Türkler Türk'e değer vermiyor

Güncelleme Tarihi:

Türkler Türke değer vermiyor
Oluşturulma Tarihi: Mart 13, 2010 13:33

Moda dünyasının en etkili 25 tasarımcısından biri olması da önemli değil onun için, kıyafetlerini Michelle Obama, Jennifer Lopez, Lady Gaga gibi isimlerin giymesi de...

Haberin Devamı

Sibel ARNA
 
Hüseyin Çağlayan hakkında tek bir cümle kurmam gerekirse, hiçbir şeyi gözünde fazla büyütmüyor derim. Moda dünyasının en etkili 25 tasarımcısından biri olması da önemli değil onun için, kıyafetlerini Michelle Obama, Jennifer Lopez, Lady Gaga gibi isimlerin giymesi de...

Sevdiği bir işi var ama hayatının tamamı modadan ibaret değil. Her fırsatta üstüne basa basa “Moda dünyasında sadakat yoktur” diyor. Kendine, kurallarını kendinin koyduğu bir dünya yaratmış. Çok çalıştığı bir gerçek. Sezonun biri bitmeden diğerinin başlaması ruhunu da bedenini de yoruyor ama tüm bunları ustalıkla tolere ediyor. Hakkında çok şey merak ettiğim tasarımcı ile geçen hafta Paris’de konuştum.

SÜREKLİ AYNI GİYİNEN KADINLAR HİÇ CAZİP DEĞİL

Vogue Türkiye sponsorluğunda yaptığınız 2010-2011 sonbahar-kış defilesinin ismi Mirage, yani Serap. Bu kez bize ne anlatmak istediniz?
- New York’tan Los Angeles’a yapılmış hayali bir seyahat anlatıyorum. Amerika’daki şehirlerin her biri çölün ortasına kurulmuş seraplar gibi geliyor bana. Koleksiyonumdaki parçalar bu yolculuktaki lokasyonları simgeliyor.

Haberin Devamı

Erkeksi kostümlerle başladı defile...
- Evet onlar New York’tu. Bu yolculuk modern bir Odyssey Destanı gibiydi. Bir yerden bir yere gitme durumu. New York daha bir dış giyim, paltolar, ceketler; Los Angeles abiyeler, gece elbiseleri...

New York’taki paltolar, ceketler mankenlerin üzerlerine iki beden büyük ve erkeksiydi. Sanki erkek arkadaşlarının ceketlerini giymiş gibilerdi. New Yorklu kadın daha mı maskülen sizin gözünüzde?
- Maskülen olabiliyorlar. Ama ben maskülen kadınları daha beğeniyorum. Daha seksi buluyorum. Aynı maskülen kadının akşam abiye bir gece kıyafetiyle herkesi şaşırtmasını seviyorum. Sürekli aynı şekilde giyenen kadınlar bana cazip gelmiyor.

BİR TÜRK MARKASI İÇİN TASARIM YAPSAM, KİMSE ALMAZ

Farkında mısınız yıllardır Türkiye sizi bekliyor. Erdal Lafçı ile İstanbul Su Kapısı diye bir şirket kurdunuz yanılmıyorsam. Ne yapacaksınız onunla?
- Aslında o kadar da uzak değilim. Bir iki ufak noktada satıyoruz. Sanat işlerimi paylaştığım bir de galerim var. Galerist’le çalışıyorum. Bu şirketi kurdum diye illa Erdal ile bir şey yapacak değilim. Başka şirketlerle bir ortaklık yaparsam Su Kapısı üzerinden yürüteceğim işleri.

Haberin Devamı

Gerçekten bir Türk markası için koleksiyon hazırlama fikrine sıcak bakar mısınız?
- Mesele benim sıcak bakmam değil ki. Mesele buna değer verecek insan kıtlığı. Türkiye’de modadan anlayan, eğitimli bir azınlık dışında kimse almaz. Onlarla da iş yürümez. Benim izlenimim bu. Tabii yanılıyor olabilirim. Keşke daha farklı olsa. Keşke yanılsam. Ancak, çoğunluk yabancı markalara, Türk olmayan isimlere daha çok değer veriyor. Türkler, Türk olmayan markalara özeniyor. Hal böyle olunca da firmalar benimle değil yabancı bir isimle ortaklığı tercih ediyor.

