Güncelleme Tarihi:
Hollywood'da herkesin sabırsızlıkla aradığı da böyle bir yetenekti" şeklinde bahsediyor. Mennan Yapo’dan, sinema dünyasına giriş hikayesini, merdivenleri nasıl çıktığını, Premonition’ın perde arkasını ve yeni projelerini dinledik. Ve anladık ki, Yapo’yu diğerlerinden ayıran, Premonition için sıraya giren 35 yönetmen arasından sıyrılmasını sağlayan farkı, Hollywood’vari olmaması. Hollywood'da adından bu şekilde söz ettiren genç yönetmen şimdi de I. Dünya Savaşı yıllarında Mustafa Kemal'in kahramanlıklarını anlatacağı Gallipoli fimi için kolları sıvamış durumda. Türkiye'nin en yüksek bütçeli filmini yapacağını söylüyor.
Sinema sektöründe pazarlamadan oyunculuğa, yazarlıktan yönetmenliğe, yapımcılığa kadar pek çok alanda çalışan Mennan Yapo kendi kendini eğitmiş bir sinemacı. Yani sektörün alaylılarından.
1990 yılında yönetmen olmaya karar verdiğinde, bunun saçma sapan çılgın bir düşünce değil de gerçek bir tutku olup olmadığını anlamak için kendi kendini eğitip, disiplinli bir şekilde çalışması gerektiğine karar vermiş. Sinema üzerine eline geçen tüm kitapları okumuş, günde beş film izlemiş, onları tek tek incelemiş. Senaryo yazmaya başlamadan önce bol bol senaryo okuduğunu söylüyor.
Sinema dünyasında tepeden inerek bir şey yapabilmek neredeyse imkansız. Mennan Yapo da zaten merdivenleri tırmanırken farklı film setlerinde her türlü işte çalışmış ve kendi filnin setinde ayakta duruyor olması tam 9 yılını almış.
İlk filmi olan Framed’in 30’dan fazla festivale davet edilmesi ve 1999 yılında En İyi Alman Kısa Film Ödülü’ne aday olması 9 yıllık birikimin meyvesi hiç kuşkusuz.
35 YÖNETMEN ARASINDAN SEÇİLDİ
Yönetmenlik, yapımcılık, senaryo yazarlığı mı, sorusunu, projeye göre değişir şeklinde yanıtlıyor Mennan Yapo.
Dışarıda ondan daha iyi yazarlar olduğunu bildiğini ve kendisi için önemli olanın “Bu fikir benden de çıkmış olabilirdi” diye düşünmesi olduğunu söylüyor. Aynı Premonition’da olduğu gibi. Filmin senaryosu ona ilk geldiğinde, “Ben bu senaryoyu yazabilirdim, bu karakterleri tanıyorum” demiş.
Ana karakterin neredeyse her karede olduğu bu tip bir filmde hikayeyi, karakteri anlamanın, başrol oyuncusunu (yani Sandra Bullock’u) yönlendirmek açısından önemli olduğunu söylüyor.
Yapımcılar Premonition’ı Mennan Yapo’ya teslim etmeden önce 35 yönetmenle görüşmüşler. Yapo, kendisinin seçilmiş olmasını yapımcıların klişelerden kaçınmak adına, yeni, taze bir bakış açısı istemelerine bağlıyor ve şöyle diyor: “Filmde tipik bir Amerikan kasabası, evi ve tipik bir Amerikan ailesi var. Ama ben tüm bunlara herhangi bir Amerikalı yönetmenden farklı gözlerle bakabiliyorum. Klişelerden uzak durduğuna inandığım ve sinemaya farklı bir bakış açısı getiren ilk filmim Soundless’ta da aynen bunu yapmıştım. Yapımcılar bu filmi görmüş ve çok etkilenmişler.”
Mennan Yapo, mütevazı davranıp, konu hakkında yorum yapmak istemese de Sandra Bullock’un onun hakkında söyledikleri, yapımcıların seçimini destekler cinsten ve gerçekten gurur okşayıcı: “Onun içinde mükemmel bir ressam var. Hikayesini kendine özgü ve sıra dışı bir şekilde anlatabiliyor. Ki bu da herkesin aradığı da böyle bir yetenekti.”
MUSTAFA KEMAL’İN KAHRAMANLIKLARINI ANLATACAK
Mennan Yapo, Los Angeles’ta çekeceği daha çok film olduğunu söylüyor. Bunlardan ilki yapımcılığını Strike Entertainment, Marc Abraham ve Eric Newman’ın (ki kendileri en son bizde Son Umut adıyla gösterime giren Children of Men’i yapmışlardı) üstleneceği The Ambassador.
Yapo’nun üzerinde çalıştığı ve bizi asıl ilgilendiren proje ise Gallipoli (Gelibolu). Birinci Dünya Savaşı sırasında geçecek film Mustafa Kemal’in kahramanlıklarını anlatacak. Bu filmi şartlar elverirse Türkiye’de çekeceğini söylüyor ünlü yönetmen. Ve ekliyor: “Büyük bir film yapmak istiyorum. Gallipoli, Türkiye’de bugüne dek çekilmiş en yüksek bütçeli yapım olacak.”