Güncelleme Tarihi:
* “5N 1K” ile bu kaçıncı sezon?
- 14...
* 14 sezon aynı programı yapınca, insan başka dinamikler aramıyor mu hayatında?
- Hayır. Türkiye’de insanların istikrar ve yenilik anlayışı çok farklı. Genelde yenilik deyince yeni bir proje peşindeler, oysa habercilikte istikrar çok daha önemli. Bizde bir yıllık başarının bir önemi yok, önemli olan o başarıyı yıllarca devam ettirebilmek. Tam tersi bir programı 14 yıl yaptığınız zaman bu bana başlı başına bir başarı hikayesi gibi geliyor.
* 14 yıl, insana bir rahatlık getiriyor mu?
- Aslında eskisine göre bir parça daha rahatlıyorsunuz ama “32. Gün”den bu yana gelişen bir alışkanlığımız var. Her sezon başı jenerikler ve dekorlar değişir. Aslında programın içeriği de yenilenir. Kimi zaman stüdyoda konuğa dönüşür, Londra’dan yayın yapıyorsak uluslararası bir programa dönüşmesi heyecanlandırır. Bu yıl ise biraz daha bizim olayların içine girdiğimiz, benim sahada olduğum bir program yapmaya çalışıyoruz.
* Yayın süresini üç güne çekmek başarı mıdır? Aslında yayın süresinin düşmesi tehlike olarak görülür.
- Tamamen yönetimin kararı. “32. Gün” ayda bir yayınlanıyordu, “Beyaz Show” haftada bir gün yayınlanıyor. Önemli olan kaç gün yayınlandığınız değil, içerik... İçinde bir şey yoktur, sokağa çıktığınızda kimse tanımaz, çünkü yaptığınız haberin bir değeri yoktur. Ama haftada bir gün program yaparsınız, sokaklar durur, insanlar yaptığınıza bakar. Yaptığınız haberin gücü kitlelere ulaşır.
BİRAND’I ÇOK ÖZLÜYORUM
* Londra’da dış haber kaynaklarının merkezinde sayılırdınız. Buraya gelmek uzakta kalmak hissi yaratmıyor mu?
- Tam tersi, Nasreddin Hoca’nın eşek fıkrası gerçek oldu. Artık nerede duruyorsanız, dünyanın merkezi orası. İletişim teknolojilerinin gelişmesi, sizi her şeyin ortasında tutuyor. Diğer yandan, bir yıl başka bir ülkede yaşamak, yaptığınız işi sorgulamanızı, dışarıdan kendinizi yargılamanızı, eleştirmenizi ya da takdir etmenizi sağlıyor. O bir yıl çok iyi bir ara oldu benim açımdan... Ama sonuçta memleketinizi, konuştuğunuz dili özlüyorsunuz.
* Mehmet Ali Birand’ın kaybı sizi nasıl etkiledi?
- Çok özlüyorum onu; hem şahsi olarak hem de bir gazeteci olarak. Şu dönemde böyle bir insanın boşluğunu çok daha iyi anlıyor, habercilikte nasıl önemli bir yer kapladığını görüyorsunuz. Her şeyi geçtim, sosyal medyada ara sıra birbirimize takılmalarımızı bile özlüyorum. O yaşta, o kuşakta espri kaldırabilen, gençlerle iyi anlaşan gazeteci bulmak zor...
* Size de öğrenciler gelip gidiyordur. Gençler daha çok ne yapmak istiyorlar?
- Herkes hemen ekran önüne çıkmak istiyor. Oysa televizyonculuğun önemli bir kısmı kamera arkasında öğrenilir. Orayı bilmeden ekran önüne çıkmak hiçbir şey ifade etmez. Genç arkadaşlara bakıyorum, pek çoğu ne zaman ekrana çıkacaklar diye bakıyor. Kendimden örnek vereyim, “32. Gün”de arşivden başlayıp genel yayın yönetmenliğine kadar her işi yaptım. 10 yıl sonra kendi işimi yapmaya başladım. Ondan önce her görevde bulundum. Ama bugün insanlar hemen ünlü olmak derdinde...
* Çünkü para demek.
- Türkiye’de ünün karşılığı para olmuş durumda. Ben öyle görmüyorum. Saygın biri olmak paradan daha önemli gibi geliyor bana.
* Size göre ünün karşılığı ne?
- Kan, ter ve gözyaşı... Montaj masalarında geçen gençliğim geliyor aklıma... Sonra dünyanın farklı yerlerindeki savaşlarda hayatımı riske ettiğim zamanlar...
SOKAK NEYİ KONUŞUYORSA BU PROGRAMDA O VAR
* “5N 1K”nın ilgi alanı nedir? Youtube’da izlenme rekoru kıran videoyu da, önemli bir politik olayın irdelenmesini de sizin programda görüyoruz.
- Sokağın konuştuğu neyse “5N1K”da da o var. Sokakta bir video konuşuluyorsa, sinema filmi konuşuluyorsa, savaş konuşuluyorsa, biz de onları konuşuyoruz. En önemsediğimiz, belli bir zümrenin konuştuğu hapsolmuş konuları aşıp herkesin konuştuğu konuları irdelemek. Herkes neyle ilgileniyorsa biz de onunla ilgiliyiz.