Güncelleme Tarihi:
Altın Kelebek'in En İyi Erkek sunucusu, dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu, şovmen Mehmet Ali Erbil...
Enerjisine yetişmek mümkün değil. Çat orda çat burda! Bir Çarkıfelek'te, bir Tatlı Kaçıklar'da, derken bakıyorsunuz bir reklamda ya da radyoda... Anlayacağınız o her yerde. Kolay mı tabii, hiperaktif bir çocuk büyüyor ‘‘sunucu’’ oluyor. Tabii ona sunucu demek yetmiyor. O sunuyor, sunarken de oynuyor, çünkü o her şeyi biliyor. Oyuncu, dansçı, tiyatrocu, stand-upçı... Mehmet Ali Erbil'in bu kadar yoğun temposunda haliyle röportaj yapmak için zaman çalmak da bir hayli zor oldu. Çarkıfelek canlı yayınından hemen önce, masaj yapılırken maalesef yine dinlenemedi! Çünkü bu kez bizim sorularımızı cevapladı.
HERKES YORULUYOR
Sunuyor musunuz yoksa oynuyor musunuz?
- Tabii ikisi de. Yelpazem çok geniş olduğu için bu avantajları kullanıyorum.
Bir sürü iş yapıyorsunuz. Çarkıfelek, reklamlar, televizyon dizileri... Bitmek bilmeyen bir enerjiniz var gibi. Nereden geliyor bunun kaynağı?
- Belli bir süreçten sonra yaşam tarzı oluyor. Vazgeçilmez bir parçam gibi. İnsanın özel yaşantısında, aile düzeni, çoluğu çocuğu, onlarla olan ilişkileri, kendi sosyal yaşamı gibi. Bu da en az onlar kadar benim hayatımda gereksinim duyduğum bir şey. Bunu çok açık yüreklilikle söylüyorum, aynı anda her gece yarışma sunmak, gündüzleri film çekmek, arada hafta sonlarında stand-up yapmak benim hayatımın bir parçası oldu.
Yorulduğunuz, yeter dediğiniz anlar olmuyor mu hiç?
- Tabii ki oluyor ama herkes yoruluyor. Maden işçisi de, bir öğretmen de yoruluyor.
Peki daha ne kadar bu hızda devam edebileceğinizi düşünüyorsunuz?
- Halk beni televizyondan görmekten sıkılmadığı sürece onların karşısında olacağım ve daha güzel şeyler yapmaya çalışacağım. Ben bir tek sunucu değilim ki, iki program sunayım ondan sonra bıksınlar! Benim bir de oyunculuğum var .
Konuşmaktan sıkıldığınız oluyor mu?
- Bazen hiç konuşmak istemediğim, susmak istediğim dönemler oluyor. Ama biz seyirciye mal olmuş insanlarız, ister istemez onların beklentileri doğrultusunda hareket ediyorsun.
Seyirci nasıl görmek istiyor sizi?
- Hep cana yakın, güler yüzlü, enerjik görmek istiyor. Ancak yüzde 60 böyle olabiliyorsun. Ben içime dönük, bunalımda biri değilim, bu biraz daha kolaylaştırıyor.
Sizce Türk seyircisi anlayışlı mı?
- Ehh, biraz. Tam anlamıyla anlayışlı diyemeyeceğim.
Günde kaç saat çalışıyorsunuz?
- Belli olmuyor, diyelim ki normal bir güne başladığım zaman, sabah sekiz buçukta kalkıyorum, akşam 10.30'da ayrılıyorum stüdyodan. O saate kadar çalışmış oluyorum.
BEDELİ AĞIR ÖDÜYORUZ
Dinlenme zamanlarını nasıl ayarlıyorsunuz?
- Canlı yayından sonra, hafta sonları hariç pek bir şey yapmıyorum. Yapacak gücüm kalmıyor. Evimde oluyorum, dinleniyorum. Hafta sonları sinemaya gitmeye özen gösteriyorum. Ama tabii normal arkadaşlarımla sohbet etmeyi, onlarla zamanı paylaşmayı özlüyorum. Arada böyle bir şeyi yaşadığımda, bazı şeylerin bedelini çok ağır ödediğimizi farkına varıyorum.
Bu yoğun tempo, bütün bunlar bir gün canınıza tak eder de her şeyi bırakır mısınız?
- Bilmiyorum inşallah o raddeye gelmem. Ama dediğim gibi bu yaşam tarzı, bunun seçicilikle bir ilgisi yok. Herkes Mehmet Ali her işe koşuyor, seçiciciliği yok diyor. Bununla ilgisi yok, yaptığım işler küçümsenecek işler değil. Hiç bir işi küçümsemem ama gidip de yerel bir Tv kanalında yarışma programı sunuyor olsam, küçük bir kanaldaki dizide oynasam ya da askerlere gösteri yapıyor olsam tamam. Ama yaptığım her iş seyrediliyor, ses getiriyor.
