Unkapanı karşısı, plakçılar çarşısı keriz şöhret oluyor, başlıyor macerası manisine aldırmadı, altın plak kaptı

Güncelleme Tarihi:

Unkapanı karşısı, plakçılar çarşısı keriz şöhret oluyor, başlıyor macerası manisine aldırmadı, altın plak kaptı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 30, 2006 00:00

Hasan Yılmaz (39), adını geçen haftaya kadar ne biliyordum ne de duymuştum. MÜYAP’ın (Müzik Yapımcıları Derneği) ödül töreninde "Bi Saniye Salla" albümünün Candan Erçetin, Şebnem Ferah, Deniz Seki, Kibariye, Ebru Gündeş’in albümleri kadar sattığını öğrenince ister istemez "Kim bu" diye sordum. Albümü 100 binin üzerinde satıp Altın Plak almıştı, üstelik Yılmaz’ın asıl işi kamyon şoförlüğüydü.

Telefon ettim. "Ödül almışsınız tebrik ederim ama sizi hiç tanımıyoruz, kimsiniz" diye sorduğumda beklemediğim bir cevap geldi: "Beni tanımamak sizin ayıbınızdır!" Bıçkın tavrı, görüşmek üzere gazeteye davet ettiğimde sürdü: "Hürriyet yıkılacak haberiniz olsun." Ertesi gün kamyonuyla geldiğinde iyice açılmıştı: "Beni kısa boylu çirkin bir şey sanıyordunuz değil mi, 1.80 boyum var." Hasan Yılmaz, çoktan havaya girmiş. Şarkıcıyım, demek tu kaka olduğu için, o da kendine "sanatçıyım" diyor. Hatta "Türkiş star".

Aslında Kastamonulu ama "Ankara Havası"yla yakalamış başarıyı. Ankaralı Turgut, Ankaralı Namık türevi fenomenlerin çizgisinde.

16 yaşında Kastamonu’dan İstanbul’a göç ettiğinde BMC marka kamyonla başlamış serüveni. "Nakliyatçılık yapıyordum ama hep şarkı söylüyordum. İçimde deli bir volkan kaynıyordu" diyor.

10 yıl kamyonlarda direksiyon salladıktan sonra, yaptığı bir kaza işinden soğutmuş onu. "Çıktığım vitesle iniyordum, karşı şeritte bir araç biraz yalpalayarak yol alıyordu. Sarhoş herhalde diye düşündüm. Ben daha bunları düşünürken, adam karşı şeritten gelip kamyonun altına girdi ve öldü. Ben de o günden sonra kamyonculuktan soğudum." Artık direksiyon başına geçmiyor. Kamyonlarında ailenin diğer erkekleri çalışıyor.

Kaderi Tarabya’daki bir Karadenizliler gecesinde değişmiş. Bir ara mikrofon kendine uzatılınca şarkı söylemiş ve bir Unkapanı yapımcısı Türk filmlerindeki gibi kartını uzatıp, "Bana bir uğra" demiş.

"Unkapanı karşısı, plakçılar çarşısı, keriz şöhret oluyor, başlıyor macerası, demedim hiç. Unkapanı’ndaki afişlere bakar, oralarda kendimi hayal ederdim. Bu şarkıcılar kadar afişim asılacak mı acaba, diye iç geçirirdim."

ATEŞİNLE YAK DEDİM KİBRİT BİLE ÇAKMADI

Ve 1998’de ilk kasedi "Acımasız Yıllar" Kastamonulu Hasan adıyla çıkmış. Kaset tutunca ikinci albüm, "Davacıyım hakim bey, bu kız kalbimi çaldı" ile Unkapanı’nda adını duyurmaya başlamış. Üçüncü kasedinin adı "Döktür Muazzez." Sözleri ise evlere şenlik: "Bacacılar yüksek yapar bacayı, şimdiki kızlar asfaltta bulur kocayı."

Kendi camiasında yavaş yavaş tanınması tevazuundan bir şey kaybettirmemiş: "Pavyonda çalışıyorum, gazinoda çalışıyorum diye kimseye hava atmadım. İstanbul’un elit mekanlarında isteklere gidiyordum."

Hasan Yılmaz’ı sadece şarkı söylüyor sanmayın, söz de yazıyor. Komple sanatçı: "Bi saniye bakmadı, aşkım dedim takmadı, ateşinle yak dedim, kibrit bile çakmadı..."

Söz kırık aşk hikayelerinden açılmışken bir başka örnek: "Oha oldum kal geldi, gül beklerken dal geldi, ne çok sevmiştim seni, ayrılması zor geldi. Alana mani olmam, seni zaten silmişim, babamı anam sandım, ben kafayı yemişim."

Hasan Yılmaz’a, "Bu sözlerin sepet sepet yumurta, sakın beni unutma"dan ne farkı var diye soruyorum. "O da mani, bunlar da mani. Ama sözler ve müzikler uyumlu olunca bu eserler ortaya çıkıyor" diye cevap veriyor.

