Türkiye'nin en güçlü kadını

Güncelleme Tarihi:

Türkiyenin en güçlü kadını
Oluşturulma Tarihi: Kasım 15, 2003 00:00

Düşünmesi bile insanı heyecanlandırıyor. Biri geliyor ve sana diyor ki: ‘‘Yeryüzündeki en güçlü kadınlardan biri sensin! Hatta ilk 25'ten de öndesin, 21'incisin!’’ Hiç düşündünüz mü, hiç tartmaya çalıştınız mı, ne hissedersiniz? Nasıl bir ÅŸok yaÅŸarsınız? Bu seçimi yapan da, güvenilirliÄŸi tartışılan bir kurum deÄŸil. Fortune Dergisi. Her tarafı itibar! O dergi, yurtdışında elime geçtiÄŸinde, gözlerim fal taşı gibi açıldı. Duygulandım, gurur duydum. Mutlaka onunla röportaj yapmalıyım, konuÅŸmalıyım dedim. Benim için bir muammayı çözmeliyim: ‘‘Nasıl biri acaba, kibirli mi, üstten tavırlı mı, insanları azarlayarak mı konuÅŸuyor, kendini çok mu ciddiye alıyor? Yoksa, çekingen, renksiz, ruhsuz, sıkıcı biri mi? Nedir!’’ Çünkü, böyle bir sıfat, insanda yanlış izlenimler de uyandırabilirdi. Bizzat tanımak, dokunmak, hissetmek gerekliydi. Biliyorsunuz ki, ben de bencil biriyim, bu isteÄŸimi gerçekleÅŸtirdim. Çok baÅŸarılı, çok zeki, çok hızlı, çok mütevazı ama neredeyse bizim kadar normal biriyle tanıştım. Oh be dünya varmış! Dünyanın 21. güçlü kadını bile olsa, uzaylı deÄŸilmiÅŸ. Kafaya takan, ısrar eden ve Aydın DoÄŸan gibi bir imkan bulan herkes olabilirmiÅŸ...Fortune Dergisi önünüze geldi. Yeryüzündeki en güçlü 50 kadından biri sizsiniz! Ne hissettiniz?- Dergi önüme gelmedi ki! Bir arkadaşım ‘‘Kutlarım’’ diye faks çekti. BeklemediÄŸim bir ÅŸeydi. Ne böyle bir çalışma yapıldığını biliyordum ne de Türkiye'den beni o listeye aldıklarını. Önce ÅŸaşırdım, sonra sevindim.Ben dergiyi Singapur Havaalanı'nda gördüm. En güçlü 50 kadın arasında bir Türk vardı ve 21. sıradaydı. Acayip gurur duydum...- Böyle ÅŸeyler duymak benim için o listeye girmekten daha deÄŸerli! Hiç tanımadığım bir Türk iÅŸadamı -adı Murat Kolbaşı- Hong Kong'dan bir yere uçuyor, Fortune Dergisi'nde haberi görüyor ve heyecanla yanında oturan Hong Kong'luyu dürtüyor: ‘‘Bak, bu kadın Türk!’’ Sonra da hiç üşenmiyor, ‘‘Bu gururu yaÅŸattığınız için size teÅŸekkür ederim’’ diye bana mektup yazıyor.Sizce bu sıfatınızı hangi özelliÄŸinizle kazandınız?- Ä°mre olduÄŸum için. Yani sahip olduÄŸum bütün özelliklerden dolayı. Bana sorarsanız, en önemli özelliÄŸim dürüstlüğüm. Ama dürüstlüğüm ve dobralığım bazen insanları rahatsız eder.Tevazuyu bir kenara bırakırsak, çok mu çalışkansınız, çok mu zekisiniz?- Ne çok çalışkanım ne çok zekiyim. Ama ben asılırım. Kolay pes etmem. ‘‘Yok bu iÅŸ olmaz!’’ demem, vazgeçmem. Aydın DoÄŸan'la çalışan biri olmasaydınız, baÅŸka herhangi bir müessesede çalışsaydınız-diyelim ki Koç ya da Sabancı- yine de bu sıfata ulaÅŸabilir miydiniz?- Zorlanırdım. Çünkü adını saydığınız gruplarda, bırakın benim geldiÄŸim pozisyonu, Genel Müdür seviyesinde bile kadın yok. Aydın DoÄŸan, bu bakımdan çok daha açık fikirli. Bana fırsat verdi. Bu fırsatı da kadın olduÄŸum için deÄŸil, Ä°mre olduÄŸum için verdi. Kadın olmam onu menfi etkilemedi. Peki tereddüt etmedi mi? Belki biraz etmiÅŸtir. Ama zamanla o tereddüdünü yendi.Yine de keramet onda deÄŸil sizde, deÄŸil mi?