Güncelleme Tarihi:
Sezaryen ve kürtaj konusunda sizin de içinde olduÄŸunuz ciddi bir toplumsal tepki oluÅŸtu...Â
- Erkeklerin bu işi hiç bilmeden çıkıp ahkâm kesmeleri tartışmayı son derece verimsiz ve seviyesiz bir noktaya taşıdı. Bilimsel temelde bu konular tartışılabilir. Bu sürecin en önemli çıktısı, kadınların örgütlenmesi ve dayanışmasıydı. Türkiye’deki sorunların çözümünde toplumsal katılımın ve örgütlenmenin kadınların duyarlılığıyla başarılabileceği konusunda ümitlendim.
Bir bira markasının sponsor olduğu müzik festivalinde alkolün yasaklanması gibi yaşam tarzına müdahale kabul edilebilecek gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Türkiye son 15 yılda demokratikleşme bağlamında çok önemli ilerlemeler gerçekleştirdi. Ulaştığımız noktada bu ve benzeri konuları tartışıyor olmaktan üzüntü duyuyoruz. Zira 2005 yılında bir AB ülkesinin hak ve özgürlükler, birey hukuku standartları ve çoğulculuk anlayışı düzeyine ulaşacağımız bir yola çıkmıştık. Bunları tartışıyor olmamız özgürlüklere karşı tekrardan müdahaleci bir yaklaşıma dönüyoruz endişesi yaratıyor. Devletin denetleyici düzenleyici rolü bireysel özgürlük alanını kısıtlayıcı şekilde kullanılmamalı. Bu tür tartışmalar, özgürlüklere karşı tekrardan müdahaleci bir yaklaşıma mı dönüyoruz endişesi yaratıyor. Müdahaleci devlete geri dönmeyelim. Biz zaten özellikle askeri darbeler döneminde bunlardan çok çektik. Demokratik bir toplumun en temel özelliği olan bireysel hak ve özgürlükler popülizme kurban edilmemeli.
Sadece ekonomik kalkınma bir ülkenin gerçekten geliştiği anlamına gelir mi?
- Türkiye belli bir ekonomik büyüme tutturmuş durumda. Ancak bizim petrolümüz veya bize sürekli gelir getirecek bir varlığımız yok. Büyümek için hep dışarıya bağımlıyız. Sosyal ve insani gelişmişlik endekslerinde yer alan ve Türkiye’yi verimlilik tabanlı büyümeye götürecek beşeri sermaye konusuna ilerlememiz lazım. Bunu eğitimle yapabiliriz. Sadece ekonomik kalkınmışlık yeterli değil ayrıca sürdürülebilir de olmaz. Kadınların
yüzde 24’ünün istihdama katıldığı bir ülkeye ekonomik olarak kalkınmış diyemem ben.
Çok tartışılan çalışmaları da oldu TÜSİAD’ın. Örneğin demokratikleşme raporu... Ama yıllar içinde o fikirler genel kabul görmeye başladı.
- Kanun koyucuların ve toplumun önünde gitmek bir sivil toplum kuruluşunun (STK) misyonu da bu olmalı zaten. Bağımsız ve özgür STK’lar toplumların önünü açmalı. Gerisinden gitmemeli, önünde koşmalı. Siyasiler bizim eleştirilerimize kızsalar da, biz onların da önünü açıyoruz bir yerde.
KARÄ°YER
Hayalim doktor olmaktı
-Aslında çocukken hayalim doktor olmaktı. Kendimi ekonomi okurken buldum. University of Rochester’ı bitirdim.
-Chemical Mitsui Bank’te kredi analisti olarak çalışma hayatıma başladım.
-Üniversitenin ilk yıllarında lise öğrencilerine özel İngilizce ders vererek ilk paramı kazandım.
-Bankacılıkta başlayıp kısa sürede masanın öbür tarafına geçtim. 2002’den itibaren Boyner Holding Yönetim Kurulu Üyesi’yim.
TOPLANTI
Karardan önce istişare
-Kendime inceleme, araştırma ve analiz süreleri mutlaka ayırırım.
