Savaş Özbey
Oluşturulma Tarihi: Nisan 18, 2009 00:00
İstanbul, Galata Köprüsü’nün Eminönü ayağı, Haliç tarafındaki küçük meydan. İyot, sirke, duman ve ızgara balık kokusunun çektiği yüzlerce insan bu meydana akıyor. Yanyana dizili üç tane ızgara teknesi var. Her birinin üzerinde iskeleden alabandaya kadar kocaman ızgaralar üstünde yüzlerce balık cızırdıyor.
Teknelerin en komik olanı Kalyata-i Barbaros. Kıç tarafında bir Osmanlı tahtı, ön tarafına da bir top yerleştirilmiş. Ama hemen yanda Boğaz turu yapan Turyol’un anonsları yüzünden Barbaros çok gürültülü. Biz öbür uçtaki Denikızı’na oturduk.
Sahile küçük tabureler koymuşlar. Balığınızı alıp burada yiyorsunuz. Çoğunluk 25-40 yaş. Önümüzde iki kız oturuyor. Birinin ayağında 300 liralık Ugg çizme, diğerinin kafasında 300 liralık Rayban gözlük var. Çizim çantalarından belli, Mimar Sinan öğrencileri. Öbür komşumuz Doğulu bir aile. Muhtemelen ilk kez deniz gören küçük Kürt kızkardeşler aynı sandöviçi paylaştı. Geçerken oturmuş turist de var, ibadetten gelmiş cami cemaati de.
Balık-ekmek üst kimlik gibi. Hepimizin ellerinden yağlar aka aka sandöviçlerimizi yiyoruz. Hepimiz aynı kötü muameleye maruz kalıyoruz. Peçete yok. Parayla ıslak mendil satıyorlar. Sigara da yasak, yemeğin biter bitmez kaldırıyor, başkasını oturtuyorlar. Yuh ya, daha elimizi bile silmedik diye diklenen çıkıyor ama nafile.
Soğan ve yeşil salatayla ekmek arası verilen derya kuzuları 4 lira. Talipleri o kadar çok ki fordist çalışan bir sektör var karşımızda. Üşenmedim dakika tutup saydım. 10 dakikada 100’ün üzerinde
balık ekmek çıktı. Tanesi 4 liradan 400 lira. Günde 10 saat satış olsa, 6000 balık-ekmekten eder 24 bin lira. Bu tek tekne. Çarp üçle: Yaklaşık 75 bin. Bir de Galata Köprüsü’nün Marmara tarafındaki büfelerde satılan balık ekmekler var. Bitmez bu geyik...
Angela Merkel’in gözünden Boğaz
Tanıştırayım efendim, Boğaz’ın yeni incisi Matilda. 41 metre. 10 buçuk nat hız yapıyor, yani Boğaz’ı boydan boya yaklaşık 1 saatte geçiyor. Başbakan Erdoğan’ın, Almanya Başbakanı Angela Merkel’i ağırladığı tekne işte bu. 170 kişilik. Kokteyl, düğün, toplantı gibi davetlerde kullanılıyor. Nedense en çok ikinci evliliğini yapan çiftler tercih ediyormuş. Matilda 15 Mayıs’tan itibaren halka da açık. Tabii halkın kişibaşı 200 lira ödeyebilecek halkalarına. Ama ödeyeni de şahane bir gece bekliyor. Yemekler Ritz Carlton’dan. Kapalı ve açık salon var. Buğulanmaz ve yansıtma yapmaz panaromik camlar. İki bar, bir de VİP kamara. Başkasını istemem tek başıma gezeceğim diyene özel olarak da kiralanıyor. 4 saati 2500 Euro. Tam gün 10 bin Euro. Diyelim ki sabah uyandınız “çek oğlum Çınarcık’a kayınvalidenin yazlığına, hanım annesini özledi” dediniz. O zaman ekstra 350 Euro Boğaz’ı terketme ücreti ödeyeceksiniz. Matilda Kuruçeşme Cemil Topuzlu Parkı’nda demirli. (216) 422 52 97. www.yatmatilda.com
Laptopla DJ’lik
Hayko Cepkin, Aylim Aslım, Anima, Kurban gibi müzisyen ve grupları çıkaran Tuborg Roxy Müzik Günleri’ne bu yıl rekor başvuru oldu: 340. 11-14 Mayıs’ta performanslar dört gün sonra da final yapılacak. 14’ncü yılda ilk kez ücretsiz atölyeler de yapılmaya başlandı. Bu çalışmalar da yine Taksim’deki Roxy Kulüp ve Roxy Yan Gastobar’da. Gitar, perküsyon, vokal gibi müzik atölyelerinin yanında laptopla DJ’lik, radyo programcılığı gibi altın bilezik vaaddeden atölyeler de var. Üstelik hepsi alanlarında bağlantı sağlayabilecek kişilerden. Yalnız kontenjanlar 15-25’le sınırlı. İlgilendiğiniz programlar için internetten bilgi alabilirsiniz: www.roxymuzikgunleri.com
Kahve içmeye giden salsa oryantal öğrenip çıkıyorCihangir’de bir dans-kafe açıldı. Bir yanda kahvesini içip, yemeğini yiyenler; diğer tarafta salsa, tango, oryantal dersleri. Sadece öğrenciler değil, kafeye gelen müşteriler de heves ederlerse derslere katılıyor, grubun en arkasına kaynak oluyor. En zevklisi de oturduğunuz yerden seyredip beceremeyenleri çekiştirmek. Tek sorun ders sırasında yüksek sesli tango, salsa ve oryantal müzik yayını.
