Emel ARMUTÇU
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 29, 2004 00:22
Azerbaycan’da bir odaya kapatılıp tecavüze uğrayan genç... Eskiden işi gücü gayet yolundayken şimdi bankta yatıp kalkan bir adam... Gülleri neden sulamadın, diye kapıcıyla girdiği tartışmada öldürülen sevgilisinin anısına, güllerden kitap ayracı yapan kadın... Dışarıdan kırık aşk hikayeleri, cezaevlerinden cinayet hikayeleri, 40 yıldır yakalanamayan soyguncunun hikayesi...
Hiçbiri kurgulanmış senaryolar değil, ünlü insanların hayatlarından kesitler değil, hepsi gerçeğin ta kendisi, ünsüz, sıradan insanların yaşadığı olaylar... Şimdi Hürriyet’in ‘Anlatsam Roman Olur’ dizisinde buluşuyorlar. Çünkü, aynı yollardan, aynı istasyonlardan geçenlerin, hatta aynı otobüste yanyana oturanların bile farklı bir yolculuk yaptığını, yani her yolcunun kendi serüvenini yaşadığını söyleyen gazeteci-yazar Faruk Bildirici, o yalnız yolcuların gerçek hikayelerinin peşinde; onları toplayıp kıyıda köşede kalmaktan kurtarıyor. Anlatsam Roman Olur projesine katılan okurların gerçek hikayeleri, Hürriyet’te yayınlamaya başlıyor.
n Anlatsam Roman Olur Projesi kimin fikriydi, nasıl şekillendi?
- Benim insanların yaşam öykülerine olan ilgimden kaynaklandı. Çünkü şunu gördüm ki, bizler gazeteci olarak insan öykülerine ancak, onlar kamera önüne düştüklerinde, medyatik bir hale geldiklerinde ulaşabiliyoruz.
n Yani üçüncü sayfa haberi olduklarında mı?
- Çoğunlukla. Ama sadece o da değil. Artık gazetelerde son yıllarda üçüncü sayfalık olmayan insan hikayelerini de kaleme almaya başladık. Ama bunu yapabilmek, hayatlarını deşebilmek için yine de gazetelik bir olay olması gerekiyor. Yoksa görmeden geçiyoruz, yanyana birbirine değmeyen hayatlar yaşıyoruz aslında. Birçok yaşam, gazetecilerden habersiz akıp gidiyor. Ben soruyu tersten sormak istedim. Acaba bizim ulaşamadığımız öyküler bize ulaşabilir mi?
n Sonuç olarak neyi amaçlıyorsunuz?
- Bizim ulaşamadığımız hayatlara ulaşabildiğimizde ve onların bize ulaşmasını sağladığımızda, okurla gazetemiz arasında yeni bir kanal daha açılmış olacak. Bu hayatlarla gazeteyi bir yerde bütünleştirmiş olacağız. Amaç bu.
n Bugüne kadar eski Başbakanlar Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz’ın da aralarında olduğu ünlülerin biyografilerini yazdınız. Şimdi neden marangoz, ev kadını, taksi şoförü? Sıkıldınız mı ünlülerden?
- Tam sıkılmak değil ama ünlü insanların hayatın bütününü kaplamadıklarını düşündüğüm için, yepyeni dünyalarla tanışmak istedim. Ünlü insanları yazarken, onların da aslında ne kadar sıradan yaşadıklarını, sıradan şeyler yaptıklarını yazdığımı farkettim, çok sıradışı şeyler yaşasalar da. Ünsüz insanların ise ne kadar çarpıcı, sıradışı şeyler yaşayabildiklerini göstermiş olacağım bu proje üzerinden...
n Anonslarda söylediğiniz gibi, sahiden her yaşam özel bir yolculuk mu, yoksa pek çok insan, hikayesinin farkında olmadan mı bitiriyor yolculuğunu?
- Bu projede, yeni dünyalarla tanışmak beni heyecanlandıran şeylerden biriydi, ilk gelen öyküler bu beklentimin doğru olduğunu bana kanıtladı. 23 yıllık bir gazeteci olarak asla bilmediğim, tanımadığım dünyalarla, farkında olmadığım hayatlarla tanıştım... Şu anda Türkiye’nin her tarafından, değişik yaşlarda, değişik mesleklerde insanlardan son derece farklı öyküler geliyor.
BUGÜNE KADAR 500 ÖYKÜ 40’I YAYINLAMAYA DEĞER
Bugüne kadar kaç başvuru oldu?
- Üçüncü haftadayız, 500’den fazla başvuru oldu.
n İnsanlar daha çok hangi yolla ulaştılar size?
- İlk başta daha çok e-mail geldi. Fakat daha sonra mektuplar çoğalmaya başladı. 40-60 sayfalık mektuplar. Herkesin hikayesi farklı, kimi uzun, kimi kısa... O yüzden sayfa sınırı koymadık.
n Türk insanı hálá mektupla mı haberleşiyor yani?
- Yaşa göre değişiyor, orta yaş üzerinde mektup hálá geçerli bir iletişim yöntemi, genç kuşak ise daha çok interneti kullanıyor. Yaş ilerledikçe internet oranı düşüyor...
n Üç haftanın sonunda nasıl bir yere vardınız; herkesin ancak romanlarda olur, dedirtecek bir hikayesi var mıymış?
