Güncelleme Tarihi:
Ali Eriç (53) ODTÜ’de makine mühendisliği okurken okulun kütüphanesindeki dergilerle off-road’la tanıştı. Mezun olduktan sonra off-road arabalarla bolca seyahat edebileceği telekomünikasyon şirketlerinde çalıştı. İşi sayesinde hayranı olduğu 4x4 arabalarla tüm Türkiye’yi gezdi. 1994’te telekomünikasyon üzerine kendi şirketini kurdu. 2004’te işlerinin yönetimini ortağına devrederek çocukluk hayalini gerçekleştirmeye karar verdi: “Seyahati, Afrika’yı ve off-road’u çok seviyordum. Ortaya arabayla Afrika yolculuğu çıktı! Araştırdım ve yapılamaz bir şey olmadığını gördüm. Eşim Buket de böyle bir şeye ihtiyacım olduğunu bildiğinden anlayışla karşıladı.”
ARACI KENDİ TASARLADI
Önce rotasını belirledi: “İlk güzergâhımın rotasını çok titiz belirledim. Otokar’ın ürettiği özel bir Land Rover cipi aldım. Genelde sivil müşterilere satmıyorlar ama niyetimi anlatınca kabul ettiler. İhtiyaçlarım doğrultusunda sipariş verdim; önünde çarpmalarda koruyacak bar sistemi, vinç, motorun altını koruyacak bir zırh, portbagaj, ilave lambalar...”
Dokuz ay süren hazırlıklar sonunda 2005’in Ekim ayında İstanbul’dan yola çıktı.
İKİ KERE SOYULDU
“Parasal imkanım vardı ama beş yıldızlı otellerde konaklamak böyle bir seyahatin doğasına aykırı olacağından çadırda veya en ucuz otellerde kalmayı hedefledim. Arabayı içinde yatabileceğim şekilde tasarladım. Hijyen için su depolarım, duş sistemim, hatta lağım suyunu içme suyuna dönüştürecek su filtrasyon sistemim de vardı. Haftanın dört-beş günü yol yapıyordum. Şehirleri gezip insanlarla konuşuyordum. İki günüyse dinleniyordum. Bu arada iki kere soyuldum. Bu seyahat benim için acemilik dönemiydi. Mozambik’te ‘Bir daha böyle seyahat yapmam’ desem de genel olarak çok iyi geçti.”
180 gün süren yolculukla 13 ülke sonrasında Cape Town’a vardı.
50. DOĞUM GÜNÜNDE YOLA ÇIKTI
Altı aylık bu seyahatten sonra Eriş, 2007’ye kadar yerleşik hayatta dinlendi: “Bu bir virüs! Bir kere kana girince kurtulmak zor. Yeniden seyahati düşünmeye başladım. Nereye gideceğimi düşünürken ‘Şanım yürüsün’ diyerek hepsini bir kerede yapmak için dünya turu yapmaya karar verdim. Eşimin de bu sefer bazı yerlerde bana katılması üzerine anlaştık. Geçen seferki gibi sıkı planlamadım. Bıkarsam dönerim diye başladım. İki yıl sürmesini planladım. Hedefim, geçeceğim beş kıtanın sembolik en uçlarına gitmekti.”
Üç aylık hazırlık sürecinden sonra Eriş, tam da 50’nci doğum günü olan 6 Mayıs 2009’da İstanbul’daki evinden yola çıktı: “Önce zoru bitirmek için doğudan başladım. Rotada Asya, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Afrika, Avrupa vardı. Asya’yı çok merak ettiğim için bir an önce ulaşmak istedim.”
130 BİN 700 KİLOMETRE YAPTI
Aralıksız beş buçuk ayda Asya’yı geçti. Aracı gemiyle Asya’dan Kuzey Amerika’ya geçerken iki ay İstanbul’da ara verdi. Seyahate, Kanada’da geri döndü. Bu sefer eşi de eşlik etti. Kuzey Amerika’yı beraber geçtiler. Seattle’da eşi döndü; Avustralya’da okuyan oğlu Alican nöbeti devraldı. Los Angeles’tan sonra yeniden yalnız kaldı. Panama’dan Kolombiya’ya hâlâ kara ulaşımı olmadığından gemiyle geçti. Peru’da yeniden eşiyle buluştular. Ancak eşi Şili’de rahatsızlanınca Buenos Aires üzerinden Türkiye’ye döndüler. Eşini iyileştirdikten sonra Güney Amerika turunu tamamladı. Bir buçuk ay sonra yine eşiyle Cape Town’dan başlayıp Afrika’yı geçti. Rotanın son kıtası Avrupa’yı da tamamladıktan sonra Eriç, geçen hafta 50 ülke, 130 bin 700 kilometre, üç yıl bir ay 10 gün sonra yeniden evine döndü.
GÜNDE 80 DOLARA MAL OLDU
Eriç, ne hissettiğini “Limitsiz bir tatmin!” diye anlatıyor: “Her an bırakabilirim diye başladım. Başarmış olmaktan mutluyum. Onun dışında ne hissettiğimi tam idrak edemiyorum! Eriş, gençleri seyahat konusunda cesaretlendirmek gerektiğini de belirtti: “Korkacak bir şey yok. Muazzam para da şart değil. Seyahatimi cebimden finanse ettim ama mümkün olduğunca ucuza hallettim. Uçak ve gemi masrafları hariç ortalama günlük 70-80 dolara mal oldu.”
EN ZORU KONGO’YDU
Rotada Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden geçen 1300 kilometrelik yolumuz vardı. O ara seçimler oldu ve iç karışıklıklar başladı. Sakin göründüğü için girmeye karar verdik; tam bir cehenneme düştük. Beş gün dayanabildik. Ağır polis ve asker tacizi, silah ve ölüm tehdidi vardı. Bir sefer kaçırılır gibi olduk; zor kaçtık. Sonunda geldiğimiz 270 kilometrelik yolu geri giderek Kongo’dan çıktık.
SİBİRYA’DA 33 SAAT MAHSUR KALDIM
Asya’daki en büyük hedefim Doğu Sibirya’daki Kolyma Yolu’ydu. 1954’ten sonra hiç kullanılmamış bu yol 1994’te yeniden ayağa kaldırıldı. Ama ben 135 kilometrelik kullanılmayan yoldan geçmek istedim. Dünyanın en tehlikeli 10 yolundan biridir. Orman içinde ve yol koşullarından dolayı geçişe müsaade etmiyor. Çamura saplandım ve sağa doğru 40 derece yattım. Ne yaptıysam olmadı. Uydu telefonumla yardım istedim. Ertesi gün akşam saatlerine kadar-5 derecede ıslak arabanın içinde bekledim. Gece kendimi çaresiz hissettim ve korktum.