BİR ŞARKIDA 20 İLÇE ADI

Ödüllü bir şarkıcı olmadan önce, boş zamanlarında kamyonculuğa devam ediyormuş. Kadirşinas bir kamyoncu olduğu için de molalarını yine kamyoncu tesislerinde veriyormuş. "Tesislere bir girdim. Baktım karşımda bir afiş. Kim demiş kamyon şoföründen sanatçı olmaz, işte size Hasan Yılmaz yazıyor. Çok gururlandım."

Kastamonulu Hasan Yılmaz adıyla yeterince tanınıp kendini kanıtladıktan sonra, "Artık Türkiye beni tanımalı" diye düşünür. Dördüncü albümü "Neredesin"de artık Kastamonulu Hasan Yılmaz değil, sadece Hasan Yılmaz’dır. Tabii bu işin bir riski vardır. Ya Kastamonulu hemşerileri küserse? Türk aklının ince tezahürü hemen ortaya çıkar: "Neredesin eserimin amacı Kastamonulu hemşerilerimi üzmemekti. Kastamonu’da 20 ilçe var. Öyle sözler yazdım ki, bir şarkıya 20 ilçenin adını sığdırdım. Böylece kimse bana küsmedi".

Peki hemşerileri tarafından sevilmesi karnını doyurmasına yetiyor muydu? Edebiyattan dem vurarak cevaplıyor: "Türk edebiyatında bir telaffuz vardır hani, kol saati alıyorum diye. Kasetlerim var ama ben güzel kol saatleri alıyordum."

EKRANDAKİLERİ EMPOZE EDERİM

İş bitirici, Türk kafası her daim çalıştığı için, Beyazıt Öztürk’ün programından bile ilham alır: "Beyaz’ı izliyordum. Telefonla bağlanan bir seyirciye, döncem ben sana, dedi. Lafı hemen yakaladım. Bundan bir şarkı patlatırım, diye düşündüm. Sonra da yazdım sözleri: Hep arıyon, arıyon, işim var anlamıyon, bir de bana kızıyon, niye naz yapıyon, döncem ben sana döncem... Bu sözlerden sonra olayım bitti. Patladım."

İnfilak şöyle oluyor: İbrahim Tatlıses, Ankara Bent Deresi’ndeki kasetçilere, "Bu aralar kim çok dinleniyor" diye soruyor. Onlar da adres olarak Hasan Yılmaz’ı gösteriyor. Televizyonların önünde beklediği, beni programa çıkarın diye yalvardığı günler bitiyor ve şans Yılmaz’ın ayağına geliyor, İbo Şov’a çıkıyor.

"Mimiklerimle, hareketlerimle oynak biriyim. Yüksek reyting aldım, çıkış yakaladım. Türkiye’nin yüzde 70’i beni tanıdı. Ekranın karşısındaki herkesi empoze ettim, bende bir elektrik var." Empoze etmekten kastının ne olduğunu anlamadığım için, soru işaretli gözlerle kendisine baktım. Açıkladı: "Yani kendimi sevdiriyorum".

ALBÜMDEKİ ŞARKILARDAN SÖZLER

YTL

YTL de yavrum YTL

Nerde kaldı ETL (Eski Türk

Lirası’nı kastediyor)

Anan görecek bizi

Biraz öte git ele

Çek yakamdan elini

Kıracan mı belimi

Anan nerden bulacak

Senin gibi gelini



SALLA

Ceketimin kolu yok

Çapkınlığın sonu yok

Aramassan arama

Zaten bende kontür yok

Adım çıktı dokuza

İnmez oldu sekize

Gözlerime iyi bak

Benziyom mu kerize

ŞANZELİZE’DE BİR BAKTIM ARAP BİR KARDEŞİMİZ, SALLA’YA

REMIX YAPMIŞ


Kendisini Ankaralı Turgut ya da Ankaralı Namık’la kıyaslayanlara da kızıyor Hasan Yılmaz. "Ankaralı müziği onların tekelinde mi? Ben İç Anadolu müziği yapıyorum. Muharrem Ertaş, Çekiç Ali gibileri örnek alıyorum. Ötekiler beni ilgilendirmez." Türkçe’yi Zeki Müren ve Bülent Ersoy gibi konuşmak istiyor. Tarkan gibi olmayı hayal ediyor. Yurtdışı konserlerimde onu yabancılarla tanıştırırken, "Türkiş Star" demelerinden memnun oluyor. Sanatın yaşı olmaz diye ağır bir laf ediyor: "Bak Fedon kaç yaşında şöhret oldu. Bir abi daha vardı neydi adı. Hah İlhan Abi. İlhan Şeşen." Ha bu arada biz Hasan Yılmaz’ı yeni keşfediyoruz ama meğer Araplar bizden önce keşfetmiş: "Şanzelize Meydanı’nda yürürken, Arapların bir diskoteğinin önünden geçiyordum. Bir baktım ’Salla’ parçasını Arap bir kardeşimiz remix yapmış, çalıyor. Çok duygulandım."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!