Güncelleme Tarihi:
VEDA FİLMİNİN OYUNCU KADROSU FOTO-GALERİ
Dizi ekibinde bir de dansçı var. Modern dans ve dalışa tutkuyla sarılan, bir kez ölümden döndüğü halde su altından kopamayan, mutfakta ise baklava açacak kadar iddialı olan Burak Yamantürk, “Veda”da gözü kara bir Kuvayi Milliyeci olarak ekrana gelecek.
* “Veda” dizisinden söz edeceğiz ama ben öncesinden başlamak istiyorum. İstanbul Opera ve Balesi’nde dansçıymışsınız aslında...
- Evet, opera baleye bağlı modern dans topluluğundayım. Zaten bölüm açılalı 1,5 sene oldu, ben de ilk dansçılarındanım.
* Dans eğitimini nerede almıştınız?
- Geçen sene Mimar Sinan Üniversitesi Modern Dans Bölümü’nden mezun oldum. İkinci sınıftan itibaren de yurtiçinde ve dışında birçok festivale katıldım.
* Dizi çekimleri, dans çalışmalarını sekteye uğratmış olmalı...
- Tamamen bırakmadım, hâlâ mümkün olduğu kadar devam ediyorum. 7 Ekim’de gösteriler başlıyor, dolayısıyla iki taraf da çok yoğun olacak ama bir şekilde dengelemeye çalışıyorum.
* Dans etmeye ne zaman başladınız?
- Yıllardan beri sahne sanatlarıyla uğraşmak istiyordum zaten. Mimar Sinan benim ikinci üniversitem.
* İlki neydi?
- İstanbul Üniversitesi Sualtı Teknolojisi’nde okudum. Sanayi dalgıçlığı eğitimi aldım. Ama dediğim gibi, asıl sahne sanatlarıyla uğraşmak istiyordum. Tiyatro için yaşım geçmişti, ben de sınavına bir hafta kala modern dans bölümüne girmeye karar verdim. Ve bir haftalık çalışmayla o sınavı geçmeyi başardım.
SU ALTINDA ÖLÜMDEN DÖNDÜM
* Sualtı Teknolojisi bölümünü isteyerek mi seçmiştiniz peki?
- Evet. Ben aynı zamanda deniz aşığı bir adamım çünkü... O yüzden o bölümü seçmiştim. Ama sanayi dalgıçlığı, Türkiye’de yapılması zor bir iş, güvenlik önlemleri bana göre yetersiz. Dolayısıyla meslek olarak hiç yapmadım.
* Neden bu bölüme girdiniz o halde?
- Seçerken bu kadar zorlu olacağının farkında değildim ki... Tersanede staj yaptım.
* Su altında tehlike atlattınız mı hiç?
-Tehlike ne demek, ölümden döndüm. Oksijen patlaması oldu, üstüme iskele ayağı devrildi. Hortumla dalıyorduk, onlar birbirine dolandı, sualtında kaldık. Son anda kurtulduk. Böyle bir şey yaşayınca, eşyalarımı bile aalmadan ayrıldım oradan.
* Ya dans... O aklınızda olan bir alan mıydı?
- Dans etmeye çok hevesli bir adam değildim ama zaten modern sanat da öyle bir şey değil.
* Nasıl bir şey?
- Modern dans, bütün sanat dallarını kullanır.
UMUT GÖRMEZSEM BU İŞİ BIRAKIRIM
* Oyunculuk tesadüfen mi başladı?
- Bu sene Levent Semerci’yle “Ayhan Hanım” filmini çektik. Orada filme göre dans performansları çıkardık. Çekimlerin sonuna yaklaşıldığında oyunculuk yapmaya karar vermiştim.
* Dans yeterince tatmin etmiyor muydu sizi?
- Yok, dans beni hâla tatmin ediyor. Oyunculuk da başka bir zevk... Bir denemek istedim, zaten iyi olamazsam, kendimde umut görmezsem bırakırım. Herkes her şeyi yapacak diye bir şey yok.
* Çekimler nasıl geçiyor peki?
- Gayet iyi... Şaşırtıcı ama zorlanacağımı düşüneceğim şeylerde zorlanmadım açıkçası.
* Mesela?