- Yüzde 75 bendeyse, yüzde 25 onda!Aydın DoÄŸan'la yollarınız nasıl kesiÅŸti?- EÅŸimle birlikte hesap uzmanıydık. Sınıf arkadaşıyız zaten, okul bitti evlendik, Maliye Bakanlığı'na girdik. EÅŸim, Koç Grubu'ndan bir teklif aldı, Ankara'dan Ä°stanbul'a taşındık. Ben ne yapacağımı kestiremiyordum, yine devletle ilgili bir yerlerde çalışırım diye düşünüyordum. Ama istediÄŸim iÅŸi bulamadım. O arada da Aydın DoÄŸan'la Koç Grubu'nun ortak olduÄŸu bir ÅŸirkette mali iÅŸlerden anlayan birilerine ihtiyaç varmış. Ben de baÅŸladım. 27 sene oldu...27 yıl çok uzun bir süre. Bir tür evlilik neredeyse! Her evlilikte kavgalar, küsmeler olur. Sizin, Aydın DoÄŸan’la hiç olmadı mı?- Olmaz olur mu? Biz her gün kavga eder, her gün barışırız. Ä°ÅŸ için tabii ki kavga edilir. Ãœstümle de ederim, altımla da. Ama sonunda belli bir ortak noktaya geliriz.Günün sonunda hep Aydın DoÄŸan'ın dediÄŸi mi olur!- Yooo. Bazen onun, bazen benim dediÄŸim olur. Hangimiz haklıysak...BaÅŸkalarının sizi ne kadar muktedir gördüğünü biliyoruz. Peki, siz kendinizi ne kadar muktedir görüyorsunuz? Her ÅŸeye hakim misiniz?- BaÅŸkalarının beni nasıl gördüğünü bilmiyorum. Fortune'u kastediyorsanız, orada, yaptığınız iÅŸin büyüklüğü esas alınıyor. Tabii ki bana verilen yetkiler içinde kendimi belli bir güçle donatılmış görüyorum. Aydın DoÄŸan'ın her türlü yetkisini kullanabiliyor musunuz?- Bana verdiÄŸi her türlü yetkisini kullanıyorum. Böyle bir göreve geldiyseniz, kullanmak zorundasınız. Aksi takdirde iÅŸinizi yapamazsınız.Sizin seviyenizde baÅŸka kadın yok bu ülkede. Bu durumu nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz? - Ataerkil bir toplum olmamızla izah ediyorum!Maço diyelim ÅŸuna...- Peki. Bu arada, ben kadın olmamın sıkıntısını özel sektörden çok, devlette çektim. Kadın hesap uzmanı hep yadırgandı. ‘‘Canım, niye kadınlar hesap uzmanı oluyor?’’ dendi. Hayatım boyunca muhatap oldum bu soruya...Ãœzgünüm ama ben de soracaktım: Bir kadın neden hesap uzmanı olur!- Neden olmasın? Kadınlar hesap uzmanı olmazsa, hesap uzmanlığı daha önemli bir iÅŸ haline mi gelecek!Siz ÅŸimdi kendinizi bir dağın tepesinde Buda gibi baÄŸdaÅŸ kurup oturmuÅŸ gibi mi hissediyorsunuz? Çok yükseklerde insan yalnızlık hissediyor mu, soru bu aslında!- Ben hiç yalnız deÄŸilim ki. Ben baÅŸarılı olduysam, beraber çalıştığım ekibin çok büyük payı var. Ä°nsan, hiçbir zaman bir iÅŸte tek başına baÅŸarılı olamaz...Ama sonuçta bir kiÅŸi veriyor o kararları...