Güncelleme Tarihi:
Bir gün önce, CNN-Türk’te Enis Berberoğlu ile Erdal Sağlam’ın hazırladığı E-Takımı’ndan bahsetmiştim size. İki ekonomi uzmanı, siyasî parti başkanlarını ve ekonomi kurmaylarını davet edip, krizden çıkış önerilerini ve ekonomi politikalarını soruyor, sorguluyorlar. Makro-ekonomi açısından çok doyurucu bir program, diye de yazdım.
Peşinden, Uğur Dündar’ın Seçim Arenası’nı izledim. (Kanal D, Perşembe 23.15) Tamamen farklı bir format, daha “mikro” sorunlara yönelik, çok canlı ve hareketli röportajlar (mesela bu hafta İstanbul Küçükçekmece’de yaşayan ve su savaşları veren insanlar, Mudurnu Tavukçuluk’un iflâsının ardından, bölge halkının işsizliği, çaresizliği...), sonra, röportajdan yola çıkarak, misafirle sohbet. (Bu haftanın misafiri SP Genel Başkanı Recai Kutan idi.)
“Peki, lafı uzatma, neden ağladın?” diyeceksiniz.
Bir zamanlar (babamla birlikte) tavukçuluk yaptım, gaga kestim, yem dağıttım, yumurta topladım... Dün, Uğur Dündar’ın programında, Mudurnu Tavukçuluk tesislerini gördüm. Dündar’ın, “Bugün yapılsa, 100 milyon dolarlık yatırım gerekir” dediği, muhteşem bir tavukçuluk tesisi... Bomboş, terk edilmiş.
Burnuma kırılan yemin kokusu geldi, kümese girdiğinizde önceleri genzinizi yakan, giderek alıştığınız gübre ve tavuk kokusu... Yeni yumurtanın avucunuzdaki sıcaklığı... Kümese girdiğinizde bıçak gibi kesilen, peşinden hızla yükselen, tavukların o “goooooook” gürültüsü...
Bizim hayalini kurduğumuz, ama beceremediğimiz o mükemmel tesis, bomboş.
Kimileri kameranın önüne atlayıp, “Devlet sesimizi duysun!” diye çığlıklar atarken, bir köşede, ağlamamak için kendini sıkan, ama lacivert gözlerinden yaşlar akan o adam... Ve Uğur Dündar mikrofonu uzatınca, adeta utanır gibi söylediği söz:
- Açız !