- Öncelikle kamera karşısında rol yapmak. Bu daha önce hiç denemediğim bir şeydi. Buna rağmen zorlanmadım. Daha çok psikolojik olarak yoruluyorum.
* Rolün ağırlığı mı yoruyor yoksa sete alışma süreci mi?
- Daha önce hiç bulunmadığın bir ortamdasın, bunun yorgunluğu var. Canlandırdığım Kemal de hasta bir adam, o da ekstra bir yorgunluk yaratıyor.
BU ROL İÇİN VEREMLİ HASTALARI İZLEDİM
* O zaman Kemal’den bahsedelim biraz...
- Kemal, Sarıkamış’tan dönen nadir adamlardan. Kuvayi Milliyeci... Zaten dizi benim eve gelmemle başlıyor. Çok hasta bir adam. Evde olduğu için üzgün, mücadeleye katılmak istiyor ama hali yok.
* Siz o dönemde yaşasaydınız mücadeleye katılır mıyıdınız?
- Kesinlikle...
* Kuvayi Milliyeci mi olurdunuz, padişahçı mı?
- Kuvayi Milliyeci tabii...
* Role nasıl hazırlandınız?
- Yönetmenimiz Merve Girgin’le çalıştık. Ayrıca doktorlardan yardım aldık. Verem Savaş Derneği’yle görüştük. Veremli hasta videoları izledim. Biraz zayıflamam gerekiyordu, 4 kilo kadar verdim.
* Kemal hakkında hastalığı dışında başka neler söyleyeceksiniz?
- İzleyici aklına koyduğunu yapan bir adamla karşılaşacak. Karşısında kimse duramaz onun, ucunda ölüm bile olsa istediğini yapan bir adam. Tek derdi bir an önce iyileşmek.
* Bu arada Fahriye Evcen’in canlandırdığı karakterle de arasında bir aşk doğacak, değil mi?
- Evet. Kemal evden ayrıldığında o çok küçükmüş, eve döndüğünde daha da güzelleşmiş buluyor, şaşırıyor. Hem çekiniyor, hem de gözlerini alamıyor.
AMCAMLA EVDE TARHANA YAPIYORUZ
* Sektör için yeni bir yüzsünüz, bir anda dikkatler size yoğunlaşacak. Bu curcunaya hazır mısınız?
- Değilim ama çok da umurumda değil aslında... Benim için değişen pek bir şey olmayacak herhalde... Eskiden çok gezer tozardım, gece hayatım vardı. İki senedir gerçekten çok çalışıyorum. Sürekli turnelerim ve gösterilerim var. O yüzden eskisi kadar gezip tozamıyorum.
* İş gereği sürekli seyahat eden birisiniz. Şimdi bir sete bağlanıp kalmak sıkmasın sizi...
- Sıkmaz. Zaten bugüne kadar çok gezdim, istediğim her şeyi yaptım.
* Dans ve oyunculuk dışında neler yapıyorsunuz?
- Yazın dalıyorum, ekstra bir de yemek yapıyorum. Baklava bile açabilirim. Kolda börek açıyorum zamanım kalırsa. Yemek yaparak dinleniyorum ben.
* Bu mutfak mekarı nereden geliyor?
- Aileden... Amcam dünya mutfaklarıyla ilgilidir, evde tarhana bile yapar. Arada onunla buluşup tarhana yapıyoruz. Herkes “yemek yaparım” der ama bunu çok söyleyenler genelde yapamaz.
OYUNCULUĞUN NE DEMEK OLDUĞUNU BİLMİYORUM
* Dalmak deyince aklınıza ilk gelen kelimeler neler?
- Bir sonsuzluk gibi. Havada asılı kalmak, bazen aşağıyı görememek... Uzayda olmak gibi bir his aslında. Kendini bırakabildiğin ve düşünmediğim tek yer orası.
* Peki oyunculuk deyince...
- Onun ne demek olduğunu ilerleyen zamanlarda söyleyebilirim, daha çok yeniyim.
* Biriyle tanışırken kendizi nasıl tanıtıyorsunuz?
- Dansçıyım diyorum... Çağdaş dansçıyım. Henüz oyuncuyum diyemiyorum, daha yolun çok başındayım.