Güncelleme Tarihi:
Çevrenizde hakaret kabul edilen Pontus’un kültürel zenginlik boyutunu ne zaman fark ettiniz?
- İlkokul yıllarımda İstanbul’a göç ettik. Dört çocuklu, yoksul bir aileydik. Zorluk çektik. Türkçe’yi ağır bir aksanla konuşuyordum, okulda dışlandım. “Sen Lazsın” dediler, mizah konusu oldum. O güne kadar böyle bir kavram yoktu hayatımda. “Demek ki ben Lazmışım, onlandan farklıymışım” diye düşündüm. Kimlik bunalımı yaşadım. Okuldan kaçtım, sorunlu bir öğrenci oldum. Dışlanma, beni kimliğimi araştırmaya yöneltti. Ailemin bakışıyla sınırlı kalmadım. Politik bir çevredeydim, bu pratik sayesinde kaynaklara ulaştım. Özhan Öztürk, Ömer Asan gibi araştırmacıların Karadeniz ve Pontus kültürü üzerine kitaplarını okudum. Dedemin konuştuğu dilin Sokrates’in konuştuğu Antik Yunanca olduğunu anladım. Ailem Tonya ilçesinin Vari (Ağırköy) köyünden. Bu köy ve çevresinde hâlâ konuşulan Karadeniz Rumcası, yani Romeika’nın geçmişinin binlerce yıl öncesine gitmesi şaşırtıcıydı. Bir zamanlar Trabzon’da Rumlarla birlikte yaşayan Müslümanların, bu dili göçtükleri yerlere, Van’dan Hatay’a, Kıbrıs’a pek çok yere taşıdığını öğrendim.
Pontusça konuşabiliyor musunuz?
- Ben dilbilimci, tarihçi değilim. Açıköğretim’de işletme okudum. Dedemin konuştuğu dili annem, babam bilmiyor. Kendi çabamla türküleri Pontusça söyleyecek kadar öğrendim.
Yörenin Pontus türkülerini hangi kaynaklardan buldunuz?
- Geçmişte kaynak kişilerden yapılan bant kayıtlarından yararlanıyorum. Kendim derlemeler, yaşlılardan ses kayıtları yapıyorum. Ayrıca yöreye özgü enstrüman tavırlarını inceliyorum. Bu bilgilerin ışığında 2011’de ilk albümüm Kalandar’ı kaydettim. Arkadaşlarımın taktığı lakabı kullanıp Apolas Lermi ismiyle yayımladım. Trabzon’da yaşatılan bir pagan geleneğidir Kalandar. 13 Ocak’ta yeniyıl Cadılar Bayramı gibi kutlanır. Latince’den gelen bu isim Batı dillerindeki takvim sözcüğüne de köken oluşturmuştur. Bu albümden sonra Yunanistan’da araştırmalar yaptım.
Hangi kentlere gittiniz, Karadeniz’le ilgili neler buldunuz?
- Son üç yılda Selanik ve kuzeyindeki bölgelere 20 kez gittim. Trabzon göçmenlerinin müzisyen torunlarıyla tanıştım. Görünümleri, esprileri, tavırlarıyla gerçek birer Karadenizliydiler. Çok şaşırdım. Mesela Trabzon’un antik ismini yeni yerleşimlerine vermişler. Kemençe geleneğimizi aynı tavırla yaşatıyorlar. Pek çok dernek kurulmuş, sözlü tarih çalışmaları yapılmış, türküler derlenmiş. Selanik’te kendisini Pontus olarak değerlendiren bir Yozgatlıyla karşılaştığımda, bu kültürün Anadolu’nun farklı bölgelerinde de yaşatıldığını fark ettim. Daha geniş bir coğrafyada araştırmalarımı sürdürmeye karar verdim. Artık etnik kimlik arayışım yok. Ben müzisyenim. Bölgenin gerçek tarihi, kültürel değerleri üzerine müzik yapmaya çalışıyorum.
Aileniz, çevreniz nasıl karşılıyor çalışmalarınızı?
- İlişkimizde sorun yok. Fakat Pontus türküleri söylediğim için müzik çevresinden dışlandım. Çünkü Rumca bir tabu, Rumca türkü söymemek bu kökleri kabul etmek anlamına geliyor. Son yıllarda Pontus üzerine araştırmalar yapanlar daha sert tepkiler aldı, bölücü, vatan haini ilan edildi. Örneğin Ömer Asan, Vahit Tursun... Bana PKK’lı bile dediler. Bir kültür araştırmacısı olduğumu anlatmakta zorlandım. Şimdilerde bu tartışmalarda yer alanların kendi çelişkilerini fark ettiğini görüyorum. Bu süreçte müziğim aydınlanmaya katkıda bulunabiliyorsa ne mutlu bana...
Albüme adını veren Santa, yeni ismiyle Dumanlı neden ilgi alanınıza girdi?
- 15 yıl önce ‘Santa Harabeleri’ tabelasını görmüştüm. Rumlardan kalma büyük bir yerleşim olduğu söyleniyordu. Selanik’te Santa göçmenlerinin torunlarıyla tanıştım. Karadeniz’de Mübadele’ye karşı en sert direnişin bu bölgede örgütlendiği söyleniyordu. Geçen yıl gittim. Defineciler köyü talan etmişti. Yine de çok etkileyiciydi. Bu köyün varlığını gündeme getirmek için albümü hazırladım. Santa’nın tarihini bilenlerden Vahit Tursun bir yazı hazırladı, CD’de buna da yer verdik.
Seçtiğiniz yedi anonim ezginin tümü Santa kökenli mi?
- İlk albümde sadece Pontus geleneğine odaklandım. Bu kez Santa köyüyle birlikte Trabzon’da unutulmak üzere olan müzik üsluplarını da gündeme getirdim. Örneğin günümüzde kemençe tek telle, kemana yakın tonlarda çalınıyor, Arap ezgileri gibi duyuluyor. Çaykara kavalı az bilinen bir enstrüman. Yaşayan bir büyük usta kaldı geriye. Yaşayan en yaşlı kemençeci Katip Şadi’nin, Çaykara kavalının ustası Kerim Aydın’ın ezgilerini bu nedenle albümde seslendirdim. Anonim eserlerse Pontus geleneğinden. Örneğin ‘Maçka Trigona’, Trabzon göçmeni Selaniklilerin söylediği bir ezgi. Dedeleri Santa’dan göçen Giorgos Ioannidis türküyü Rumca okudu, ben de Türkçe. Maçkalı Kahraman Çolak’ın Yunanistan’da Maçka kökenli Stathis Eftathiadis’le kaydettiği kardeşlik türküleri albümünde ‘Turkika Ellinika’ adlı bir anonim ezgi dinlemiştim. “Maçkalıyım, dünyanın çiçeği sert delikanlıyım. Helence, Türkçe türkü söylerim, sevdalı söylerim” diyor. Bunun dışında yerel taşlamalar, ağıtlar ve benim bestelerim var.