OluÅŸturulma Tarihi: Mart 18, 2004 00:00
Efsaneleriyle ünlü Midas, arkeoloji ve tarih kaynaklarında da adını sık sık gördüğümüz bir Frig kralı. Anadolu’da yaşadı. Frigya’da bulunan birçok anıt bugün de onun adını taşır ve anısı çok sayıda efsane ve masalda yaşar. Türk ve Amerikalı bilim adamları şimdi Midas’a ait olduğu sanılan bir
yemek masasını restore ettiler. Masa ahÅŸap!Ovidius’un ‘DeÄŸiÅŸimler’de anlattığı bir efsaneye göre, tanrı Dionysos’un alayında yaÅŸlı, sarhoÅŸ bir satyr (Dionysos’un alayında yer alan doÄŸayı simgeleyen cinler) olan Silenos, birgün Frig koruluklarında dolaşırken sızar kalır ve Bakkhalarla (Dionysos kutlamalarına katılan kadın alayı) Satyr’ler onu uyuduÄŸu yerde terk edip giderler. Kral Midas köylülerce bulunup kendisine getirilen Silenos’u on gün on gece sarayında ağırlar, yedirir içirir. Buna çok sevinen Dionysos, Midas’a dilediÄŸini vereceÄŸini söyleyince, Midas, tuttuÄŸu her ÅŸeyin altın olmasını diler. Çok tehlikeli olmasına raÄŸmen Dionysos, söz verdiÄŸi için kralın bu isteÄŸini ister istemez yerine getirir. Bundan sonra Midas’ın dokunduÄŸu her ÅŸey gerçekten de altın olur. Çiçek dalları, çakıl taÅŸları pırıl pırıl altına dönüşür, buÄŸday baÅŸaklarından altın taneler dökülür. Midas’n keyfine diyecek yoktur ta ki karnını doyurmak için sofraya oturana dek. Kral ekmeÄŸi aÄŸzına götürüp, ÅŸarabı dudağına deÄŸdirir deÄŸdirmez ikisi de altın külçesine dönüşür ve olaylar bu ÅŸekilde sürer gider ve Midas en sonunda dayanamayıp dileÄŸinin bozulması için tanrıya yakarır...Kulak efsanesiBiliyorsunuz Midas’ı asıl ünlü kılan efsane kulaklarıyla ilgilidir. Apollon ve Pan bir gün Timolos (BozdaÄŸ) dağında lir (Apollon) ve kavalla (Pan) yarışırlar. Yargıç olarak daÄŸ tanrısı Timonos seçilmiÅŸtir. Timonos ödülü Apollon’a verse de, yarışmaya tanık olan Midas, kavalın sesini daha çok beÄŸendiÄŸini söyler ve Apollon da bunun üzerine Midas’tan öç almak için kulaklarını eÅŸek kulaklarına çevirir.Efsaneler böyle der ama Midas’ın tarihi kaynaklardaki kimliÄŸi biraz daha belirsizdir. Gerçi M.Ö. 717 ila 709 yıllarına ait çivi yazılarında, Asurlulara karşı yazılan ve söylentinin tarihi bir örneÄŸi olarak kabul edilen bir mitten söz edilir ama kralla ilgili tarihler yine de kuÅŸkuludur. Åžimdi ise Midas’a ait olduÄŸu sanılan bir yemek masası onarıldı. Masa, ardıç, ÅŸimÅŸir ve ceviz ağıcından kakma iÅŸiyle üretilmiÅŸ ilginç kıvrımları olan bir sanat eseri. Az çok art nouveau tarzını andıran buluntu yaklaşık olarak 2700 yıllık. AhÅŸap masaKırık parçaları Nazif Uygur’un baÅŸkanlığındaki Türk ekibinin yardımıyla birleÅŸtirerek restore eden Pennsylvania Ãœniversitesi’nden Elisabeth Simpson, AkÅŸam gazetesinde çalışmanın zorlu bir yap boz oyununu hatırlattığını söyledi. Üç ayaklı masanın buluntu yeri Friglerin Küçük Asya’da M.Ö.8.yy’da kısa bir süreliÄŸine büyük bir devlet yönettikleri bir bölgede yer alır. BaÅŸkent Gordion (Yassıhöyük, Sakarya kenarında, Polatlı yakınlarında) kale tapınağında bulunan savaÅŸ arabasıyla ünlenmiÅŸtir. Büyük Ä°skender savaÅŸ arabasındaki ‘efsanevi Gordion düğümünü’ bir kılıç darbesiyle çözünce sefer yolu açılmıştı. Amerikalı ekip henüz 1950 yılında, yamaçlarında renkli saraylar ve silolar bulunan bir vadiye girmiÅŸti. Hemen yakınında ise bir tümülüs vardı. AraÅŸtırmacılar çocuk mezarlarıyla birlikte neredeyse 1,90m boyundaki bir kadının iskeletini çıkardılar buradan. Bugün Yassıhöyük olarak adlandırılan 250m çapındaki tepenin yüksekliÄŸi bir