İNGİLİZ DEĞİL İNGİLTERELİ’YİM

Adınız yabancı gazetelerde İngiliz tasarımcı diye her yazılışında bizim içimiz cız ediyor. Bizi nasıl rahatlatacaksınız?
- İngiliz olmak Amerikalı olmak gibi bir şeydir. Bu oralı olduğumu değil, orada yaşadığımı gösterir. Nasıl Mehmet Öz Amerikalı Türk diye anılıyorsa... Bu Türkiyeli olup da Türk olmamak gibi bir şey. Bir Ermeni’ye Türk diyemezsin ama Türkiyeli dersin. Bana da İngiltereli denilebilir ama İngiliz denilemez. Ben Kıbrıslı Türk’üm. Sonuçta Türk’üm.

Haberin Devamı

Geçen yıldan bu yana Puma’nın yaratıcı direktörüsünüz. Aynı zamanda Hüssein Chalayan markasını da Puma’ya satmıştınız, bu yıl geri aldınız. Neden böyle bir gel git yaşadınız?
- Çünkü Puma bir spor markası. Önce olur, Hüssein Chalayan markasını yönetebilirler gibi geldi ama olmadı. Bu ortaklığın devamını gereksiz bulduğum için markamı geri aldım. Ama Puma ile işbirliğimiz devam ediyor. Çok büyük bir haber, büyük bir mesele değil bu.

Puma gibi bir spor markasının yaratıcı direktörü olmak ruhunuzu nasıl besliyor? Çok ama çok paranız olsa da bu işi yapar mıydınız?
- Evet. İki nedeni var. Birincisi onların haşır neşir olduğu teknoloji tarafı çok ilgimi çekiyor. İkincisi ise Puma’ya yaptıklarım sayesinde sokağa ulaşabiliyorum. Çok parası olmayanlar da benden bir şeyler satın alabiliyorlar. Bu büyük bir tatmin.

Haberin Devamı

Hüssein Chalayan bir lüks markasıdır, değil mi?
- Evet ama alternatif bir lüks markasıdır. Bir Louis Vuitton gibi değildir. 2000 Euro’ya elbise olduğu gibi 80 Euro’ya tişört de var. Bence cazip olan bu. Bütün kadınlar böyle giyinmeli. Maharet ucuz ile pahalıyı karıştırabilmek.

GİYİLEMEYEN İŞLER YAPTIĞIMI SANMAK APTALCA BİR ÖNYARGI

Katlanan sehpa eteğinizden, baloncuk elbisenizden, bienallerde, modern sanat müzelerinde baş tacı yapılan sanatçı kişiliğinizden ötürü herkes sizin giyilemeyen moda yaptığınızı zannediyor. Bu inanış modadan para kazanan biri için ticari bir dezavantaj değil midir?
- Bence bu aptalca bir önyargı. Bizim defilelerimizin hepsinde, masalı etek defilesinde bile, tasarımların yüzde sekseni giyilebilirdi. İnsanlar bu işleri hatırladıkları için bizi onunla anıyorlar. Bence bu tamamen tembellik.

Haberin Devamı

Bugün moda dünyasının en etkili 25 isminden biri olmak nasıl bir his?
- Valla çok ciddiye aldığım bir şey değil. Çünkü bugün hakkınızda öyle düşünülüyor, yarın değişiyor. Ben çalışkan bir insanım, elimden geleni yapıyorum, sonrasında ne oluyorsa iradem dışında gelişiyor. Çünkü başka insanların görüşünden yola çıkarsanız ne düşündüğünü önemserseniz her zaman mutsuz olursunuz.

Mutlu musunuz? Mesleki tatmininizin zirvede olduğu tahmin ediyorum ama bu moda endüstrisinin bitmek bilmeyen temposu ruhunuzu yoruyor mu?
- Mutlu olmadığım zamanlar var. Ama yapmayı sevdiğim bir işten para kazanmam iyi bir şey. Bence moda dünyasındaki insanların bir çoğu sadık değil. Kıbrıslı olmak, Türk olmak bir nimet. Çok ince bir kültürden geliyoruz biz. Daha duyarlı ve daha düşünceliyiz. Kıbrıs özellikle daha hassas. İnsanların elinde olan tek şey diğer insanlar. Düşünün annem, babam ve babamın kız arkadaşı, Paris’e beni izlemeye birlikte geldiler. Hiç ayrılmıyorlar. Çocukluğum orada geçtiği için insanlarla ilişkilerimi orada oluşturduğum temel üzerine kuruyorum. Bir şekilde koruyorum kendimi.

