Üniversite gençliği Moğollar’ı yakaladı

Güncelleme Tarihi:

Üniversite gençliği Moğollar’ı yakaladı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 28, 2005 00:00

Moğollar’ın duayen müzisyenlerinden Cahit Berkay, 60’ına merdiven dayasa da, muhteşem Moğollar’ın en sadık seyircisini, hala üniversite gençliği oluşturmakta. Ünlü müzik adamıyla, İstanbul’dan, siyasete, oradan da müziğe kadar uzanan geniş bir yelpazede söyleştik.

- Sevgili Cahit Berkay, çocukluğunuzun Ramazan’ları nasıldı?

Çocukluğum Isparta’da geçti. İlk hatırladığım Ramazan yaz aylarına denk gelmişti. İftardan önce, şimdiki gibi buzdolabı ya da soğutucular olmadığı için annem verirdi elime sürahiyi, gidip caminin çeşmesinden soğuk içme suyu doldururdum. Sonra iftar açılırdı. İftardan sonra önce namaza, ardından babamla Atatürk heykelinin olduğu mahalleye geçerdik ki orada tam bir şenlik yaşanırdı. Şakşak helva dediğimiz susamlısı, leblebilisi, ezmelisi envayi çeşidi olan helvalar satılırdı. Bayılırdık.

- Dini konularda bilgileriniz var mıydı?

Babaannemden duaları öğrenmiştim, annem rahmetli dini bütün bir kadındı. Babam, Allah uzun ömürler versin 95 yaşında. Geçen Ramazan’a kadar hiç aksatmadan tutmuştu orucunu. Bir yandan da tam bir Cumhuriyet çocuğudur.
/images/100/0x0/55eb67d0f018fbb8f8beff89


- Günümüzün Ramazan’ları için neler diyeceksiniz?

Benim zamanımda ‘Niyetli misin?’ diye sorulduğunda insanlar tuttuğu orucu teşhir etmeye çalışmazdı. Ama bugün tutulan oruçlar, hele ki iftar sofraları, bir şov haline getirildi.

- İftar masası üzerine çıkıp dans etmeler bile başladı!

‘Allah akıl fikir versin’ diyorum ben böyle yaşayanlara.

ÇALIKUŞLARINA İHTİYACIMIZ VAR

- Necmettin Erbakan, 38 yıllık eşini, yoldaşını kaybetti! Ayşe Arman, ‘Erkek, erken ölmeli...’ Başbakan Erdoğan da ‘Erkekten önce kadının ölmesi çok zordur’ dedi. Evin erkeği, hanımdan önce mi ölmeli?

Bunlar inciler! Döktürüyorlar abi! Anlayış şu; önce kadın ölürse, sana hizmet eden kadın gidiyor. Bunun arkasında olağanüstü bir ego var. Hálá o kadının hizmetçi gibi görülmesi! Kadın yıllarca donunu, çorabını yıkıyor, bulaşığını yıkıyor. Erkek böyle şey yapmaz! Yok ya!

- Hakkari’nin Durankaya Beldesi, tarihinde ilk kez doktor yüzü gördü. 20 yaşındaki Dr. Elif Küçük, üç aylık eşini İstanbul’da bırakıp, Güneydoğu’ya gitti. Gazeteler Elif’ten ‘Çalıkuşu’ diye sözetti! Ne diyorsunuz çalıkuşlarımız için?

‘Çalıkuşu’ dediniz de Star’daki ‘Çalıkuşu’ dizisinin müziklerini ben yapıyordum ama bıraktım. Gelelim Dr. Elif’e, bizim gerçekten çalıkuşlarına ihtiyacımız var. Bugün pekçok yerde olduğu gibi Diyarbakır’da da onlarca hastane, onlarca okul inşa edilmesi gerekiyor, üstelik depreme dayanıklı olarak!

- Her yıl dünyanın dört bir yanında konserler veren Fazıl Say, iki albümüyle dünyanın en saygın müzik dergisi Billboard’un listelerine girme başarısını gösteren üçüncü Türk sanatçısı oldu. Arif Mardin ve Ahmet Ertegün ustalarımız da yıllarca bu listelerde ‘prodüktör-aranjör’ olarak yer almıştı. Fazıl Say’ın başarısı için ne diyorsunuz?

Fazıl Say, iyi bir müzisyen olmasının ötesinde akıllı bir adam. Müzikte bir sınır yoktur. Benim amacım da hep dünyaya açılmaktı. Bu insanı daha çok kamçılar. Billboard başarısıyla da yetinmez o. Eminim ki çıtayı daha da yükseltecektir.

