Üç ünlü tasarımcı ucuz mobilya yapmak üzere bir araya geldi

Güncelleme Tarihi:

Üç ünlü tasarımcı ucuz mobilya yapmak üzere bir araya geldi
Oluşturulma Tarihi: Kasım 15, 2008 00:00

İyi ve tanınmış isimlerin tasarımlarının ulaşılamayacak kadar pahalı olması, onların yarattığı güzel nesnelerin hayatımızın bir parçası olmasını engelliyor. Geçtiğimiz hafta açılan 888 markasının hedefi bu tabuları yıkarak tasarımı herkesin evine sokup ulaşılır hale getirmek.

Çalışan, entelektüel genç ve orta yaşlı bir kesime hitap etmeyi hedefleyen marka ilk aşamada Türkiye’nin önde gelen üç tasarımcısıyla çalışmaya başladı: Aziz Sarıyer, Aykut Erol ve Defne Koz. Bu isimler koltuktan yatağa, sandalyeden büfeye kadar pek çok ürün tasarladı. Peki "ulaşılabilir tasarım" kavramı malzemeyi, ürünün çizgilerini ve tasarım dünyasını nasıl etkileyecek? Aziz Sarıyer ve Aykut Erol sorularımızı cevapladı.

888 markası geçtiğimiz hafta 20 yıldır mimari projelerin içinde olan Fırat Metal’in sahibi Deniz Kadiroğlu tarafından kuruldu. Türkiye’de insanların pek çok marka için ödedikleri paranın karşılığını alamadıklarını düşünen Deniz Kadiroğlu, ulaşılabilir tasarım kavramını uzun yıllardır hayata geçirmek istiyordu. Amacı kullanılan malzemenin kalitesini düşürmeden kár oranını azaltarak tüketiciye uygun fiyatla sunmaktı. Bunun için 888 adlı yeni markanın şemsiyesi altında, hızlı kurulup toplanan, nakliyesi çok pahalı olmayan ama kaliteli malzemeden üretilmiş mobilyalara yer vermek istedi.

NEDEN 888 İSMİNİ KOYDULAR

Kadiroğlu ilk olarak bağlı olduğu İki Nokta Vizyon Tasarım Ajansı aracılığıyla ünlü mobilya tasarımcısı Aziz Sarıyer ile tanıştı. Sarıyer, teklifi kabul etti. Bu işin içine girmesinde, zaten dünyanın bu yönde ilerlediğinin etkisi olduğunu söylüyor: "Artık insanlar her şeye ulaşmak istiyor."

Sonra markanın isim çalışmalarına başlandı. 8 Ağustos 2008’de 8 kişilik bir ekip masaya oturdu. İsim arıyorlardı. Bu kadar sekizle karşılaşınca, ismi de 888 koydular.

DEFNE KOZ ÜRETİMİ İNTERNETTEN İZLEDİ

Sarıyer kendisiyle bilikte aynı marka için çalışacak başka tasarımcılar gerektiğine karar verdi. Daha önce tanıdığı ama bir arada hiçbir projede yer almadığı iki isim kafasında belirdi. Önce markaya bir kadın dokunuşu ve hassasiyeti verecek Defne Koz’a teklif götürüldü. Ardından genç müşterilere hitap edecek hareketli ürünlerin ortaya çıkması için de Aykut Erol’un kapısı çalındı. Tasarımcıların ikisi de projeyi heyecanla karşıladı.

Üç tasarımcı sıcak ve renkli evler yaratmak için kendi tarzlarını kullanarak bir bütün oluşturacak koleksiyon için kolları sıvadı. ABD’de yaşayan Defne Koz, tasarımların hayata geçişini web cam aracılığıyla izledi. İnternet üzerinden mikrofonla sürekli Aziz Sarıyer ile görüşlerini paylaştı.

İşin ilginç tarafı, tasarımın ulaşılabilir olması, malzeme konusunda karşılarına hiç bir sınırlama çıkarmadı. Öyle ki Sarıyer, bu tasarımlarda şimdiye kadar kullandığı en iyi paslanmaz metali kullandığını söylüyor. Aykut Erol da ürünlerinde çevreye daha duyarlı malzemelere ağırlık vererek seri üretimde fiyatı düşürdüğünü belirtiyor. Sonuçta ortaya fonksiyonel ve hareketli tasarımlar çıktı.

Marka bundan sonra da farklı tasarımcılarla çalışmaya devam edecek. Kısa süre sonra yurtdışından tasarımcılarda markaya dahil olacak.