LADY GAGA BİR ATEŞ PARÇASI

Defilelerin iddialı şov parçalarını Lady Gaga giyiyor. Bazen de kopyalıyor. Kopyaladığını da söylüyor. Ben seviyorum. Valla bence bir ateş parçası kadın. İyi ki var. Yeni bir Madonna gibi. Onun gibi trendsetter. Bence renk katıyor hayata.

OBAMA’NIN GİYMESİ İYİ AMA ÇOK DA CİDDİYE ALMIYORUM

Michele Obama’nın, İngiltere ziyaretinde benden giyinmesi iyi bir şey ama öyle çok ciddiye aldığım bir şey de değil. Dediğim gibi, moda bugün var yarın yok. Çok ciddiye almamak lazım.

FARKLI ÖNCELİKLERİM VAR

Hep söylüyorum, modada sadakat yoktur. Onun için etrafınızda güvenilir birkaç kişi varsa onunla yetinin. Ben kendi dünyamı kurdum, kendi kurallarımı yarattım. Hayatımda moda dışında şeyler de var.

NASIL DİNLENİYOR?

Yemek yemeyi çok seviyorum. Çok film izliyorum. Yazları suya yakın olmayı seviyorum. Kıbrıs sıcak; yazın gitmiyorum. Ya Türkiye’nin güneyine ya da Yunan adalarına gidiyorum. En ücra, en bilinmedik yerlere kaçıyorum. Ancak, çok meraklı bir tip olduğumdan fişi çekmelerim uzun sürmüyor.

DIŞARIDAN BAKINCA TÜRKİYE VAHİM GÖZÜKÜYOR

Türkiye’deki gidişattan haberim var. Politik konuları konuşuyoruz arkadaşlarımla. Dışarıdan vahim gözüküyor. Türkiye’nin gündemi beni dehşete düşürüyor. Beni üzen toplumun ayrışması. O kadar büyük potansiyeli olan bir ülke ki. Muhteşem bir yer olabilir. Yeter ki genç insanların sesi bastırılmasın.

KAGLAYAN DEMESİNLER DİYE LİSEDEN BERİ SOYADIMI CHALAYAN DİYE YAZIYORUM

Türkiye’ye gelip iş yapacak mısınız? Evet ya da hayır.
- Gelmemek için bir derdim yok.

Bu ülkeye karşı bir hayal kırıklığınız mı var?
- Hayır sadece, anlaşılamadığımı düşünüyorum.

Bir sitem seziyorum.
- Hayır sitem değil.

Kızgınlık?
- Kızgınlık da değil. O kadar bariz şeyler değil. Yabancılara daha fazla önem verildiğini düşünüyorum.

Size sahip çıkılmadığını mı düşünüyorsunuz?
- Bir raddeye kadar evet. Ama bence tek bana olmuyor. Türkiye’de yabancılara daha fazla prim verilir. Gerçekten böyle düşünüyorum. Prada ve Gucci’yi bize hep tercih ederler.

Sizin bu cevabınızı okuyan bir grup insan o zaman ismini Türkçe yaz kardeşim diyecektir.
- Ne alakası var! Türkçe yazarsam ismini kimse doğru okuyamaz. Ben Türkçe telaffuz edilmesini istediğim için böyle yazıyorum. Benim soyadım Kaglayan mı? Düzgün okumaları için taa liseden beri böyle yazıyorum ben adımı soyadımı. Özenti falan değil yani..

O reklamda çok daha önemli şeyler söylüyorum
Vöög’e takılmanız çok banal

Vogue Türkiye’nin çıkışı sizin için ne anlama geliyor?
- Aynen reklamda dediğim gibi düşünüyorum. Nihayet. Türkiye’de bir Vogue’un olması çok normal geliyor bana. Şoking falan geçirmiyorum. Çünkü Türkiye’de diğer moda dergileri yıllardır var. Sadece geç kaldığını düşünüyorum. Heyecan verici bir şey. Modanın ticari yönüne katkıda bulunacak umarım.

Reklamlardaki Vöög telaffuzunuz reklamın vuruculuğunu, akılda kalıcılığını arttırdı.
- Ne kadar önemsiz bir şey bu. O reklamda Vöög deyişimden daha önemli şeyler söylüyorum. Vöög’e takılmanız çok banal.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!