Güncelleme Tarihi:
Gelecek sezonun saçlarını tanımlamak çok kolay: Uzun ve dağınık. Gerçi modacılar her boy, her renk diyorlar ama moda fotoğraflarında hep upuzun, vahşi saçlar göze çarpıyor.
Bu Sonbahar/Kış sezonunda geçen yıla göre büyük bir değişiklik göreceğiz gibi. Aklınıza hemen giysilerde dramatik bir değişiklik gelmesin. Podyumlarda giysilere dair yeni trendlere maya çalan tasarımlar görüldü, ama geçen yıla göre büyük farklılığı yaratan başka bir şey: Saçlar. Ve öyle görülüyor ki bunda Madonna'nın payı büyük. Madonna'nın son iki klibindeki saçlarını hatırlarsanız, tam da öyle saçlar görülüyor modellerde: Upuzun, dağınık, vahşi saçlar.
Geçen yıl saçlara damgasını vuran iki kişi vardı: Fifth Element filmindeki haliyle Milla Jovovich ve kaşsız manken Karen Elson. Hani kısa perçemli, kısa, küt saçlar. Ama bu yıl sonbahar koleksiyonları upuzun saçlarla sunuluyor. Bu değişikliğe nasıl ayak uydurulur bilinmez ama, bakımsız görünüş önerildiğine göre, saçlarını kestirmemiş olanların işi geçen yıla göre daha kolay olacak. Anlaşılan modacılar da kısadan uzuna geçişin zorluğunu dikkate almışlar ki, konu saçlara geldiğinde, ‘‘Kesin kurallar yok, her renk, her boy saç var’’ diye dile getiriyorlar yeni trendi.
Saç konusunun iki yıldır, eskiye göre bir farklılığı var. Eskiden saçlar, moda tasarımcılarından biraz daha bağımsız olarak ‘‘şekil alırdı’’. Oysa şimdilerde saç modeli, giysi tasarımının bir parçası. Genel çizgilere paralel veya temaya uygun. Tıpkı makyaj gibi. Saç ve makyaj, giysinin devamı, vurgusu ya da kimi zaman giysinin önüne geçen bir aksesuvar gibi.
Ünlü saç stilisti diyor ki
Sam McKnight 20 yıldır kuaförlük işinin içinde ve saçta tasarımcılardan sonra dünyanın en popüler ‘‘stilisti’’ olarak o geliyor. McKnight, saçın renginin, kesiminin hatta gölgelerinin bile artık kişisel mesele olduğunu savunuyor.
McKnight geleneksel kuaförlerden çok farklı bir bakış açısına sahip. Saçta özgürlüğü savunuyor. Kadınları bu konuda serbest bırakıyor. Bunun bir kuralı olmadığının altını çiziyor ve tamamen bireysel birşey olduğunu özellikle vurguluyor. Yani düz simsiyah bir saç istenirse kısacık ve sapsarı boyanabilir McKnight'a göre.
Sonbahar/Kış 98 modelleri yeni bir özgürlük akımının üzerine kurulmuş: Kısa, uzun, küt, upuzun farketmez biraz dağınık veya tam tersi çok fazla taranmış; kat kat kesilmiş; siyah, kestane rengi, kızıl veya sarıya boyanmış.
Öte yandan Karen Elson'un kısacık saçları da oldukça ses getiriyor. McKnight'ın imzasını attığı bir konu da saç bakımı. Mineraller, vitaminler ve çeşitli elementlerle formüle edilmiş saç bakım kremlerinin yanında arı polenlerinden elde edilmiş bir gecelik saç maskeleri de saç üzerinde mükemmel sonuçlar veriyor.
‘‘Bu ürünleri kullanmaya başladığınızda saça jöle de sürseniz saç çok doğal görünüyor’’ diyor McKnight: ‘‘İyi bir kesim ve güçlü bir renk saça yaşam verir.’’
McKnight saçı dağınık göstermenin dümdüz arkaya taramaktan çok daha zor olduğunu söyleyerek hanımları uyarıyor. Kolay gibi gözükse de McKnight bu işi evde yapılmamasını salık veriyor.
İşte sezonun gözde saçı. Uzun, dağınık ve vahşi. İlk bakışta kolay bir saç gibi görünse de kuaförler ‘‘dağınık’’ görünüm elde etmenin taranmış, yapılmış saçlara göre daha zor olduğunu vurguluyor.
Saç, artık moda tasarımcılarının çok önem verdikleri bir ‘‘sanat nesnesi’’. Yarattıkları modellerde, son sözü bile söylüyor. İşte bir örnek: Giysinin modeli, saçla tamamlanmış. Saçın yalnızca taranış biçimi, yani modeli değil, rengi de giysinin tasarımına katkıda bulunuyor.