Barış AKPOLAT
Oluşturulma Tarihi: Nisan 26, 2008 00:00
Haziran başında vereceği İstanbul ve Ankara konserleri öncesi konuştuğumuz Jethro Tull Grubu’nun vokalisti Ian Anderson, Türkiye meselelerine girdi
Jethro Tull Grubu’nun 40 yıllık bir kariyeri, 60 milyon satan 30 albümü var. Bugüne kadar 2500 konser vermişler. İstanbul’a ilk kez 1991’de gelen gruptan en az 26 müzisyen geçti. Vokalist Ian Anderson (61), yirmisinde kurduğu grubun hálá başında. Zaten orijinal kadrodan bir tek o kaldı geriye. Kırkıncı yılını dolduran Jethro Tull, iki konserlik bir Türkiye turnesine geliyor. RTN Organizasyon imzasıyla 6 Haziran Cuma akşamı İstanbul’da İstanbul Arena’da, 8 Haziran Pazar akşamı ise Ankara’da Hacettepe Üniversitesi Açıkhava Tiyatrosu’nda olacak. Ian Anderson’ı Londra’daki ofisinde yakaladık. Büyük ilgi duyduğu çevre sorunlarından konuşurken, söz politikaya kadar geldi. İşte Ian Anderson’ın anlattıkları:
DÜNYA SORUNLARIYLA İLGİLİYİM
Müzik benim tek işim değil. Medya kuruluşları, haberciler, yazarlar gibi ben de dünya sorunlarıyla ilgileniyorum. Esas konum müzik olsa da, herkesten daha çok dünya sorunlarıyla ilgilenip etrafımı uyarmaya çalışıyorum. Aktif olarak birilerinin halkı uyarması lazım. Küresel iklim değişikliği ve insanlığın gittiği yol için fazlaca negatifim. İnsan ırkının bu gidişle yüz yıl daha yaşama şansı olduğunu düşünmüyorum. İşin kötü yanı bu konularda konuşmaya kimse cesaret edemiyor. Benim çocuklarım öldüğünde dünyanın nüfusu yüzde 50 artmış olacak. Yiyecek, içecek ve giyecek için kumaş bulmak bile zorlaşacak. Bu durumda doğa da çökmüş olacak.
ÇOK NÜFUS DEĞİL KALİTELİ NÜFUS
Politikacılar oy toplamak için bunları konuşmuyorlar bile. Çünkü ellerinin altında bulunan nüfus, onlara oy sağlıyor. Bazı ülkelerde bebek doğum oranı eksilerdeyken bazı ülkelerde yüzde 100’lük artışlar söz konusu. Dünya liderlerinin ve ülke yöneticilerinin finansal bir oyunu olan bu nüfus artışı istenirse azaltılabilir, ama kimse bu konuda duyarlı davranmıyor. Çünkü büyük ülkelerin liderleri aynı zamanda dünyanın en büyük şirketlerinin sahipleri durumunda. Bu durumda sadece kendi yaşadıkları ve liderlik koltuğunda oturdukları sürece ceplerini doldurmaya çalışıyorlar. Nüfus konusunda önemli olan çoğunluk değil, kalite olmalı. İki seçenek var önümüzde, ya acilen tüm dünya ülkeleri, nüfus azaltımını programlayacaklar ya da 50-100 yıl içinde dünya kendi çözümleriyle insanlığın yarısını yok edecek. Gerek savaşlar gerekse açlık, sefalet bunda büyük rol oynayacak.
TÜRKİYE YÖNETİLMESİ ZOR ÜLKE
Politikacılar korkaktır ve bu yüzden size gerçekleri söylemezler. Vladimir Putin ve Tony Blair bunların başındaki politikacılardan. Sizin ülkenizde ise başbakanlık yapmak daha zor, çünkü laik bir düzeniniz var, fakat kader fikri de kültürünüzün parçası. Ayrıca dinin devletten ayrılması da çok zor çünkü dini savunanlarla savunmayanlar arasında uçurum yaşanıyor. Türkiye bu yüzden yönetilmesi çok zor bir ülke. Ayrıca başbakanınızın en az üç çocuk yapılmalı demecini de çok garipsedim. Dünyanın en büyük problemi nüfusken böyle bir demeç vermek çılgınlıktır. Böyle fikirleri besleyen liderlerin gerçekçi olduklarına inanmıyorum. Sonu felakete doğru giden böyle kritik bir konuda nasıl bu kadar rahat olunabilir anlamıyorum.