Anıl Özen (fotoğrafta) 21 yaşında. İTÜ’de öğrenci. Yeniköy’de oturmasına rağmen hem tango, hem de Latin derslerine geliyor Cihangir Dans Kafe’ye. “En eğlenceli günü pazar” diyor, “o gün ders yok, pratik günü. Kafe müşterileri de bize katılıyor, güzel bir ortam oluyor.”
Kafenin sahibi ve dans hocası Kutsal Zeren salsa, bachata, cha-cha, merengue ve casino rueda uzmanı. “Kafenin geniş salonundan yararlanmak istedik. Ama dans kafenin önüne geçti” diyor. Günün hemen her saati ayrı bir derse denk geliyorsunuz. Depo Dans Kafe’de 6 eğitmen oryantal, Latin, hatta Hip hop gibi 16 ayrı kurs veriyor. Aylık ücret 135 lira. 100 civarında öğrenci gidiyor. Çoğunluk Cihangir sakinleri ve 20-25 yaş grubu çalışan insanlar. Pratikler hariç haftada 1 buçuk saat dansediyorlar. www.depodans.com. (212) 249 75 28.
Mutfak cadısı sihirden vazgeçmiyorGrenouille’u hatırladınız mı? Patrick Süskind’in Koku adlı romanında insanüstü koku alma yeteneğiyle doğan çocuk. Sonradan filmi de yapıldı. İşte o çocuğu kız yapın ve burnu yerine dili hassas olsun. Dilara Erbay işte o. Anne-babası çalıştığı için evde “karnını doyurmaya çalışırken” tanıştı lezzetlerle. O yıllarda geliştirdiği bu yeteneği ileride çıkacağı dünya turuna, sponsor oldu. Gittiği yerlerde restoran mutfaklarında kolayca iş bulup yükseliyor, iyi vakit geçiriyordu. Hatta Kolombiya’da bir restorana ortak bile oldu.
Sonra memlekete dönüş... Bir arkadaşla Çukurcuma’da kimsenin bilmediği, tabelası bile olmayan bir yer açtı. O kadar ilginç yemekler yapıyordu ki kısa süre sonra antika almaya gelen Kuveyt Prenslerini ağırlamaya başladı. Evlilik kararı. Evlilik. Amerika’da mutfak staj kararı. New York’ta staj. Hem de Robert de Niro’nun yeri Tribeca Grill’de.
Tekrar Türkiye. Fransız Sokağı’nda mutfak sihirlerini sergilediği ilk dükkan: Dilara’s’Abra Cadabra. Konsept
yemek geceleri meşhurdu. Bunlardan biri de Cezayir yemekleri gecesiydi. Cezayir Konsolosunun şereflendirdiği geceye ben de katılmıştım. Konsolos keyfinden ölecek gibiydi.
Dilara hamile kaldı. Az daha mutfata doğuracaktı. Son gününe kadar mutfağını bırakmadı. Bir yıl önce de Arnavutköy sahilde muhteşem manzarası olan, 100 yıllık 4 katlı bir binada ikinci yerini açtı. Adı yine Abra Cadabra. İlk kat pub. İkinci kat açık mutfak. Burada da oturulabiliyor, etrafında bar ve masalar var. Her akşam Dilara’nın 15-20 kadar arkadaşı toplanıyor. Birlikte yemek deneyip, tadıyorlar. İlk fırsatta bir tanesine mutlaka katılınmalı. En tutulan yemekleri güveçte karides, somonlu çiğköfte, bıldırcın yumurtalı çılbır ile Ermeni usulü midye pilavı. Uykusuz Her Gece diye bir tatlı var. Çikolatalı muzlu mus, uykusuz bir gecede ortaya çıkmış. (212) 358 60 87.