Güncelleme Tarihi:
Şu sıralar Veli Çelik’in yöneteceği ‘19’ isimli aksiyon dizisinin senaryosu üzerinde çalışıyor. Aynı zamanda ekibiyle Manisa’da Yunt Dağları’nda, Aigai isimli bir antik kenti kazıyor. Indiana Jones edası ile kadın hayranlarından beğeni toplayan Kan’la efsane ve mitlerin yanı sıra doğaüstü olayları da anlattığı kitabı ve diğer projeleriyle ilgili konuştuk.
Dünya fantastik edebiyata dönüyor. İçinde vampir, melek, cadı, büyücü olan, doğaüstü olayların anlatıldığı kitaplar fazlasıyla ilgi çekiyor. ‘Yüzüklerin Efendisi’, ‘Matrix’, ‘Harry Potter’, ‘Alacakaranlık’ hepimizin bildiği örnekler. Türkiye’de de bu akıma ayak uydurulsa bile fantastik edebiyat türünde yazan yazara pek rastlamıyoruz. Rastlasak da okuyucusu sınırlı.
Arkeolog ve öğretim görevlisi Hamdi Kan, bu alanda iddialı. Beş serilik fantastik türdeki kitap çalışmasının ilki ‘Kıyamet’. Fantastik-kurgu, aksiyon, macera türündeki kitabı suç ve gizemi ele alıyor. İlk kitabı içinde neredeyse bugüne kadar varolmuş bütün efsaneleri, söylenceleri barındırıyor. Üstelik kişiler, mekânlar, olaylar da uluslararası...
Kan ilk kitabını şöyle anlatıyor: “Evrensellik bütün serinin en önemli özelliği belki de. Bunun iki sebebi var. Birincisi; varoluştan başlayarak bir kurgu yarattığınızda, bütün dünyayı hatta evreni kendinize saha seçmek durumundasınız. Diğer taraftan, edebiyatın aslında insan konulu olması dolayısıyla, evrensel bir kimlik taşıması da gerekiyor.”
Arkeoloji eğitimiyle edebiyatı nasıl birleştirdiğini sorduğumuzda da şu cevabı alıyoruz: “Rematonia gibi bir kurguyu yaratırken, arkeolojik bilgi donanımı olmadan işe başlamak mümkün değildi. ‘Rematonia Evreni’ olarak tanımladığım bu kurgu, insanın, evrenin oluşumundan itibaren, önce günümüze ulaşan, sonrasındaysa alternatif bir geleceğe doğru uzanan, zaman ve mekanın sınırlarında bir hikaye. Dolayısıyla oluşumunda, arkeoloji başta olmak üzere, teoloji, efsane, bilim, hatta kuantum fizik rol oynadı.”
Peki beş kitaplık serinin ilki neyi anlatıyor, diğer dört kitap neleri işleyecek? “İlk kitap, yani ‘Kıyamet’, insanoğlunun birkaç bin yıldır kendini soktuğu yanlış yolu sorguluyor. Aslında nasıl korkak ve paranoyak bir dünyada yasadığımızın vurgusuyla sona eriyor zaten. Bu sona yaklaşırken de en klasik olgulardan biri olan ‘iyi-kötü’ kavgasını, epik bir yaklaşımla kullanıyor. İlerledikçe, daha farklı vurgulara eğilen, ama bütün olarak değerlendirildiğinde ise, insanlığın ortak belleğini eğlenceli bir kurgu içinde sunan bir seri olarak düşünülebilir.”
‘Rematonia’nın ne demek olduğunu ise şöyle açıklıyor: “REM ve Atonia şeklinde iki farklı kelimeden oluşuyor. REM malum ‘REM uykusu’ dediğimiz, gözlerin hızla hareket ettiği, rüya görülen uyku halinin adı; Atonia ise Latince ‘felç’ anlamına geliyor. Birlikte ise tıpta ‘uyku felci’ denilen, halk arasında’karabasan’ olarak bilinen kavrama karşılık geliyor. Bu durumdaki insan, görmekte olduğu rüya ile gerçekliği tam olarak ayırt edemez. Rematonia hem içinde yaşadığımız gerçek dünyada, hem de fantastik kurgular ve doğaüstü unsurlarla oluştuğundan bu isme karar verdim.”