- Ä°yi de, birlikte çalıştığınız insanların verdiÄŸi bilgilerle sizi yönlendirmesi önemli. Hata yapmanızı önlemede, onların davranışları önemli. Sizin verdiÄŸiniz kararları onların uygulaması önemli. Ben hep ÅŸunu söylerim: Belli bir yere geldiÄŸiniz zaman, mutlaka arkanızda, sırtınızı rahatlıkla dayayabileceÄŸiniz birilerinin olması gerekir. Onların hiçbir ÅŸekilde size ihanet etmeyeceÄŸinden emin olmalısınız. Benim öyle arkadaÅŸlarım var ki, onların parafını, imzasını gördüğüm bir yazıyı detaylı okumam bile. Çünkü bilirim ki, onlar dikkatli okumuÅŸtur. ‘‘Getirin, imzalayayım’’ derim.KÄ°MSE BENÄ° ÖYLE HAYAL ETMEZ AMA AKÅžAMLARI GOBLEN Ä°ÅžLÄ°YORUMUyku sisteminiz bizimkinden farklı mı? Siz de sadece 4-5 saat uykuyla yetinebilen ‘‘insan üstü yönetici’’lerden misiniz?- Yok, ben uykucu bir tipim! 7.5 saatten az uyuduÄŸum zaman kendimi iyi hissetmem. Sabah da 6'da filan kalkmam, 8'de kalkarım...Sabahları sizin de ‘‘Bugün ne giyeceÄŸim?’’ telaşınız olur mu?- Elbette! Ä°kinci cümle de ÅŸu: ‘‘Giyecek hiçbir ÅŸeyim yok!’’ Ama tabii, beyaz bir gömlek ve pantolon ceketle hayata devam ederim.AlışveriÅŸle aranız nasıl?- KeÅŸke benim yerime birileri alışveriÅŸ etse de ‘‘Sana ÅŸunları aldım, giy!’’ dese. Sevmiyorum alışveriÅŸi. Bir tek mutfak malzemeleri almayı severim. Kocam diyor ki: ‘‘Mutfak malzemesi satan bir yere girdiÄŸinde, oyuncak dükkanına girmiÅŸ çocuk gibi oluyorsun!’’ Bazen hiç iÅŸe yaramayacak ÅŸeyler alıyorum. Ama mesela 32 sene evvel Ä°ngiltere'den bir sarmısak sıkma makinesi almıştım. Hálá kullanıyorum. SHARON STONE KADAR GÃœZEL OLSAYDIM Mutfakta ne kadar zaman geçiriyorsunuz?- Haftasonları evdeyim. Çünkü prensip olarak, haftasonu iÅŸ yok. Tabii toplantılar hariç! Aydın Bey hep öyle der: ‘‘İmre, cumartesi, pazar çalışmaz. Toplantılar hariç!’’ Haftasonları mutfakta olmayı ve yemek yapmayı seviyorum...Ä°mre Barmanbek'i tanıyan, onunla birlikte çalışmış erkekleri ÅŸaşırtacak kendinizle ilgili bir ÅŸey söyleseniz ne olurdu? Neye ‘‘Vay be!’’ derlerdi...- Zaten diyorlar, eve geliyorlar ‘‘Bu pastayı ben yaptım’’ diyorum ‘‘Vay be!’’ diyorlar. ‘‘Allah Allah, biz seni hiç yemek yaparken hayal edemiyoruz!’’ Oysa yemek yapmayı da severim, goblen iÅŸlemeyi de!E ben de sizi elinizde goblenle hayal edemiyorum!- Aa çok severim. AkÅŸamları iÅŸlerim. Evimde sonradan yastık ve tablo yaptığım dolu goblenim var! Beni nedense çok güçlü ve sert olarak algılıyor insanlar. Oysa, ben küçük çocuk görünce çok duygulanırım, ana okuluna gitsem ya da bir 23 Nisan töreni izlesem, hemen aÄŸlarım.Neden tek çocukla sınırlı kaldınız?- Åžartlar diyelim. Ama ÅŸimdiki aklım olsa asla birle sınırla kalmazdım. Ä°ki bile deÄŸil, üç çocuk yapardım!Sharon Stone kadar güzel olsaydınız bugünkü konumunuza ulaÅŸabilir miydiniz?- Bilmem, ulaÅŸamazdım galiba. Çekinirlerdi o kadar güzel bir kadına iÅŸ vermeye. Kimbilir belki de verirlerdi. Onun kadar güzel olmadığım için yorum yapamayacağım!JAPONYA'DAN BULMACA KÄ°TAPLARI GETÄ°RTÄ°YORUMNetice itibariyle, mesleÄŸiniz birtakım rakamlardan oluÅŸuyor. Siz kendi hayatınızı hiç sıkıcı bulmuyor musunuz?- BulduÄŸum oluyor. Bazen ‘‘Yeter, emekli olacağım!’’ dediÄŸim günler de oluyor. Ama iÅŸe geldiÄŸim vakit bunlar kafamdan tümüyle gidiyor. Ben rakamları seviyorum. Öteden beri severdim...Pardon ama nesini seviyorsunuz onların!