zamanlar 80m yüksekliÄŸindeydi. ‘Neredeyse iki milyon metreküp toprak kazdık diye anlatıyor araÅŸtırmacı Anja Eckert. (Keops piramidinin hacmi 2,6 milyon metreküptür). Midas’a mı ait?Efsanevi Frig halkının böylesine dev bir tepeyi ne ÅŸekilde oluÅŸturduÄŸu hala sır olmakla birlikte mezar odası da oldukça gizemlidir. Yapı sedir, fıstık çamı ve akçaaÄŸaçtan üretilen payandalarla desteklenmiÅŸtir. Bilim adamları yapıyı bir kenarından açtıklarında çok sayıda buluntu düşmüştü önlerine. Buluntular arasında 170 kadar tunç kap, kase, takı, kemer, giysi ve aralarında iki sandalye ve dokuz tane de masa bulunan bir dolu kırık dökük mobilya parçası yer alıyordu. AhÅŸap mobilyaları birleÅŸtirme çabası ilk baÅŸlarda hep boÅŸa gitti diyor Simpson. AraÅŸtırmacı onarımı tamamlanan masının, büyüleyici ve çok farklı bir tasarıma sahip olduÄŸunu söylüyor. Bu kakma işçiliÄŸi yanında 60-65 yaÅŸlarında ve 1,59m boylarında olduÄŸu tahmin edilen bir erkeÄŸin iskeleti de bulunmuÅŸtu. Uzmanlar tıpkı cinayet veya yangın kurbanlarında yapıldığı gibi kafatasının kalıbı üzerine tabaka tabaka kas ve deri döşediler ve sonuçta kırışık yüzlü, dolgun dudaklı bir erkek yüzü çıktı ortaya. Åžarap tanrısıPeki bu yüz gerçekten de Midas’a mı ait? Heidelberg Bilimler Akademisi, C14 laboratuarı yöneticisi Bernd Kromer, bu konuda biraz kuÅŸkulu. Uzman, dev mezar odasındaki payandaların M.Ö.744 ve 733 yılları arasında üretilmiÅŸ olduÄŸunu kanıtladı. Demek ki tümülüs, efsanevi kralın selefine ait olmalı. Fakat bu durum mezarın büyüsünü bozmuyor. Yunanlılar, M.Ö.1100 yıllarında Balkanlardan, Anadolu’ya göçen Friglerle uzaktan akraba olduklarına inanıyorlar. Yazıları Yunanca’ya yakındı, ayrıcı Frigler, batıyla yoÄŸun bir iliÅŸki içindeydiler. Midas’ın Helenli bir karısı vardı ve tahtını Delphi kahinine bağışlamıştı. Ne var ki doÄŸulu yeÄŸenler bazen ‘şeytanlaÅŸabiliyorlardı’. Frigler senede bir gün ‘Ana tanrıça’ kültüyle, tüm tabuların yıkıldığı bir cümbüş düzenliyorlardı. Bu kutlamalar Yunanlılar tarafından da benimsenince ana tanrıçaya Kybele adı verilmiÅŸti. Fakat Frigyalı bereket tanrısı Sabazios da bir süre sonra Hellas’ta kabul gördüğü gibi, doÄŸunun içlerinden gelen ÅŸarap ve eÄŸlence düşkünü tanrı da eski Yunan’da Dionysos adını almıştır. Midas’ın ülkesindeki baÅŸlıklar bile ÅŸehvet uyandırıyordu. Mesela Frig astrologlarının giydikleri baÅŸlıklar, boÄŸanın tabaklanmış erbezinden yapılıyordu ve baÅŸa geçirildiÄŸinde uçları önce doÄŸru düşüyordu. Lüks düşkünüFriglerin keyif ve lüks düşkünü olduÄŸu Yassıhöyük’ten çıkarılan diÄŸer buluntularla da kanıtlamakta. Mezarda 13 çömlek, 2 kepçe ve 155 tane de kase bulunmuÅŸtur. AraÅŸtırmacıların tahminlerine göre yas tutanlar meÅŸale ışığında ölü ziyafetleri düzenliyorlardı. Mezar kapları üzerinde yapılan tayf analizleriyle daha ayrıntılı bilgiler de ortaya çıktı. Konuklar bala bulanmış keçi eti yiyordu. Bunun yanına ayrıca kızarmış koyun eti, mercimek ve rezene sunuluyordu. Kaplardaki tartarik asit tozu ve balmumu, bira, ÅŸarap ve baldan yapılan alkollü içkiyle hazırlanan bir kokteyl (alkol oranı %10) içtiklerini kanıtlamakta. Tüm bunlar açıklanabilirken mezardaki kralın kimliÄŸi hala belirsizdir. Mezar odasında ne bir yazıt ne de kökenini açıklayan bir kalıntı var. DiÄŸer ilginç bir nokta da ÅŸu: Mezar odası son derece ince işçiliÄŸe sahip ahÅŸap, tunç, seramik, deÄŸerli taÅŸlar ve giysilerle doldurulmuÅŸ olmasına raÄŸmen bir tek altın buluntu bile ortaya çıkmamıştır. Â
button