YAKIŞIKLI YAZAR DİYENLER TEVECCÜH EDİYORLAR
Ona, “Türkiye’nin Dan Brown”ı yakıştırması yapılıyor. Hamdi Kan ise bunun için “Dan Brown benzetmesi sanırım kitabımdaki gizem öğeleri ve Hristiyanlık üzerine yapılan eleştirilerden hareketle oluştu. Ama tarz, anlatım ve tema açısından farklı olduğumuzu düşünüyorum” diyor.
Peki kitap nasıl tepkiler aldı? “Kıyamet’in aldığı ilk tepkiler, derdini anlatabildiğini gösteriyor. Bu noktada amacıma ulaştığımı söyleyebilirim. Ayrıca ülkemizde biraz geride kalmış olan fantastik edebiyatı, zaman içerisinde daha öne çıkarabileceğini düşünüyorum. Avrupa’da ‘çöplük edebiyatı’ muamelesinden uzun zaman önce kurtulmuş olan bu tür, ülkemizde hâlâ küçük görülüyor ne yazık ki. Bu belki de edebiyat tarihi üzerine bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor. Sonuçta yüksek edebiyat karşısında küçümsenen bu tür, edebiyatın doğuşudur. Binlerce yıl önce, insanın kelimelerle oynadığı ilk yıllarda, destanlarıyla ortaya koyduğu türdür fantastik kurgular. Ayrıca, belki de bütün türlerden çok daha da zordur. Zira, gerçek olmayan ve hatta olamayacak bir öykünün içine okuyucuyu çekmek, başlı başına bir güçlüktür. Yine de John Tolkien’in çok güzel ifade ettiği şu cümleyi unutmamak gerekir: ‘Hikâyeler ikiye ayrılır; gerçek olanlar ve gerçek olması gerekenler’. Rematonia okuyucusunun, bu hikâyeyi ikinci kategoride değerlendiriyor oluşu gurur verici” diyor.
Genç ve yakışıklı olduğu için çok sayıda kadın hayranı var. Ama o mütavazı bir duruş sergiliyor: “Son 6-7 yıldır en fazla muhatap olduğum hitabın ‘Hocam’ olduğu göz önüne alınırsa, ‘Genç, yakışıklı yazar’ sıfatlarını benimsemem biraz zaman alacak sanırım. Sadece teveccüh ediyorlar diyebilirim” diyor.
Kan, ‘Rematonia’ serisinin tamamlanması ve ‘19’ dizisinin çalışmaları dışında, birkaç belgesel ve arkeolojik bilimsel çalışmalarına devam ediyor. Şu anda da ekibiyle birlikte, Manisa ilinin Yunt Dağları’nda, Aigai isimli bir antik kenti kazıyor.
Dizide doğaüstücülük suç ve aşk var
Ekip olarak, dizi projemizde de ‘Rematonia’dakine benzer bir kaygı güdüyoruz. Yapılmamış olanı yapmak... Gizem, tarih, aksiyon, doğaüstücülük, suç ve tabii ki aşk, bir arada işleniyor. Arkadaşlık duyguları, aşkın maskeler altında saklanan bambaşka kimlikleri, Anadolu ve İstanbul’un unutulmaya yüz tutmuş efsaneleri, bu topraklarda Türkler’in gelişinden bu yana varolmuş gizli örgütler, onlardan binlerce yıl önce burada olan bambaşka organizasyonlar... Bütün bunları heyecanlı, merak duygusunu körükleyen, yüksek görsel niteliğiyle öne çıkan bir projede birleştirdik. Veli Çelik’in yöneteceği, özel bir çalışma olacak. Ayrıca, izleyicisini sıkmadan bilgilendirmesiyle de diğer dizilerden ayrılacağını düşünüyorum.