Güncelleme Tarihi:
Dört çocuk babası olmak nasıl bir duygu?                 Â
Â
- Dirk Kuyt: Mükemmel bir duygu gerçekten, çocukları da baba olmayı da çok seviyorum. Ancak her şeyden önemlisi onların sağlığı. Dört çocuklu yaşam için çok iyi organize olmak gerekiyor, ben ve eşim özellikle buna çok dikkat ediyoruz. Buna rağmen asıl yük eşimde, çocukların her şeyiyle eşim ilgileniyor.
Â
Dört çocukla siz nasıl baş ediyorsunuz?
  Â
- Gertrude Kuyt: Gerçekten çok zor ama çocukları çok seviyoruz. Bu kadar çok çocuğumuzun olmasını kendimiz istedik.
Bütün çocuklar planlı mıydı, hiç mi sürpriz olanı yok?
- G.K: Evet hepsi planlıydı, hiç sürpriz yok.
Evdeki çocuk sayısı beş olabilir mi?
- G.K: Beş çocuğumuzun olmasını çok isterim ama vücudum o kadar güçlü değil sanırım. Çünkü son doğumunda bir takım zorluklar yaşadım. Sanırım bu sayı dörtte kalacak.
Çocuklarınızla birlikte neler yaparsınız?
- G.K: Genelde eşimin iş yoğunluğuna göre plan yapıyoruz çünkü hep birlikte vakit geçirmeyi daha çok seviyoruz. Çocuklar okula başladılar, ben de onlarla ilgileniyorum. Erkekler futbolla ilgileniyor, kızım da hem tenis oynuyor hem de dans kursuna gidiyor.
İSTANBUL’DA HEPİMİZ MUTLUYUZ
Bu yoğunlukta kendinize vakit ayırabiliyor musunuz?
- G.K: Açıkçası, kendime zaman ayırmayı ihmal ediyorum. Her sabah çocuklara kahvaltılarını yaptırdıktan sonra onlar okula gidiyor, böylece bütün gün bana kalıyor. En ufak bebeğimiz Aidan, henüz 9 aylık, dolayısıyla evde onlunla birlikte oluyorum ama kız kardeşim de yanımızda olduğu için zorlanmıyorum. Bana kalan zamanda da kendi sporumu yapıyorum.
İstanbul’u sevdiniz mi ya da alışabildiniz mi?
- G.K: Evet, sevdim. Özellikle havanın sıcak olması çok hoşuma gidiyor. Bunun dışında Türk mutfağı gerçekten çok hoşuma gitti, özellikle balık restoranları bir harika...
- D.K: Buraya geldiğimden beri herkesin çok desteğini gördüm, özellikle Fenerbahçe Kulübü bizi çok iyi karşıladı. Üstelik sadece bu da değil! Taraftarın da çok büyük desteğini ve ilgisi gördük. Buradaki evimize alıştık, çocuklarımıza uygun okullar araştırdık ve onları okullarına yazdırdık. Şu an herkes mutlu. Mesela kızım dans okuluna gidiyor, oğullarımdan biri de futbol kursuna yazıldı. Küçük oğlum da sık sık futbol oynuyor! Havalar güzel olduğu zaman bahçeye çıkıp futbol oynuyorlar.
EŞİMLE GURUR DUYUYORUM
Baba olmanın zor tarafları var mı?
- D.K: Benim için yok. Zaman zaman zor gibi gözükse de ben yaşadığım her şeyden keyif alıyorum. Bir de yükün büyük çoğunluğu eşimin omuzlarında, bu yüzden onunla gurur duyuyorum. Çocuklarımın mutlu ve sağlıklı olması benim için çok önemli.
Baba olmadan önceki Kuyt ile baba olduktan sonraki Kuyt arasında ne gibi farklar var?
- D.K: İlk kez baba olduğumda 24 yaşındaydım, aradan çok zaman geçti... Çocuğunuz olmadan önce daha özgür oluyorsunuz, istediğiniz zaman istediğiniz yere gidebiliyorsunuz ama çocuk sahibi olmak gibisi de yok... Onlarla ilgilenmek, onlarla birlikte vakit geçirmek her şeyden daha keyifli...
Bunu bir de eşinize sormak istiyorum, Kuyt nasıl bir baba?
- G.K: Çok iyi bir baba... Futbol nedeniyle elbette oldukça yoğun oluyor ama evde olduğu zamanlar kendisini tamamen çocuklarına adıyor.
Oğullarınızın futbolcu olmalarını ister misiniz?
- D.K: Benim hayatımda futbol ve spor çok önemli bir yerde. Bugüne kadar her alanda faydasını gördüm. Çocuklarımın da spordan keyif aldıklarını görüyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar; tenis, futbol ya da başka bir şey, hiç fark etmez. Yeter ki spor yapsınlar. Eğer futbolcu olurlarsa, kendi yaşadığım deneyimleri onlara aktarırım.
Çocuk büyütürken yaşadığınız en büyük zorluk ne oldu?
- G.K: Hiçbir şey zor değil benim için. Çocuklarımı çok seviyorum çünkü. Onlarla birlikte ne yaparsam yapayım çok keyif alıyorum. Özellikle ailece gittiğimiz tatiller çok eğlenceli geçiyor.
Oğullarınızla mı daha iyi anlaşıyorsunuz yoksa kızınızla mı?
- G.K: Çok fark yok aslında, hemen hemen aynı. Kızımız tam bir kız çocuğu gibi; tatlı ve kendini ön plana çıkarmayı seviyor. Erkekler de tam erkek çocuğu gibi; her biri spor aşığı...
SEVGÄ° SENEDE BÄ°R GÃœN KUTLANMAZ
14 Şubat’ın sizin için anlamı nedir?
- G.K: Sevgililer Günü sadece tek bir günle sınırlı kalmamalı bence. Sevgi 365 gün yaşanmalı... Çocuklarımızın aşkımızı büyüttüğünü düşünüyorum. Ve aşkımız her geçen sene daha çok büyüyor. Liverpool’dan kalkıp geldik, İstanbul’a yerleştik. Kendi ailelerimizden uzak kaldığımız için altı kişilik ailemizin aşkı daha da arttı. Şu anda yaşadığımız gençlik aşkımız değil belki ama daha da ilerisi; yetişkinlerin aşkını yaşıyoruz.
- D.K: Bence de aşk sadece bir günle sınırlı kalacak bir şey değil. Eşimle aramdaki aşktan bahsedecek olursam, onun da dediği gibi her sene büyüyen bir aşkımız var.
Peki ya Fenerbahçe aşkı.
- D.K: Elbette Fenerbahçe aşkım çok büyük. Geldiğinden beri herkes bana çok iyi davrandı, destek oldu. Fenerbahçe çok büyük bir takım.
YOLDA TANIÅžTIK
Aşkınız nasıl başladı?
- D.K: 18 yaşındayken, futbol antrenmanlarına giderken önce otobüs sonra da trene biniyordum, eşim de her gün bisikletle otobüsün yanında geçiyordu. İlk o şekilde dikkatimi çekti.
Biriniz otobüste, biriniz bisiklette... Tanışma nasıl oldu peki?
- D.K: İkimizin yanında da arkadaşları vardı, bir gün tesadüfi bir şekilde yanındaki arkadaşıyla tanıştım ve ondan beni Gertrudeile tanıştırmasını istedim. Bir buluşma organizasyonu yaptık ve tanışmış olduk.