Güncelleme Tarihi:
Tek kişilik gösteriniz “Aramızda Kalsın” ne stand-up gibi ne de tiyatro... Nasıl anlatabiliriz biz bu türü?
- Ben Ferhan Şensoy’un öğrencisiyim, bizde stand-up yoktur, tiyatrocuyuz biz. Beni bu işe Moğollar’ın davulcusu Engin Yörükoğlu iteklemişti.
Jazz stop döneminizden bahsediyorsunuz...
- Evet, o zamanlar bu tür işler yapan pek kimse yoktu. Bir Leman Kültür’de Cem Yılmaz vardı, bir Metin Zakoğlu tek kişilik oyun yapıyordu. Bir de ben...
O zamanlar da aynı formatta mı yapıyordunuz gösterinizi?
- Hemen hemen... O zaman da yine müzik ve laf ebeliği vardı. Bu tür, daha çok kabare türünün tek kişiliği gibi bir şey.
İnsanları güldürmek denince nedense çoğu insanın aklına bel altı espriler geliyor. Sizin gösteride de bu tür espriler var mı?
- Benim için belin altı özeldir, esprilik bir şey değil. Çok sevmiyorum açıkçası. Ama Ferhan (Şensoy) ustam hep derdi, “Türkiye’de ünlü olmak istiyorsan terbiyesiz olacaksın” diye...
Küfürbaz biri değilsiniz anlaşılan...
- Küfüre karşı değilim. Yeri gelir öyle bir küfür edersin ki... Sahnede genelde küfür etmem ama ağzımdan kaçtığı da oluyordur. Hatta pozitif eleştiri olarak bunu izleyicilerim söyledi. Çünkü Süleyman vesilesiyle 14–15 yaşındaki çocuklar da anne-babalarıyla birlikte geliyor beni izlemeye.
İMZA GÜNÜ YAP DEDİLER TİŞÖRT MÜ İMZALAYACAĞIM
Süleyman beklerken Renan Bilek’i görünce hayal kırıklığına uğrayanlar oluyor mu?
- Doğru, Süleyman’ı görmeyi umarak gelenler oluyor. Arada beni hiç tanımayanlar da çıkıyor.
Nasıl bir gösteri sunuyorsunuz?
- Konuklarımı evime gelen misafir gibi ağırlamaya çalışıyorum. Gösteri onlarla diyalog halinde ilerliyor. Ve Süleyman’ın sadece bir dizi ikonu olduğunu, onu kaldırdığın zaman altından böyle bir adam çıktığını anlıyorlar. Gösterinin başında “Haa, ben Renan Bilek’e gelmişim!” diyorlar. “Süleyman diye geldik, Renan Bilek izlemiş olarak ayrılıyoruz, çok teşekkür ederiz” diyenlerle de karşılaşıyorum. Aslında 17 sene önce yaptığım şeyin benzerini yapıyorum. Bu arada dizi ve sektörü kullanmış oluyorum. Tüketim ekonomisi beni kullanıyor, ben de onların yarattığı Süleyman’ı bir bakıma..
Tek kişilik gösterinize tekrar başlamaya nasıl karar verdiniz?
- Ben üç yıldır tiyatro yapamıyordum. Dizi devam ettiğinden, insanlara “Bana göre program yapın” demeye çekiniyorsunuz. Bu arada Süleyman’dan sonra imza günü teklifleri geldi ama ne imzalaycaksın gidip de. Albümüm yok, tişört mü imzalayacağım! Ben de gel talebine tek kişilik gösteri yapıp gideyim dedim.
Gösterinizi gündem mi besliyor, belirliyor? Eğer öyleyse çok çabuk değişen bir ülke gündemimiz var, nasıl baş ettiğinizi merak ediyorum.
- Benim derdim o değil. 25 senedir bu işi yapıyordum, ama beni tanımıyordunuz. Çünkü popüler kültürle işim yoktu. Bu adamın 25 yıllık geçmişi var, alın tanıyın diyorum gösterimde daha çok... Ustalarımı da anıyorum tabii hikayeler arasında.
Gösteri programınız nasıl?
- 9 Kasım’da Bandırma’dayız. 16 Kasım’da Ankara, 17 Kasım’da Eskişehir, 23 Kasım’da İstanbul-Kadıköy ve 28 Kasım’da da Ataköy’de oynayacağım.
SANATI BIRAKIP DÜKKAN AÇACAKTIM
“Öyle Bir Geçer Zaman ki” hayatınızı nasıl etkiledi, neleri değiştirdi?
- Ben bu diziye başlamadan önce oyunculuğu da müzisyenliği de bırakmayı düşünüyordum.
Neden?
- Çünkü bakmam gereken bir çocuğum var. Ve hiç mal varlığım yok!
Ne yapacaktınız ki o işleri bırakıp?
- Dükkan açmayı düşünüyordum.
Ne dükkanı?
- Onu ben de bilmiyordum, düşünüyordum işte...
Derken Süleyman rolü geldi...
- Evet. İyi de oldu. İlk dramamda böyle bir sonuç almaktan mutluyum.
YENİ ALBÜM İÇİN ÇALIŞMAYA BAŞLADIM
Tekrar albüm yapmayı düşünmüyor musunuz?
- Düşünmez olur muyum? Son dört-beş senedir düşünüyorum, son iki senedir de bunun için harekete geçmiş durumdayım. Albüm ille de çıkmalı gibi bir derdim yok ama istiyorum.
Albümdeki söz ve besteler size mi ait olacak?
- Çoğu benim... Evde birikmiş çok şarkım var ama eskiden yaptıklarım çok tepkisel ve haykırarak söylenmesi gereken şarkılar. Ve ben artık bağırmak istemiyorum, çünkü çok yoruldum.
Bedenen mi, ruhen mi?
-Kafa olarak yoruldum. O zamanlar bağırdığında dikkat çekmek gibi bir kaygı taşıyordun. Ama artık o kadar çok bağıran var ki... Bir de çok bağıran herkes haklı sayılmaya başlandı, bu durumdan rahatsızım. Artık bağırmadan şarkı söylemek istiyorum. Ama 20’li yaşlarında bir gruba verecek çok şarkım var, çıksın onlar bağırsın!
BANA DA BİR SÜLEYMAN LAZIM
Yolda size tepkiler nasıl?
- İlginç... Yanıma gelip benden yardım isteyenler oluyor. İlk başta şaka yapıyorlar sanıyordum, şaka değilmiş.
Eee, siz ne tepki veriyorsunuz o durumda?
- “Bana da lazım bir Süleyman, bulursanız yollayın” diyorum, ne yapayım.