Güncelleme Tarihi:
Soruya sizin yükselen kariyer grafiğinizle başlamak istiyorum. 2011’de 24 yaşında uyumdan sorumlu müsteşar oldunuz. O zaman medyada meslek tecrübesi yok, göçmen kökenli değil gibi yoğun eleştiriler aldınız. Bu görevi kabul etmeniz için sizi heyecanlandıran ne oldu?
Ben çok genç yaşta siyasete ilgi duydum. 16 yaşında siyasete atıldım. Muhafazakar Avusturya Halk Partisi’nin (ÖVP) gençlik teşkilatı genel başkanı oldum. Viyana eyalet meclisi milletvekili seçildim. Viyana’da 12. bölgede yetiştim. 12. bölge çok renkli, çok sayıda göçmen kökenlinin yaşadığı bir bölge. O nedenle ben çok erken yaşta, farklı dinlerin, kültürlerin ve dillerin bir arada yaşamasının gayet doğal olduğu bir ortamda büyüdüm. Aynı zamanda ne tür sorunların olabileceğini de birlikte yaşadım. Ama bunun ne kadar büyük bir şans olduğu gerçeğini de. Bu nedenle uyum konusuna çok genç yaşta ilgi duydum. Bu benim için büyük ve heyecan verici bir görev oldu.
Türk arkadaşlarınız da oldu mu?
Elbette. Ben halen 12. bölgede yaşıyorum. Benim sınıfımdaki öğrencilerin yüzde 50’si göçmen kökenliydi. Bunların büyük çoğunluğu da Türk kökenli. Türk kökenliler Avusturya’da en büyük göçmen nüfustan biri.
HİÇBİR ŞEYİ KAÇIRMIYOR, DOLU DOLU YAŞIYORUM
Yaşıtlarınız akşam tekno kulüplere ya da bara gitmeyi, eğlenmeyi tercih eder. Siz uluslararası siyasi arenada çok ciddi ve önemli sorunlarla uğraşmak zorundasınız. Bazen gençliğimde birçok şey kaçırıyorum duygusu yaşıyor musunuz?
Birincisi ben hiçbir şeyi kaçırmıyorum, her şeyi çok yoğun yaşıyorum. İkincisi gençlerin tüm gece eğlenip gündüz yattığı, ertesi gün öğleden sonra kalkıp bugün ne yapalım diye düşündüğü imajını da düzeltmek lazım. Çünkü benim yaşımda ekonomide, iş yerlerinde önemli görevlerde bulunan, işyeri kuran, istihdam yaratan çok insan var. Formula 1 yarışlarına katılan veya Birleşmiş Milletler gücünde barışı sağlamak için asker olarak görev yapan çok genç var. Benim çevrem farklı alanlarda farklı görevlerde çok yoğun çalışan, sorumluluk alan insanlarla dolu.
TÜRKİYE İÇİN NELER SÖYLEDİ
Hiç Türkiye’ye gittiniz mi?
Evet defalarca tatil yaptım. En son müsteşar olarak Ankara ve İstanbul’u ziyaret ettim.
Türkiye’de iki ayağınızın üzerinde Avrupa’da durduğunuzu hissettiniz mi?
Çok açık söylemem gerekirse, ben böyle bir soruyu düşünmedim. Türkiye’de çok sıcak, samimi ve içten karşılandığım duygusunu yaşadım. Misafirperverlik ve yaşama sevincini gördüm. Özellikle İstanbul’da hızla gelişmekte olan bir bölgede olduğumu hissettim. Başarılı yıllar yaşadığına tanık oldum.
Türkiye sizce Avrupa’ya ait mi?
Türkiye çok büyük bir ülke. Türkiye’de nerede olduğunuz önemli. Türkiye’de sınırlar çok akıcı.
Avusturya için Türkiye nasıl bir öneme sahip?
Türkiye Avusturya için çok güçlü bir yere sahip. Çünkü insan, kültürel ve ekonomik olarak çok sıkı bağlarımız var. Avusturya Türkiye’de en büyük yatırımcı ülke. 300 bin civarında Türk kökenli Avusturya’da yaşıyor.
BUNLARI YAPMAYA İHTİYACIMIZ VAR
- Avrupa’nın gücü ve zaafları üzerine ne rüyaya ne de kışkırtmalara ihtiyaç var. Tam tersine çok açık tartışmalara ihtiyacımız var.
- Avrupa Birliği üzerine gelişmeleri ve kararları daha iyi anlamaları için vatandaşlarla samimi bir diyalog önemli. Avrupa üzerine kararların üye ülkelerin ortak kararları olduğunu ve bu kararların her Avusturyalıyı doğrudan nasıl etkileyeceğini anlatmamız gerekir. Vatandaşları kararlara daha fazla katmaya ve ortak etmeye çalışmalıyız. Avusturya ayrıca 16 yaşından itibaren vatandaşların ve AB vatandaşlarının da, AB seçimlerinde oy kullanabildiği tek AB ülkesi.
- AB elbette bazı karmaşık yapısıyla da her zaman kolay anlaşılır değil. Bunun nedeni de AB’nin egemenliğin paylaşımı olan ana düşüncesi ve yapısının eşi ve benzerinin olmaması. Üye ülkelerle doğrudan bir kıyaslama yapmak bu açıdan çok zor. AB’yi vatandaşa daha yakınlaştırmak için, ilk önce vatandaşların katılımının güçlendirilmesi gerekiyor. Vatandaşlarımıza AB çapında siyasi çalışmaları takip etmesini kolaylaştırmamız lazım. Bu takibi AB’de tartışılan farklı, uzman konularda AB kurumlarının vatandaşa yakın kamuoyu çalışmalarıyla ve şeffaflıkla kolaylaştırabiliriz. Burda medyaya da büyük görev düşüyor.
- Avrupa çapında demokratik etkide bulunmak için Avrupa Parlamentosu seçimleri yanında Avrupa vatandaş girişimleri de önemli bir imkan sunuyor. Şimdiye kadar yapılan üç vatandaş girişiminin değerleri ortada. Şimdi vatandaş girişimlerinin daha iyileştirilmesi gerekiyor.
- Burada söz konusu olan AB’nin demokratik öneminin güçlendirilmesi. Buradan hareketle şahsiyet seçim hakkının ve özellikle de komisyon başkanının doğrudan seçilmesi üzerine tartışmak gerekiyor.
MÜSTEŞARIM LİSEYİ İSTANBUL'DA BİTİRMİŞ
Türkiye’deki son güncel gelişmeleri ne kadar yakından takip ediyorsunuz?
Elbette yakından takip ediyorum. Bir Dışişleri Bakanı olarak yakından ilgileniyorum. Bunun yanında Türkiye’ye ilgi duyduğum için yakından gözlemliyorum. Türk kökenli arkadaşlarım var. Benim müsteşarım Stefan Steiner, Türkiye’de St. Georg Lisesi mezunu. Türkiye’de büyümüş. Onun gibi Türkiye’yi tanıyan biriyle bunları konuşma imkanı bulmak benim için çok güzel. Ama Türk kökenli başka arkadaşlarım da var, onlarla da güncel konuları tartışıyorum. Ama şunu saygıyla söylemem gerekir ki, Türkiye son yıllarda başka ülkelerden çok daha büyük atılımlar yaptı. Çok sayıda gerekli ve önemli reformlar gerçekleştirdi. Ama bir genç olarak da, Facebook, Twitter, Youtube gibi ağları yasaklama fikirleri de beni endişelendiriyor. Bu tür fikirler benim için çok uzak ve çok yabancı.