- Rakamlarla oynamayı seviyorum. Benim en baÅŸarılı olduÄŸum ders, matematikti. Sanat yönüm zayıf. Fazla merakım, ilgim de yok. Tamam, severim operaya, tiyatroya gitmeyi, deli gibi kitap da okurum ama kabiliyetli olduÄŸumu söyleyemem. Oysa, söz konusu matematikse, rakamlarsa, var o konularda özel bir yeteneÄŸim. Ben mesela bulmaca çözmeyi çok severim. Ama alıştığımız çapraz, çengel bulmacaları deÄŸil. Matematik bulmacası, mantık bulmacası. MüthiÅŸ keyif veriyor bana. Sırf bu yüzden, Japonya'dan bulmaca kitapları getirtiyorum...P>ARAYA HÃœKMETMEKVe n'apıyorsunuz? AkÅŸamları evde koltuÄŸa uzanıp onları mı çözüyorsunuz...- Elbette. Tatile onlarla çıkıyorum, yolculukta onları çözüyorum. Stresimi böyle boÅŸaltıyorum.Rakamlarla olan iliÅŸkinize, bulmaca çözmek dışında hangi yöntemlerle heyecan katıyorsunuz?- Yaptığım iÅŸ parayla ilgili bir iÅŸ. Paranın kimin olduÄŸu hiç önemli deÄŸil. Devlette çalışıyorsam devletin parası, bir ÅŸirkette çalışıyorsam patronun parası. O parayı yönetmek, o paraya hükmetmek, çok ayrı bir duygu. Hakikaten insanın kendisini güçlü hissetmesine yol açıyor.Peki insan hiç tereddüde düşmüyor mu: ‘‘Çok büyük rakamlar, çok büyük paralar bunlar...’’- Düşmez olur mu? Zaman zaman hata da yapıyorum. Ama ben birlikte çalıştığım insanlara hep ÅŸunu söylerim: ‘‘Sıfır hatayla iÅŸ yapacağım diye uÄŸraşırsanız, iÅŸ yapamazsınız. Bitmez o iÅŸ! Tabii ki, hata yapacaksınız. Ama hatalarınız tamir edilebilecek hatalar olmalı. Ve o hatalardan ders almalısınız!’’ 10 iÅŸ yapıyorsanız 7'si doÄŸru 3'ü hatalıysa siz baÅŸarılısınız.Yani patronunuza para da kaybettirmiÅŸsinizdir...- Mutlaka. Ama kaybettirdiÄŸimden çok daha fazlasını kazandırmışımdır!FISIR FISIR KABARDIMÄ°ÅŸ hayatının içinde yaÅŸadığınız gerginlik, stres hangi yoÄŸunlukta?- Bazı günler inanılmaz boyutta. Bir keresinde fısır fısır kabardım. Yüzümde yaralar çıktı. Sonra bir süre sigara içtim, oysa ben sigara kullanmam. Demek ki, sigara içerek stresimi hafifletmeye uÄŸraÅŸtım.Peki bulunduÄŸunuz konumda, hata yapma riski ne kadar yoÄŸun ve bedeli ne kadar ağır?- Her iÅŸte olduÄŸu gibi hata yapma riski var. Çok süratli karar vermek durumunda kaldığınızda, bu risk daha da artıyor. Ama iyi bir ekip, hata riskinizi minimuma indiriyor. O yüzden herkese güvendikleri insanlarla çalışmalarını öneririm. Biraz da kendime pay çıkarayım: Aydın Bey de benim için aynı ÅŸeyi düşünür. ‘‘İmre imzalamışsa, okumadan ben de imzalarım’’ der. Hızla karar vermede zaafınız yok demek ki, peki ne tür zaaflarınız var? - Çok seri ve hızlı karar vermek bir avantaj olduÄŸu kadar, dezavantaj. Hünerim, zaafım aynı zamanda. Bir eksiÄŸim de lisan. Türkçe konuÅŸtuÄŸum kadar Ä°ngilizce konuÅŸamıyorum. Okurken sıkıntı çekmiyorum, ama konuÅŸurken çekiyorum. Bu da beni üzüyor. Ä°ngilizce'ye de Türkçe'ye hakim olduÄŸum kadar olsaydım hem kendime hem de grubuma çok daha faydalı olabilirdim.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!