Geri çevirdiğiniz teklifler oluyor mu?
- Tabii oluyor, olmaz mı? Gazino çalışmaları, klüp çalışmaları geliyor. Onlar da seçici oluyorum. Ama tek kişilik oyunları sergilemekte gocunmuyorum, Erzurumlara kadar gidebiliyorum gerektiğinde, bu kadar yorgun olmama rağmen. Televizyon, reklam ve dizilerden aldığımız paralarla mukayese edilmeyecek çok küçük rakamlara gidiyorum. O başka bir şey çünkü.
Siz en iyi olduğunuzu düşünüyor musunuz? Mehmet Ali Erbil hiç hata yapmaz mı mesela?
- Herkes kendini beğenir bir kere. Her insan gibi benim de yaptığım hatalarım var, performansımın düştüğü zamanlar var. Önemli olan bunu en aza indirgemek.
Çarkıfelek ne kadar devam edecek?
- Sanırım bu sezon sonuna kadar devam edecek. Türkiye'de oturmuş bir televizyon seyircisi yok. Çok maymun iştahlı bir televizyon seyircisi var o yüzden bazı yıllar diziler revaçta oluyor, bazı yıllar yarışmalar, bazı yıllar da televoleler. Çok zor çünkü çok çabuk bıkıyorlar. Dünyanın bir çok ülkesinde 25 yıldır Çarkıfelek yapılıyor. Aynı saatte, aynı reytingi, aynı seyirciyi topluyor. Biz bunu bin bir şovlara dönüştürerek ayakta tutmaya, insanların ilgisini çekmeye çalışıyoruz.
Önümüzdeki yıllarda başka bir dalda Altın Kelebek almak istiyor musunuz?
- Bu sene sinemaya ağırlık verdim. Kahpe Bizans'la sinemaya yeni bir boyut getirmeye çalıştık. Türk sinemasının dünya sinemasında yeri olduğunu kanıtlayacak bir film yaptık. Bu tip güzel projelerde yer almak istiyorum. Neden olmasın belki de önümüzdeki yıllarda sinemada ödüller alabilirim.
Altın Kelebekli sunucu
Altın Kelebek En İyi Erkek Sunucu Ödülü'nü aldınız. Başka Altın Kelebek ödülleriniz var mı?
- Sunuculuk üzerine almıştım yine. Üçüncü mü dördüncü mü hatırlamıyorum şu anda. Çarkıfelek'ten ve o zamanlar yaptığım gol-şov programlarından.
Altın Kelebek gecesinde benim en çok ilgimi çeken, sizin de esprisini yaptığınız, ödül alığınız gece de bile sunuculuk yapıyor olmanızdı. Bu gece bari konuşmasaydım diye içinizden geçirdiniz mi?
- Aynı kurumun elemanları olduğumuz için böyle bir şey düşünmedim. Ama tabii ben de herkes gibi oraya gelip oturup ödülümü almayı yeğlerdim. Bu ilk kez benim başıma gelen bir şey değil, Berna Laçin'in de başına gelmişti. O yüzden çok rahatsızlık verici olduğunu düşünmüyorum.
Bu ödül sizin için ne ifade ediyor?
- Altın Kelebek'in en güzel tarafı kemikleşmiş olması. Belki de Oscar diye adlandırabileceğimiz Türkiye'deki en saygın, en köklü yarışmalardan bir tanesi. Hürriyet okurlarının oylarıyla seçiliyor. Okuyucu ve seyirci oylarıyla seçilmesinden dolayı çok fazla bir değeri var benim gözümde.
En iyi sunucu ödülü alayım diye özel bir çalışma yapıyor musunuz bilmiyorum ama sizi bu ödüle getiren nedir? Yani işin sırrı nerede?
- Takdir edilmek, onurlandırılmak çok güzel bir şey. Bu her zaman sanatçıyı teşvik eder, daha güzel şeyler yapmak için ona artı bir hırs verir, motive eder. Biz her yıl çalışmalarımızda bu ödülleri göz önüne alıyoruz. Seyircinin hoşuna gidecek, beklentilerine cevap verecek programlar düşünüyoruz. Bir de benim sunuculuğum sadece çıkıp da bir spiker gibi sunmak değil, farklı bir misyonum var. Konservatuvar mezunuyum, eğitimimde müzik, dans, tiyatro, düzgün konuşma var. Sesimi vücudumu iyi kullanmak var. Bunların etken olduğunu sanıyorum başarımda.
Bazen hiç konuşmak istemiyorum ama seyircinin beklentilerine göre hareket etmek zorundayım
Allahtan ben içine kapanık değilim.
Herkes gibi benim de hatalarım var.
Yaptığım her iş ses getiriyor, seyrediliyor.
Önümüzdeki yıllarda sinemada ödül almak isterim.
Seyirci hep cana yakın, güler yüzlü, enerjik Mehmet Ali Erbil istiyor. Ama ancak yüzde 60 böyle olunuyor!