Güncelleme Tarihi:
ZAHİDE ATEŞ - DR. AYTUĞ KOLANKAYA FOTOĞRAFLARI
* En başından beri “Bu program uzun yıllar devam edecek, taklitleri çıkacak” diyordunuz. Dediğiniz oldu. Dördüncü sezona giriyorsunuz. Nasıl hissediyorsunuz kendinizi?
Dr. Aytuğ Kolankaya: Programa inancım sonsuzdu ama açık söylemek gerekirse bu stüdyoda bu kadar mutlu olacağımı hiç düşünmemiştim. Tahayyüllerimin çok ötesinde derler ya, aynen öyle... Her açıdan ufkumuzun ötesinde bir program oldu. 26 yıllık hekimim, yine de tıbba ve insanlara bu kadar geniş bir pencereden ilk kez “Doktorum” sayesinde baktım ben... Kendi açımdan müthiş bir gelişme.
* “Doktorum”un bu kadar başarılı ve uzun soluklu olabilmesinin sırrı ne?
- Zahide Yetiş: Bilimin anlaşılabilir, eğlenceli ve insani tarafını gösteriyoruz çünkü... İnsan odaklı, eğlenceli bir program bu. Sağlık söz konusu olduğunda ne yaparsanız yapın hepiniz aynı noktadasınız. Bu konuda alacağınız doğru bilgi veya doğru anlatım şekli, direkt hayatınızı değiştirebilir. Ve bu alanda televizyonda bir boşluk vardı. Bir de biz 7’den 77’ye her kesime hitap ediyoruz. Babaanne evde hastaysa, torun da çok mutlu değil. Eşi hasta olan bir adam da yarı hasta demek... Bu yüzden izlenirliği hâlâ yüksek bu programın. Hekimlerden de yoğun talep geliyor ancak biz işlenilen konuyu en iyi yansıtacak, en iyi aktaracak isimleri seçmeye çalışıyoruz. Bunun da bizi bir adım ileri taşıdığını düşünüyorum.
- Dr Aytuğ Kolankaya: İnsanlar biliyor ki biz reklamını yapalım, para kazanalım diye bir doktor çıkarmıyoruz. Çünkü iç yapımız. Bilimsellik ve dürüstlük gibi iki önemli özelliğimiz var.
SEYİRCİ ANLAMAZSA DEFALARCA SORARIZ
* Yayına çıkacak doktorları nasıl seçiyorsunuz peki?
- Zahide Yetiş: Kendi uzmanlık konularını, bilimsellikten geri kalmamak şartıyla olabildiğince anlaşılır şekilde anlatacak kişileri seçiyoruz. Pek çok hocanın, programdan sonra “Ben üniversitede bile bu kadar güzel anlatamamıştım” dediği oldu. Öğrencileri bile hocalarını “Doktorum”dan takip ediyor. Yani bu program sadece bizim ve izleyicinin değil, doktorların da hayatını değiştirdi.
* Normal hekimlik ile televizyonda hekimlik yapmak arasında ne gibi bir çizgi var?
- Dr. Aytuğ Kolankaya: Tıp fakültesinden, hislerimize kapılmama olaya tamamen bilimsel bakma eğitimi almış olarak çıkıyoruz. Dolayısıyla doktorların bizim programdan öğrendiği ilk şey, karşısındakine sadece bir hasta değil insan olarak bakmak... Hekim olmak demek, karşınızdakinin yaşamını, ekonomik durumunu, eğitimini göz önünde bulundurarak bilgi aktarmak demek. Karşınızdakine bilgi ulaşmıyorsa, yaptığınızın hiçbir anlamı yok. Biz o kopukluğu gideriyoruz işte... Bilgiyi doktordan alıp halka veriyor, soruyu halktan alıp doktora iletiyoruz. Anlaşılmıyorsa, gerekirse doktorun boğazını sıkarak tekrar tekrar aynı soruyu soruyoruz (gülüyor).
* Bilginin gereken yere ulaşmadığını, insanların anlatılanı anlamadığını siz nasıl bilebiliyorsunuz?
- Seyircilerin gözlerinden... Bakışlardan anlayıp anlamadıkları görülebiliyor.
“DOKTORLAR” BİR İHTİYAÇ HALİNE GELDİ
* Bu programdaki en büyük başarınız nedir diye sorsam?
- Dr. Aytuğ Kolankaya: Mümkün olduğunca fazla hastaya derman bulmaya çalıştık. Sağ olsun, devlet hastaneleri ve özel hastaneler de kapılarını bize sonuna kadar açtı. Seyirci de artık bize güveniyor, hangi sorunlarına nereden derman bulacaklarını biliyor.
- Zahide Yetiş: Bu yaz “Ne zaman başlayacaksınız?” sorusunu o kadar sık duydum ki, inanamazsınız. Artık bir ihtiyaç haline gelmiş programımız.
* Partner olarak birbirinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Dr. Aytuğ Kolankaya: Zahide, çok başarılı bir televizyoncu. Birlikte çalışırken hiç sıkıntı yaşamadık. Ben daha sözümü bitirmeden o anlar ve lafı devralır. Birimizin o an dişi ağrıyorsa, diğerimiz fark eder. Değil konuşmak, göz temasına bile gerek duymuyoruz artık... Cephede birlikte savaştığınız arkadaşınızın her şeyini bilirsiniz, bu da öyle.
- Zahide Yetiş: Televizyonculuk konusunda nasıl ben ona bir şeyler kattıysam, o da bana tıp konusunda bir şeyler katmıştır. Birlikte çalışmaktan çok keyif alıyoruz.
BENİM ÇOCUKLUĞUM HASTANELERDE GEÇTİ
* Kendinizi artık bir televizyoncu gibi hissediyor musunuz?
- Dr. Aytuğ Kolankaya: Şüphesiz geçen zaman içinde bu konuda bir sürü şey öğrendim, ama hayır... Hâlâ televizyonda performans gösteren bir doktorum, o kadar... Hekimliği çok seviyorum. Hekimlerin olduğu bir aileye doğdum, çocukluğum hastanelerde geçti. Televizyonu sevsem de neysem oyum işte... Bir gün başka bir televizyon işi yapmak ister miyim, bilemem.
* Peki ya siz hekim gibi hissediyor musunuz kendinizi?
- Zahide Yetiş: Hayır... Ben küçüklüğümden beri televizyoncu olmak isterdim. Bu program sayesinde çok farklı insanlar, çok farklı hekimlerle tanıştım. Ama televizyonculuk benim hayatım ve gerçeğim. Beş yıl boyunca bilişim programı sundum, o zamanlar da beni bilgisayar teknisyeni zannediyorlardı mesela...
MEHMET ÖZ BİZİM FORMATLA DAHA ÇOK REYTİNG ALIR
* Programı Mehmet Öz’ün yurt dışında yaptığına benzer, şova dayalı bir hale getirmeyi düşünür müsünüz?
- Dr. Aytuğ Kolankaya: Mehmet Öz, Amerika’da 45 dakikalık bant program yapıyor, biz burada iki saat canlı yayındayız. Konsept olarak çok farklıyız yani... Orada büyük bütçelerle çalışılıyor. Bunu karşılamak için de ürün ve doktor reklamları oluyor. Ayrıca “Doktorum”a konuk olduğu bölümde gördük ki, bizim formatı orada yapsa daha da yükselir, daha da çok reyting alır.