OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 15, 2005 00:00
Kendisini ‘sahte bal profesörü’ olarak tanıtan kiÅŸi, ‘Bizim yaptığımız balın sahte olduÄŸunu hiçbir laboratuvar tespit edemez. Avrupa’da bile temiz raporu alıyor.’ SAHTE bal konusunda Tarım Bakanlığı resmen uyudu. Bunu fırsat bilen vurguncular da, sahte bal üretiminde sınır tanımadı. Yaklaşık bir buçuk yıl önceydi. Ankara’nın dışındaki bir sanayi sitesinde faaliyet gösteren ve kendisini ‘Sahte balın profesörü’ olarak tanıtan kiÅŸi, becerisini gururla anlatıyordu:‘Bizim yaptığımız balın sahte olduÄŸunu hiçbir laboratuvar tespit edemez! 10 ton glikoza sadece 100 kilo hakiki bal katarız, yine de kimse anlayamaz! Öyle bir bal yapıyorum ki, Avrupa’nın en ünlü laboratuvarlarından bile temiz raporu alıyor.’ Ama geliÅŸmeler onun iddiasını çürüttü, sahte ballar tek tek belgelenmekte gecikmedi. ÖrneÄŸin Ä°zmir’den Fransa’ya ihraç edilen yaklaşık 65 ton bal, sahte olduÄŸu gerekçesiyle Marsilya Gümrüğü’nden geri çevrildi. Balı gönderen giriÅŸimci ÅŸaÅŸkındı. Çünkü ürünü, bir kentimizin önde gelen bal ihracatçılarının birinden temin etmiÅŸ ve buradaki numune analizleri temiz çıkmıştı. Çok geçmeden Japonya’ya gönderilen bal bidonlarının birinde, fare ölüsü bulunduÄŸu haberi geldi. Balın piÅŸkin sahibi skandala tepkisini, ‘Ne olmuÅŸ yani, Japonlardan fare parası almayız’ diyerek göstermiÅŸti.BAKANLIK UYANIYOROlan Türk balına olmuÅŸ, geliÅŸmiÅŸ ülkelerin çoÄŸu, balımızı kara listeye almıştı. Skandallar peÅŸpeÅŸe patlayınca, Tarım Bakanlığı da derin uykudan uyanıp, sahte balcıların peÅŸine düştü ve ‘kara listeyi’ açıkladı. Bunu yaparken kurunun yanında yaşın da yandığı iddia edildi. Oysa piyasa, çok önceden alarm sinyalleri vermeye baÅŸlamıştı. Marketlerin rafları, uzun süredir inanılmaz ucuzluktaki ballarla doluydu. Glikoza eser miktarda gerçek bal ve esans katarak vurgun peÅŸinde koÅŸan sahte balcılar, en ağır darbeyi, baÅŸta arı yetiÅŸtiricileri olmak üzere, dürüst üretici ve esnafa indirmiÅŸti. Ekonomik krizle sarsılan ve ucuz gıdalara beslenmekten baÅŸka çaresi kalmayan dar ve orta gelirli kesim ise, tümüyle gıda terörünün hedefiydi.Yurdumuzda da baÅŸta Tema Vakfı olmak üzere, Arı YetiÅŸtiricileri Birlikleri ve bazı arıcılık kooperatifleri, takdire deÄŸer gayretler sergiliyor.. Ben çocuklarıma Tema Vakfı’nın önderliÄŸinde, Artvin yöresinde yetiÅŸtirilen Kafkas arılarının balından yediriyorum. Böylece hem bu çabayı teÅŸvik etmiÅŸ, hem de yurdumuzun çöl olmaktan kurtarılmasına naçizane katkıda bulunmuÅŸ oluyorum. Tüketicilerin de bu yolu izlemeleri ve güvenilir markaların ürünlerini tercih etmeleri gerekiyor.EL DEÄžMEDEN PEKMEZBalın yanı sıra pekmez, helva ve lokum gibi gıda çeÅŸitlerinde de sahte veya saÄŸlıksız ürünlerle karşılaşıyoruz. Pekmez konusunda hemen çarpıcı bir örnek vereyim:Anadolu’ya gönderilmek ya da semt pazarları ile varoÅŸlardaki marketlerde satılmak üzere hazırlanan bir üzüm pekmezi ÅŸiÅŸesinin etiketinde ‘El deÄŸmeden tam otomatik makinelerde üretilmiÅŸtir’ yazısı yer alıyordu. Etikete dikkatlice bakınca, ‘el deÄŸmeden üretim yapılan’ bu iÅŸyerinin, Tarım Bakanlığı’ndan üretim izni almadığını anladım. Ama yine de el deÄŸemeden pekmez üretilen bu hijyen ÅŸaheserini merak ediyordum. Aradığımız imalathaneyi Zeytinburnu’nun arka sokaklarında bulduk. KarşılaÅŸtığımız manzara, tek kelimeyle iÄŸrençti. Böceklerin cirit attığı imalathanede bırakın el deÄŸmeden pekmez üretmeyi, böceÄŸe basmadan adım atmak mümkün deÄŸildi. Bal ile alternatif tedaviTrakya Ãœniversitesi’nin bir sempozyumunda tanıştığım Romanyalı arıcılık ve alternatif tedavi uzmanı Dr.Cristina Matescu, baldaki mucizevi etkiden alternatif tedavi yöntemi olarak yararlandıklarını, örneÄŸin Küba’da 33 çeÅŸit hastalığın bal, arı sütü ve arıların kovanlarda bıraktığı bazı salgılarla tedavi edilmeye çalışıldığını anlattı. Dr.Matescu’ya göre Türkiye’nin zengin bitki örtüsü ve rengarenk florası sayesinde, dünya bal üretiminin lideri olmaması için hiçbir neden yoktu.UCUZ HELVA VE LOKUMUcuz helva ve lokum çeÅŸitleri için de maalesef olumlu konuÅŸmak mümkün deÄŸil. Bu alandaki üreticiler, genellikle sanayi sitelerinde veya bazı varoÅŸ apartmanlarının bodrumlarında faaliyet gösteriyor. Ä°stanbul’da bir semtteki demirciler çarşısında karşımıza çıkan bir helva üreticisi, piyasaya her gün tonlarca helva ve pekmez verdiÄŸini söylüyordu. Ama tuvaletinde akar su ve el yıkayacak bir lavabo yoktu. Her taraf örümcek ağı içindeydi. Hammadde çuvallarının çevresi fare pislikleriyle doluydu. Bu pisliÄŸin sebebini sorduÄŸumda bana diklendi ve ‘Siz ne zannediyorsunuz. Benim yerim, piyasanın en iyilerinden biridir’ dedi. Oradan çıktıktan sonra uÄŸradığımız bir merdivenaltı lokum imalathanesinde ‘Benim yerim iyidir’ diyen helvacıya hak verdim. Çünkü buradaki durum, daha da kötüydü. Tezgáhların üzerinde neredeyse lokumdan çok fare pisliÄŸi vardı. Farelerin bir yerlerden bizi gözlediklerini hatta kıs kıs güldüklerini hissediyorduk. Â
button