KONSERLERİMİZ HIZLA SÜRÜYOR

- Bizim yılların Alpay’ı kükredi: ‘Bugün star olan adamlar eskiden olsa değil ekrana çıkmak, TRT’nin kapısının önünden bile geçemezlerdi’ dedi. Katılıyor musunuz?

Doğru! Fransa’da, İngiltere’de, İtalya’da yıllarca yaşadım. Oradaki radyo ya da televizyonlardaki müzik-eğlence programlarına çıkan insanlar belli bir filtreden geçerler. Bu filtre, prodüktörün elindedir. Yanlış kullandığı anda işi biter. Bizde böyle bir şey yok. Prodüktör istediğini çıkartır, ya da parayı bastıran çıkar. Yok ya böyle şey! Bir de hepsi için söylemiyorum ama iki kelimeyi biraraya getiremeyen DJ kızlar çıktı! Radyo ve televizyon çok önemli. Sen halka en iyisini sunmak zorundasın. Alpay, yerden göğe kadar haklı!

- Cahit Berkay, Engin Yörükoğlu, Taner Öngür ve Serhat Ersöz... Yani muhteşem dörtlü yani muhteşem Moğollar! Müzikseverler merakla yeni albümünüzü bekliyor!

Moğollar, pek gündemde gözükmüyor gibi olsa da yurtiçi ve yurtdışında ciddi konserler yapıyoruz. 2004’te yaptığımız ‘Yürüdük Durmadan’ adlı albüm çok çatık kaşlıydı, sırf şarkıydı. Şimdi enstrümantal bir albüm hazırlığındayız. Ama piyasanın durumu da ortada. Hiç olmazsa masrafını çıkarman lázım. Antep, Adana, Hatay, Ankara konserleri var kasım ayında. Üniversitelerde çaldığımız zaman en az 25-30 bin gence hitap ediyoruz. Üniversite gençliği, Moğollar’ı fena halde yakalamış durumda. Önümüzdeki aralıkta da bir Almanya turnesi var, 10 gün sürecek.

ALTIN PORTAKAL ALAMADIK AMA MÜZİĞİMİZ DERS BİLE OLABİLİR

- ‘Sinema Bir Mucizedir’ kaçıncı film müziğiniz oldu?

Bire bir yaptığım 170 tane sinema filmi müziği var. 86 televizyon dizisine de müzik yapmışım bugüne kadar. Bu arada reklám müzikleri var. Benim işim üretmek.

- Hıncal Uluç, ‘Sinema Bir Mucizedir’ filmi için Antalya Film Festivali’nde haksızlık yapıldığını yazdı ve ekledi: ‘Cahit Berkay tarafından yapılan harika müziğinin de gözden kaçmaması gerekirdi.’

‘Müzik’ dalında oy veren jüri üyesinin sinemada müziğin ne olduğunu, müzikle filmin örtüşüp örtüşmediğini veya uyup, uymadığını, iyi ya da kötü olduğunu söyleyebilecek bir adam olması gerekir. O zaman daha inandırıcı olurdu. Müzik dalında ödül kazanan arkadaşın hakkını yemeyeyim, çünkü filmi izlemedim. Ama mütevazı olmayayım, ‘Sinema Bir Mucizedir’ filmiyle aynı adı taşıyan albümüm, bir sinema okulunda ‘Film müziği nasıl olmalıdır?’ konusunda ders olabilecek bir çalışma oldu.

BİR OY HAKKINI ÇOK DİKKATLİ KULLANACAKSIN

- Dönelim bir zamanlar gözlerimiz kapalı dinlediğimiz İstanbul’a. Bekir Coşkun diyor ki; ‘Arap şeyhi buldular, sokacaklar İstanbul’un koynuna!’ Sahi; İstanbul, bir hayat kadını mı ki, bedeni durmadan pazarlanıyor?

Kocaman bir maalesef! Bir hoyratça yaşama olayı var bunun arkasında. Benim en büyük siláhım oy hakkım. Sen bu oy hakkını ‘bir oy’ deyip geçmeyeceksin.

Bu hakkını gereği gibi kullanmazsan bunların hepsi gelir başına. Bizim insanlarımızın biraz canı yanmazsa, tepki diye bir şey yok. Mahallenin muhtarını seçerken, oraya hizmet edecek adamı seçeceksin. Belediye Başkanı adayını iyi seçip oy vereceksin.

Ondan sonra büyükşehir, sonra Ankara... Yani ülkenin çıkarlarını kollayarak oy vereceksin. Ben bir İstanbulluyum ve bir gün bir yasa çıkartıp, evimi satarlar diye de korkuyorum açıkcası. Bir Sümerbank örneği var; sanki bir beládan kurtuldular! Nedir bu düşmanlık? Bunlar satar abi!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!