İŞİMİ YAVAŞLATMAM TERÖRİSTE TESLİM OLMAM
Too Old To Rock’n Roll, Too Young To Die şarkısını uçak korkum için yazmıştım. Uçaktan korkmama rağmen yılda en az doksan konser veriyorum. Fakat artık uçaklar eski korkutuculuğunu kaybetti. Çünkü Londra bile terörist tehditleri yüzünden çok tehlikeli olmaya başladı. New York ve İstanbul gibi şehirler de en az Londra kadar tehlikeli. İstanbul’da bundan önceki yıllarda pek çok terör saldırısı yaşandı. Normalden çok daha fazla tehlike içeren şehirlerden olan İstanbul’un yanında Madrid, Tel Aviv, New York, Londra, Kudüs gibi yerleri grubumla ziyaret ettim. İşinizi ve hayatınızı bu tarz tehditler yüzünden yavaşlatırsanız, korkuya ve teröristlere teslim olmuşsunuz demektir.
ROCK YILDIZI GİBİ YAŞAMIYORUM
Hayatımda hiçbir zaman rock yıldızı olmadım ve hiç öyle yaşamadım. Rock yıldızlarına benzeyen tek yanım, büyük bir evde oturuyor olmam. Lise ve üniversitede okurken hep müzisyen olmayı hayal etmiştim. Rock yıldızlığıyla müzisyenlik arasında fark var. Her zaman müziği bir yaşam tarzı olarak gördüm ve rockla sınırlamadım kendimi. Zaten müziğimizi dikkatlice dinlerseniz rock kalıpları içinde folk, Asya, etnik, dünya ve Ortaçağ müziklerinden fazlaca etkilendiğimi anlarsınız. İnsan kendini tek bir türe bağlamamalı. Özellikle klasik müzik ve dünya müzikleri beni çok etkiliyor. Kendi müziklerimi de onların izinde yazıyorum.
BİZİ AYAKTA TUTAN FLÜTTÜR
Durmadan yeni beyinler ve yeni yeteneklerle çalışıyor olmam, gruba yeni tatlar kazandırıyor. Baştaki kadrodan şu anda bir tek ben kaldım. Yaklaşık 5-6 bas gitarist, 5-6 davulcu ve 4-5 gitarist değiştirdik, toplamda 26 kişi gitti geldi sanırım. Günümüzde evlilikler bile çok dayanmazken bir grubu kırk yıl devam ettirebilmek çok zor. Kırk yıl boyunca devamlı müzik yaptık ve neredeyse hiç ara vermedik. Müziğimizde flütün ön planda olması bizi farklı kıldı. Zaten kırk yıllık Jethro Tull’ı tek kelimeyle özetlemem gerekirse bu kelime kesinlikle ’flüt’ olur. Çünkü flüttür Jethro Tull’ı yenilikçi, değişken yapıp bu kadar yıl ayakta tutan. Jethro Tull bir futbol takımıysa ben de o takımın teknik direktörüyüm.
BEŞ ON SENEYE BIRAKIRIM
Müzikte genç kalmanın yolu, özellikle aktif müzisyenlikten ve enerjiden geçiyor. 70’li yıllarda, ölene kadar müzik yapacağım diyordum. Artık öyle değil. En fazla 5-10 yıl daha sahnelerde olabilirim. Çünkü yaptığım müzik ve sahnedeki hareketlerim çok enerji istiyor. Bunun dışında bazen haftada 4 kez uçakla seyahat etmem gerekiyor. Kendimi şu anda genç hissetsem de artık 61 yaşımdayım ve 10 yıl sonra bu tempoya ayak uyduramam.