Güncelleme Tarihi:
Lisede yatılı okumak gırgır olabilir de, küçükken zor gelir herhalde çocuğa. Ben ki anama babama aşırı düşkünümdür, on bir yaşında gittiğim bir yaz kampından ağlayarak dönmüş, on dört yaşında gittiğim bir diğerinde bile alışana kadar sıkıntı çekmiştim. (Sonra bir açıldım, zambak çiçeği gibi, o başka..) Bana göre değil...
Yatılı okulu - bende burada itiraf edemeyeceğim ‘güzel’ hatıralar bırakan kız yatakhanelerini saymazsak - ancak Tuzla Piyade Okulu’nda tattım. Doğrusu - zorlukları, sıkıntıları unutuluyor zamanla - güzel günlerdi. 24 kişilik (üstünüze afiyet ahır gibi kokan) yatakhanede, ranzalarda uyur, sabahları titreye titreye, birbirimizin üstüne basarak az sayıdaki muslukta traş olurduk, yeşil-kahverengi çizgili pijamalarımız ve şıpıdık terliklerimizle...
Ilık suya, ılık kalorifere, ılık yemeklere rağmen, hafif bir toplama kampı havası vardı doğrusu. Ama en azından tuvaletler ve duşlar... tek kişilikti.
Ne demek istediğimi aşağıda anlatacağım.
Tuzla’da 4 ay geçirdim, hiç yıkanamadım. Peşpeşe yüz askerin girdiği bir duş kabinini ve yerde biriken, içine basmanız gereken (bak yazarken bile midem kalkıyor) su birikintisini... size anlatamam.
Yemin edene kadar üç hafta sadece silindim ve misler (!) gibi koktum. Sonra, hafta sonları artık evde yıkandım.
Askerliğin en kötü yanı buydu.
Ama dediğim gibi, en azından tuvaletler TEK KİŞİLİK idi.
Robert Antelme ‘Espece Humaine’ adlı kitabında Buchenwald nazi kampını anlatır. Dehşet bir kitaptır. Kötü beslendikleri için (günde bir kap ılık şalgam çorbasına talim ederler) sürekli ishaldir. Uzun uzun ‘toplu tuvalet sahnelerini’ anlatır Antelme.
Kampın ortasında, yanyana açılmış delikler; üstüne paralel atılmış iki kalas ve ... mahkûmlar burada, yan yana ve açıkta (her tarafı açıktır tabii, kulübe filan yoktur) ihtiyaç gidermek zorundadırlar.
Antelme mi, başka bir yazar mı unuttum, bu ‘toplu tuvalet’e çok zor alıştıklarını, başta günlerce sıkıntı çektiklerini anlatır.
Şimdi, bize bayram arifesinde bu abukluğu niye anlatıyorsun, diyeceksiniz.
İngiltere’ye yerleşen arkadaşım-meslektaşım Gül Turner’den gelen gırgır bir not üzerine hatırladım, ondan. Şöyle diyor Gül:
Serdar Bey,
Merhaba, nasılsınız? Bugün ilk defa iki kişilik bir WC gördüm de, size hemen anlatayım dedim. Çok popüler ve pahalı bir barda tuvaletler de çok moderndi. Ama benim anlayışıma göre, biraz fazla moderndi. Kadınlar tarafında birçok kabin vardı. Bir kısmı normal yani tek kişilik, bir kısmı da ... inanmayacaksınız ama, ÇİFT KİŞİLİK! Yani büyükçe bir kabinde, yan yana iki klozet. Anlayamadım. Kadınlar bu barda neden tuvalete iki kişi girer? Hani çok bira içiyoruz, sık sık tuvalete gidiyoruz, çiş ederken muhabbet bozulmasın diye olabilir mi?
Belki Serdar Bey bilir diye size yazayım istedim.
*
Ben de bilemedim.
Acaba bir ‘fantâââzi’ olabilir mi?
Bilen var mı arkadaşlar? Varsa bana (yorum) yazsın...