- Var tabii. Herkes kendi hayatının roman olduğunu düşünür deriz ya, bu tez tamamen doğru. Herkes öyle düşünüyor. Ama hepsini de yayınlanmaya değer bulmadım tabii... 500 başvurudan 40 kadarını seçtim. Bazen de şöyle oluyor, 30 sayfa yazıyor, ancak bir sayfada asıl öykü var, bunu farketmiyor, ben bunu açmasını istiyorum...
HAYATIM ROMAN DEYİNCE DRAMATİK ŞEYLERİ ANLIYORLAR
Ne tür öyküler daha çok?
- İlgimi şu çekti ki dramatik öyküler daha çoğunlukta. Komik öyküler çok az, hatta bir iki tane, yok denebilir. Mutluluk öyküleri de çok az. Anladım ki insanlar roman deyince komik ya da mutlu olayları algılamıyorlar, bunları yazmaya değer bulmuyorlar.
n İnsanlar mektup göndermenin dışında, nasıl tepkiler veriyorlar projeye?
- Şu ana kadar olumsuz bakan iki kişi biliyorum. Radikal’de Zeki Coşkun ve Ülkü Tamer... Ama bir yanlış anlaşma oldu sanırım. Onlar bu projeyi, şimdi herkes roman yazacak ve Hürriyet de değerlendirecek gibi algılamışlar. Oysa bir roman projesi, bir edebi faaliyet değil, bir gazetecilik olayı. Yazan insanlardan ise tamamen olumlu tepkiler alıyorum. Zaten yazmak istiyorduk, kanal bulamıyorduk, diyorlar. Ayrıca beni sevindiren yanı bu projeyle insanların yazmaya teşvik edilmesi. Ben yazmanın okumanın kardeşi olduğunu düşünüyorum.
n Kendilerinin ‘adam yerine’ konduğunu, dinlendiğini mi düşünüyorlar?
- Aynen öyle. Ev kadınlarından ya da gençlerden, kendi hayatını, düşündüklerini asla anlatacak yer bulamayan insanlar, şimdi Hürriyet Gazetesi’nin kendilerini dinlediğini, ciddiye aldığını görüyorlar. Ben üzerinde çalışmaya değer bulmasam da çoğuna ulaşıp en azından teşekkür ediyorum. Bu teşekkür bile iyi geliyor.
n Şu anda hürriyetim.com.tr’de yayınlanıyor değil mi?
- Evet, yüze yakın öykü var... Ama onlar işlenmemiş hikayeler. İki ayrı kanal olacak, bir yandan, yeniden kaleme alınmış hikayeler Hürriyet’te yayınlanacak, bir yandan da insanların yazdığı, sadece Türkçesi düzeltilmiş hikayeler web sayfasında olacak, orası biraz pano gibi...
n Bu öykülerde gerçek isimler yayınlanıyor mu?
-Bu tamamen insanların isteğine bağlı. Eğer yazılmasında sakınca görmüyorlarsa gerçek isimleriyle yayınlayacağız, aksi halde isimleri bizde saklı kalacak.
GAZOZ KAPAĞINDAN ÇIKAN TATİL
Beni en çok etkileyenlerden biri, bir gazoz kapağından çıkan tatil promosyonunun öyküsü oldu. Bir aile gazoz kapağındaki bir çekilişe katılıp tatil kazanıyor. O tatille birlikte tüm hayatları altüst oluyor; adam vurma, cezaevi, aşk, ayrılık her şey giriyor işin içine. Öykü, babanın 20 metrekarelik bir evde tamamen yalnız kalmasıyla sonuçlanıyor.
İkinci Boğaz Köprüsü’nün ayaklarını getirmek için Japonya’ya giden geminin üçüncü zabitinin yolculuk öyküsü de ilginçti. O da bir ölçüde dramatikti.
HÁLÁ BAŞVURABİLİRSİNİZ
Yaşam öyküsünün yazılmasını isteyen herkes ‘Anlatsam Roman Olur’a başvurabilir. Yaş ya da konu sınırlaması yok. Tek koşul, hayatınızın ‘roman’ olacağına inanmanız. Faruk Bildirici’ye, aşağıdaki adresler yoluyla ulaşabilirsiniz. Fax: 0 (212) 677 0 888 e-mail: fbildirici@hurriyet.com.trAdres: Anlatsam Roman Olur Hürriyet Medya Towers Güneşli / İstanbul, www.hurriyet.com.tr/anlatsam
PROJE NASIL YÜRÜYOR
İnsanlar bana yazıyor, ben alıp bir elemeden geçiriyorum, onlarla konuşarak, gerekirse bazı taraflarını yeniden yazmalarını isteyerek o öyküye farklı bir yön veriyorum. Tabii ki bu arada gerçekliğini kontrol ediyorum. Bunlar bittikten, malzeme eksiksiz toplandıktan sonra oturup öykü formatında, haberden uzak bir şekilde kaleme alıyorum. Öyküler geldikçe de bunu yapacağım.