Oluşturulma Tarihi: Mayıs 02, 2007 00:00
Ünlüler çocukluklarında nasıldı acaba? Peki "Dünya bir yana, çocuğum bir yana" sözünü onların anneleri de söylemiş midir dersiniz? Nasıl yetiştirildiler ve ne tür fedakarlıklarla bugünlere gelmeyi başardılar? InStyle dergisi, mayıs sayısında işte bu soruların cevaplarını aradı.
Aramızda telepatik bir güç varHale Tuzcu (56): "Büyük oğlum Sinan, beni bu yaşına kadar hiç üzmedi. Küçükken inanılmaz derecede dikkat çeken, güzel bir çocuktu. Çocuk yaşında sorumluluk sahibiydi. Onunla aramızda kimseyle yaşamadığımız telepatik bir güç var. ’Ihlamurlar Altında’yı izlerken elim yüreğimdedir hep. Dizilerde hapse girmesine, dayak yemesine hálá dayanamıyorum."
Sinan Tuzcu (30): "Oyuncu olmamda annemin rolü fazladır. Sevgi dolu bir ailede büyümem, şu anki aile hayatımı da şekillendiriyor. Yaşadığım olaylar karşısında ürettiğim çözümlerde annemden almış olduğum terbiyenin farkına varıyorum."
O benim kıymetlimdirGülser Ergen (61): "Gülben, güçlü, azimli, çalışkan ama aynı zamanda zor kişiliğiyle benden çok farklı. Hep düşüncelidir. Mesleğine ve başarıya fazlasıyla endekslidir. Kızım şimdilerde annelik duygusunu en güzel şekilde yaşıyor. Evini, eşini ve tüm aileyi tahminlerimin de üzerinde iyi ilişkiler kurarak idare ediyor. Başarılarıyla, yıllardır bana taşıdığı ödülleriyle gurur duyduğum tek evladım o. Torunumu sevebilme duygusunu bana yaşattığı için mutluluğumu kelimelerle ifade edemiyorum şimdilerde."
Gülben Ergen (35): "Annem ak saçları, tombik kolları, cin gibi bakan gözleriyle benim kıymetlimdir. Zor beğenir. Hayata, kendine has bir bakışı vardır. Farklı, özel, seçilmiş bir kadın olduğunu düşünürüm. Bugün durduğum yerde aldığım tüm alkışların çoğu anneme diye geçer içimden. Okuduğu kitaplara, keşfettiği ufak zevklere, annem olduğunu söylemeden yaptığı ciddi PR’lara hayranım. Benim annem ’Vermeden almak Allah’a mahsustur’ sözünün açılımını bizzat yaşar. Benim annem çok başkadır. Atlas’ımın anneannesidir. Gönlümün en güzel yerindedir ve orada tektir."
Asi kızın fedakár annesiSabiş Tarhan (56): "Kızım bana moral ve pozitif enerji veren, iyi kalpli bir çocuktu. Doğumunu planlayarak, özellikle
Kova burcu olmasını isteyerek getirdik onu dünyaya. Cihan Ünal ile ikinci kez evlendiğimizde doğdu Irmak. 1,5 yaşındayken ayrılmış olsak da ilk boşanmamızdaki travmayı kızımın verdiği güçle asla yaşamadım. Yaşama sevincinin ne demek olduğunu sayesinde keşfettim. Onun mantığını anlamaya çalıştığınız ve ortak dili bulduğunuz zaman iyi sonuç almamanız mümkün değil evladınızdan."
Irmak Ünal (30): "Annemi tek bir konuda eleştiriyorum. O da fedakárlığı. Bütün anneler fedakar ama bizimki biraz fazla galiba. Fevri ve risk almayı seven biriyim. Bazen de asi. Ama ne zaman annemin lafından çıksam kafamın üstüne çakıldım. Şimdi o Bodrum’da ben İstanbul’dayım. Günde ortalama 15 telefon konuşması yaparız."
Çocuk yetiştirmek sanatların en zoruNuran Duru (56): "Kızımla arkadaş gibiyiz. Sevgi ve saygının bir arada yürüdüğü bir ilişkimiz var. Şimdi kızım da benim ve babasının yolunda. Kızımın hayatını çok renkli buluyorum."
Doğa Rutkay (28): "Annelik sekizinci sanat. Hatta bir çocuğu yetiştirmek, şekillendirmek sanatların en zoru. Annemi ikiye bölsem, bir tarafı otoriter anne, öteki taraf ise arkadaş yönü olurdu."
Başarıların ardında sağlam anneler yatarSafiye Şaşmaz (55): "Doğduğu günden bu yana oğluma bir birey gibi davrandım. Efendi ve iyi kalpli olmasını istedim ve öyle de oldu. Bir gün bile kimseyle kavga ettiğini bilmem. Çalışan bir anneydim ama eve gelir gelmez onu mutlaka dışarı çıkarırdım. Ona bir tokat dahi atmadım daha."
Vatan Şaşmaz (32): "Annem yeni boşandığında daha elindeki alyansı çıkarmaya kıyamayacağı günlerde- alyansını satarak bana okul önlüğü almıştır. İşte size fedakar anne. Mesela Einstein’ın annesi. Oğlu portakal suyunu masaya döktüğünde onu silmiyor. ’Albert bu sence ne’ diye soruyor anne. ’Aaa Amerika’ diyor Albert. ’Gel şimdi de Afrika’yı bulalım’ diyor. Başarıların arkasında işte bu sağlam anneler yatar."