DOMATES PEYNİR YERİM İSTEDİĞİMLE ÇALIŞIRIM

Peki tasarım denince aklımıza zor sahip olunan özel objeler gelir. Şimdi "ulaşılabilir tasarım", mobilyaları özel ve biricik olmaktan çıkaracak mı? Aziz Sarıyer, ürünlerin esas ulaşılabilir olması gerektiğini söylüyor:

"Zaten mobilya bir sanat eseri değildir. Ama bir tasarımcı öyle fonksiyonel bir parça yapar ki, bunun içinde çok güçlü bir sanat da olabilir. Bu da zaten seri üretilip satılamaz. Türkiye’de tasarımı yeni keşfettik ve son 10 yılda bu alanda büyük değişimler geçirdik. Oysa gelişmiş ülkelerde tasarım hayatın kendisi. Örneğin İkea’nın tüm dünyada uygun fiyata sattığı mobilyalar gibi. Aslında kullandığımız her şey birer tasarım; telefonumuzdan çakmağımıza, kalemimizden defterimize kadar."

Zaten Aziz Sarıyer tasarımcıların kitlelere seslenen firmalarla iş yapmalarına seviniyor ve tasarımın genelleşmesi adına güzel buluyor. Aykut Erol ise, herkese ulaşmayı istediğini ama çalıştığı firmanın da dünya görüşünün çok önemli olduğunu ekliyor: "Bunu lüks olarak görebilirsiniz ama gerekirse domates, peynir yerim fakat çalıştığım firmayı dikkatli seçerim."

LÜKS MARKALAR HER ZAMAN OLACAK

Ulaşılabilir tasarım fikri aslında her zaman hayal ettiğimiz bir kavram. İnsanlar, mağazalarda gördükleri yüksek fiyatlı etiketler yüzünden bazen mobilya alırken büyük isimlerin ürünlerine bakmaya bile korkuyorlar. Aziz Sarıyer tasarımın pahalı olduğunu düşünmemizin sebebini dünya çapındaki çok büyük bazı markalara bağlıyor:

"Birkaç firma var. Onlar zaten dünyadaki en iyi tasarımcılarla çalışıyor. Değerli parçalar yapıyor. Markanın ismi tepelere çıkınca da ürünleri lüks haline geliyor. Aslında daha az markalaşmış, tasarım ürünleri satan ve fiyatları bu kadar yüksek olmayan mağazalar da var. Kısaca marka, ürünün fiyatını yükseltebiliyor."

Aykut Erol da lüks ve pahalı tasarıma karşı olmadığını vurguluyor: "Tasarımın entelektüel kesim için olduğunu düşünen insanlar her zaman olacak. Zaten gücün alması gereken bir şeyler olmalı."

AYKUT EROL İMZALI KOLTUK 350 YTL, AZİZ SARIYER İMZALI 3 KİŞİLİK SOFA 2500 YTL

888 markası, İstanbul Kadıköy’de bir mağazada ürünlerini satıyor. Varlık nedenleri, ünlü tasarımcıların imzalı mobilyalarını ucuz fiyata satmak. Mağazadaki en ucuz ürün Aykut Erol imzalı yumuşak bir katlanabilir koltuk 350 YTL. En pahalı ürün ise, üzerine Ipod’unuzu taktığınızda yatak başındaki kolonlarıyla müzik dinlemenizi sağlayan Defne Koz tasarımı yatak: 6.500 YTL. Ayrıca Aziz Sarıyer imzalı bir sandalye 255, üç kişilik bir sofa 2.500 YTL.

KRİZDE KÜÇÜK ESNAFTA KALİTE MARKALARDA KÁR PAYI DÜŞER

Ekonomik kriz mobilyaların çizgisini veya tasarımcıları nasıl etkileyecek? Aziz Sarıyer, "Küçük esnafta malzeme kalitesi ve maliyet düşebilir. Fakat marka olmuş bir firma satış yapabilmesi için kalitesini düşüremez. Bu nedenle de kárını düşürmesi gerekiyor. Çizimlerde daha güçlü olup müşteriyi daha çok çekebilmeli" diyor.

BİR TABUT TASARLAMAK İSTİYORUM

Aziz Sarıyer Tasarımı doğumdan ölüme kadar olan süreçte çok geniş tutuyorum. Şu an bir bebek odası koleksiyonu tasarlıyorum. Bir de tabut tasarlamak istiyorum. Hayatı dolu dolu yaşamak istiyoruz, yoğun hırslarımız ve isteklerimiz var. Fakat hayat yolculuğu, ne olursa olsun, çam ağacından yapılıp çivilerle çakılmış bir sandığın içinde son buluyor. İnsanın en sonunda içine gireceği şeyin de biraz daha temiz ve emek verilmiş bir şey olmasını istiyorum.

GENÇLER İÇİN HER ŞEY MOBİL OLMALI

Aykut Erol Gençler üzerinde düşünülmesi gerektiğini düşünüyor ve onlara ulaşmayı hedefliyorum. Bence son yıllarda gençler birtakım zorluklar yaşıyor. "Bu mobilya yıllarca benim yanımda olacak" diye düşünmüyorlar. Sürekli seyahat halindeler ve mekan değiştiriyorlar. Bu yüzden hayatı mobil hale getirebilecek fonksiyonel çözümleri olan objelere ihtiyaç var.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!