TV çocuklarda ‘otizm’ yaratıyor

Güncelleme Tarihi:

TV çocuklarda ‘otizm’ yaratıyor
Oluşturulma Tarihi: Eylül 22, 2001 13:12

Uzun süreli seyredilen televizyonun küçük çocuklarda otizme yol açtığını söyleyen çocuk psikiyatrı Prof.Dr. Kayıhan Aydoğmuş, aileleri uyardı: ‘‘Çocuğu etkisi altına alan televizyon, onu ayrı bir dünyaya çeker. Patalojik olarak içe kapanan çocuk, otistik olur.‘‘

Küçük çocukların televizyonun önünde büyülenmişçesine oturdukları bir gerçek. Peki bunun sırrı ne? Çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı psikiyatr Prof. Dr. Aydoğmuş, 10 ve 24'ncü aylar arasındaki dönemde televizyonun çocuğu etkisi altına aldığını belirtiyor: ‘‘Çocuk televizyondan bu çağda karşılıklı etki, tepki iletişimi şeklinde yararlanamaz. İnsanlararası ilişki ihmal edilir. Çocuk, televizyonun tek yönlü etkisi altına görer. Bu dönemin sonunda ise hiç istenmeyen sonuçlar çıkar.‘‘

ERKEN TEŞHİS

Aydoğmuş, televizyonun çocuğun duygusal ve zihinsel beslenme alanında en önemli kaynak olan anne ile iletişimi kopardığını söylüyor: ‘‘Çocuk, anne ya da annenin yerini tutan birinden televizyonla uzaklaşır. Çocukta yaygın gelişim bozuklukları görülür. Bunların başında da otistik kapanma gibi isimler verebileceğimiz ciddi bozukluklar meydana gelir.‘‘

Aydoğmuş, çocuktaki bu değişimi ailenin erken görebilmesi durumunda 3-4 yaşlarından itibaren bu bozukluğun düzeltilebileceğini anlatarak, şöyle devam ediyor:

‘‘Çocuk, yavaş yavaş televizyonun dünyasından sıyrılır. Bu dünyaya giren çocukta konuşma ve karşılıklı iletişim bozuklukları olur. Bu yaşlardan sonra farkedilen durumlarda ise uzun süreli tedavi gerekir.‘‘

Aydoğmuş, çocukların ruh sağlığını etkileyen televizyonun zaman zaman ancak, kısa sürelerle seyredilebileceğini söylüyor: ‘‘Anne veya anne yerine geçen bir bakıcının bebekle kuracağı duygusal bağı televizyon zedeleyebilir veya annenin yerini alabilir. Çocuk kısa aralıklarla televizyon başında kalmalı. Örneğin çizgi film seyrederken bile ebeveynin kucağında olmalı, ona dokunmalı. Çocuk, televizyonu oyunmuş gibi algılamalı. Birlikte seyredilirken, seyredilen şeyle ilgili konuşulmalı.‘‘

Daha büyük çocuklarda ve yetişkinlerde televizyonun tutkuya neden olabileceğini belirten Aydoğmuş, şu uyarıda bulunuyor:

ADETA ESİR ALIR

‘‘Televizyon, yetişkin ve çocuklarda çeşitli alanlardaki programları ile insanları zihinsel ve duygusal açıdan kendisine şiddetle bağlar. Adeta esir alır. Bu aile içi, insanlararası ilişki dengesini bozar. Ayrıca, çocuk veya yetişkinin başka alanlarda gelişme ve faaliyetlerini kısıtlar, engeller. Örneğin, ders çalışması gereken ya da spor yapan biri bu çalışmaları bir kenara iter. Bu çeşit televizyon ilişkisi bir tiryakilir, ondan öteye bir tutku halini alabilir. ‘‘

Aydoğmuş, televizyonun zararlarını şöyle sıralıyor:

Çocuk ve yetişkinde içe kapanmaya neden olur. İletişim kanalları kapanır.

Çevredeki insanlarla ilişkiler önemli düzeyde kopar, bozulur.

Çocuk, adeta ayrı bir alemde yaşar.

Konuşma ya hiç olmaz, ya da bozulur.

Garip hareket ve davranışlar, tuaflıklar gözlenir.

OLUMLU YANLARI

Aydoğmuş, televizyonun olumsuz etkilerinin yanı sıra olumlu yanlarını da gözardı etmemek gerektiğini belirtiyor. Olumlu yönleri şöyle sıralıyor:

Boş zamanları değerlendirmek için iyi bir araç.

Çocuğun dil, kavram ve topluma ait ilke ve kuralları kazanması açısından başarılı ve etkili.

Belgesellerle, tabiatla daha yakınlaşma bilgi ve duygusunu yaşatabilir.

Çocuğun ve ergenin gelişimine katkıda bulunabilir.

Erişkin ve yetişkinler için gerek siyasi, gerek ekonomik alanlarda uzak veya yakın tarih dokümanlara ulaşmadaki belgesel programlar veya araştırma programları kolay ulaşılabilirliği ile rahatlık sağlar.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!