-İdeal süre konuya bağlı... Karar almadan önce istişareyi çok önemserim.
-Gerekirse dinler, gerekirse konuÅŸurum.
-Toplantılar uzarsa sıkılmam ama verimsiz olduğunu hissedersem kısa keserim.
-Bazen İstanbul ve ofis dışı toplantılar teşvik edici ve yapıcı olabiliyor.
GÃœNE BAÅžLARKEN
Zinde ve mutluyum
-06.30’da kalkıyorum. Hafta sonu eğer işim yoksa 08.30’da.
-Uyanınca kendimi zinde ve mutlu hissederim.
-Genelde sabah insanıyımdır. Sık seyahat etmek durumunda kalmışsam, bazen verimliliğim düşüyor.
-Sabahları işe gitmeden iyi bir kahvaltı eder, gazeteleri okurum. Mutlaka eşimle günü planlarız, akşam ne yiyeceğimiz dahil.
SPOR
Başkanlık bitince tırmanacağım
- Spor hayatımda büyük yer tutar. Beden ve akıl sağlığı için önemli.
- Her gün yarım saat kardio mutlaka yaparım. İş yoğunluğu bu kadar müsaade ediyor.
- Tatilleri spor odaklı yapabilmeye dikkat ederiz.
- Dalmayı çok seviyorum. Kürek çekerim. Dağ yürüyüşlerini severim. Başkanlığım bitince tırmanma hayalim var.
BESLENME
SevdiÄŸim her ÅŸeyi yerim
- Özel bir diyetim, beslenme disiplinim yok. Sevdiğim her şeyi yerim.
- Beyaz un ve ÅŸekerden uzak dururum.
- Öğlen hayvani olmayan protein ve sebzeyle, akşam deniz ürünleri ve sebze ağırlıklı beslenirim.
- Egeliyim. Ege mezelerine, otlarına, kalamar, ahtapot ve midyeye bayılırım.
MEKÂN
Cunda ve Boğaz’daki balıkçılar
- Açık havada güzel yemek yiyebileceğim, sohbet edebileceğim, kaliteli servis veren yerlere giderim.
- Yeni yerler denemeye gayret ederim ama alıştığım ve vazgeçmeyeceğim yerler de var.
- Hiçbir yerin müdavimi olabilecek kadar dışarıda yemek yemiyoruz. Ama Cunda
ve Boğaz’daki balıkçıları ailecek severiz.
TATÄ°L
TÜSİAD Afrika’ya engel
- Uzatabildiğimiz hafta sonları ilaç gibi gelir. Yazın Cunda’daki evimizde kesintisiz bir hafta kalmak en dinlendirici tatil.
- Ağırlıklı Ege ama Kapadokya, Batı Karadeniz, Güneydoğu’ya da sık gideriz. Arkeolojik ve kültürel gezileri seviyoruz. TÜSİAD görevimden beri gidemediğim Afrika’ya da düşkünüm.
HOBÄ°
Yeniden sualtı çekimi
- Genel olarak hobilerim kitaplar, sinema ve eÅŸim sayesinde fotoÄŸraf...
- Latin caz dinlerim. Vakit buldukça konserlere giderim. Büyük bir CD koleksiyonum var.
- Koleksiyoner değilim ama takip ettiğim resim ve fotoğraf sanatçıları var.
- 1996’dan beri sualtında film çekiyordum. Görevim bitince tekrar vakit vermek isterim.
- Çocukken pul koleksiyonu yapmıştım.
OTOMOBÄ°L
Otomatik vites keyif vermiyor
- Otomobillere düşkünüm. Otomobil kullanmayı, uzun yolculukları severim.
- İlk otomobilim bir Doğan’dı.
- Otomobili bütçeme ve aracın seri olmasına göre seçerim.
- Otomatik vitesle otomobil kullanma zevkini alamıyorum o nedenle vitesli otomobil tercih ederim.
- Seri bir sürücüyüm.
- Mecburen şoförüm var.