro bir eğlence biçimidir. İnsanın aklına, zekâsına, en değerli yanına seslenen, aydınlatan bir eğlence biçimi.
Aman mizah duygusunu kaybetmeyelim. En acıklı, en ağırbaşlı öyküyü ele alırken bile gülmeceyi unutmayalım, en etkili silahtır. Egemenlerin tiyatrodan bu kadar korkması boşuna mı?
Ali Poyrazoğlu
Yürek ve akıl zekâsını dengelerim
Çok iyi olmak diye bir şey yok. Devamlı iyi kalmak önemli. Bunun için değişime inanmak, her seferinde yeni bir güne uyanmak ve yeniden öğrenmek gerekiyor.
Başarılı olmanın yolu işini eğlenerek ve keyifle yapmaktan geçer.
Yıldız Kenter, Ahmet Kutsi Tecer, Ulvi Uraz gibi ustalarım oldu. Usta-çırak ilişkisi önemli. Ama çırağa düşen, öğrendiği yöntemleri harmanlayıp üzerine kendi bakış açısını ekleyerek ustalığı yakalamak.
Herhangi bir meslekte tek konuda bilgi sahibi olmak yetmez. Birkaç farklı disiplinde etkin olursan daha başarılı olursun. Çünkü farklı mesleklerden, bakışlardan gelen enerjiler birbirine çarparak, yeni kıvılcımlar doğurur.
Performansını yüksek tutmak zorundasın. Ben daha önce tenis oynuyordum. Şu an her gün iki saat yüzüyor, en az 4 kilometre yürüyorum.
Günüm sabah 07.00’de başlar. Saat 10.00’u gösterinceye kadar tüm bu saydıklarımı bitirmiş oluyorum.
Yediklerime dikkat ederim. Çünkü beden ve zihin sağlığını korumalısın.
Yürek zekâsıyla akıl zekâsını dengede tutman gerekir.
Bülent Develi
Bedenleri nadasa bırakmak yok
Pandomim, insanların sizi seyrederken hayal kurmalarına vesile olduğunuzu bilme heyecanını yaşatır.
Pandomim çalışmalarını sadece tiyatro öğrencileriyle kısıtlamak doğru değil. Sahne sanatlarıyla ilgili herkesin beslenmesi gereken bir disiplin. Çünkü bedene duygu yüklemenin metotlarını öğretir ve sözsüz kaldığınız anlardaki iletişim becerinizi geliştirir. Sokaktaki insanın bile pandomimden beslenmesini gerekli görürüm. Bedende farkındalık oluşturmak ve ifade yeteneğini kuvvetlendirmek için.
Herkes pandomim yapmaya uygundur. Ne de olsa pandomim ‘gerçekleri taklit sanatı’dır. Ancak herkes pandomim sanatçısı olamaz. Uzun ve disiplinli çalışma gerektirir.
Pandomim sanıldığı gibi abartmak değildir. Bilakis anlatımı güçlü kılmak fakat bedeni tasarruflu kullanmak söz konusudur.
Pandomim doğal olana aykırı değildir. En temel adımlama tekniği bile sokaktaki adımlamanın taklididir. Tek farkı fiziksel bedenin gerçek anlamda mesafe almamasıdır. Ayakların ilişkisi ve bedenin yürüme eylemi için geliştirdiği denge her ikisinde de aynıdır. Teknik çalışmalarla bunun da üstesinden gelinir.
Pandomimde gözlem biraz farklıdır. Her an bedenle iletişimde olmayı gerektirir. Bedeniniz sizden ne istiyor, anlamaya çalışın.
Gün boyunca kafamda hep şu soru olur: “Doğal seyrindeki şu an’ı sahnede nasıl anlatırdım?” Elimin altında bir defter ve bir kalem mutlaka olur. Kaydedip gerektiğinde kullanabilmek lazım.
Ama elimdeki defterden çok ‘kas hafızası’na güvenirim...
Doğal olandan beslenin. Hayal gücü ve kurgu, gözlemi gösteri için yorumlamak ve paylaşmak gerektiğinde devreye girer.
Makyajda sadeliğe gidilmeli. Asıl olan performanstır. Makyaj ve kostüm başrole oynamamalı.