Türkiye’nin tek Ermeni köyü Vakıflı

Güncelleme Tarihi:

Türkiye’nin tek Ermeni köyü Vakıflı
OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 31, 2005 00:00

KuruluÅŸu 19. yüzyıl ortalarına rastlıyor. Hatay’ın SamandaÄŸ Ä°lçesi’ne 4 km. uzaklıkta, Musa Dağı’nın eteklerine sığınmış, 30 haneden oluÅŸan küçücük bir köy. GeçtiÄŸimiz aylarda Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK), 2004 yılının Toplumsal ve Sportif Fair Play Ödülleri’ni açıkladı. 150 nüfuslu bu köy de, dağıtılan ödüllerden birine layık görülmüştü.Sebebi, organik tarım yaparak portakal baÅŸta olmak üzere narenciye ürünleriyle ülkeye 1 milyon Euro ihracat geliri kazandırmalarıydı. Buraya kadar kısmen normal. Anadolu’dan bir baÅŸarı öyküsü... Ama iÅŸin asıl ilginç kısmı, ödül alan bu köyün, aynı zamanda Türkiye’deki tek Ermeni köyü olmasıydı. Dahası Ermenistan’daki yerleÅŸim yerleri dışında dünyadaki tek Ermeni köyü olması. Suriye ve Lübnan’da Ermenilerin de yaÅŸadığı ancak nüfusları karma köylerin arasında sadece Ermenilerin yaÅŸadığı tek yer burası. Ä°ÅŸte 1939’daki plebisitte göç etme hakkına sahipken bir yere gitmeyip Türkiye’de kalmayı tercih eden, zamanla azalan yine de yaÅŸam savaÅŸlarını sürdüren, 65 yıl sonra da ülkelerine ihracat geliri kazandırdıkları için ödüllendirilen Vakıflı Köyü’nün, Vakıflı köylülerinin hikayesi...‘Geçen sabah çok erken uyandım. GüneÅŸ henüz doÄŸmamıştı. Bir tepeye çıktım ve ufka baktım. Kendi kendime dedim ki, ‘Panos be, ÅŸimdi doÄŸan yeni gün, daha kimseye ait deÄŸil. Tanrı, bugünü sadece Ermenilere ve Türklere bağışlasa... Onlar da bu doÄŸan sehere sahip çıksalar... Yeni bir sayfa açsak ve elele yürüsek... Güzel olmaz mı?’Bu sözler, 73 yaşındaki Panos Çapar’a ait. Panos Dayı, Vakıflı Ermeni Kilisesi korosunda muganni (solist). O, bu köyün en sadık sakinlerinden. Büyük göçü yaÅŸamış, sıkıntıları görmüş, yine de hayatı boyunca evinden 15 günden fazla uzak kalmaya katlanamamış olanlardan.Köyün yaÅŸlıları, Ermeniler’in bu bölgedeki varlıklarının 1200 yıl önceye uzandığını söylüyorlar. YerleÅŸim, Ä°ran üzerinden gelen göçle oluÅŸmuÅŸ. Vakıflı’da yaÅŸayanlar 200 yıl önce 12 kilometre ileride bulunan Antakya’nın diÄŸer köylerinden YoÄŸunoluk’tan buraya göçenler.Vakıflı’daki topraklar, tarih boyunca Anadolu’da yaÅŸanan çalkantılara birebir tanıklık eder. Bölgenin nüfus yapısı, Anadolu’yu kasıp kavuran 1915’teki Ermeni Tehciri sırasında tamamen deÄŸiÅŸir. Tehcir sırasında SamandaÄŸ ve civarındaki Ermeniler, 40 gün süren bir savaÅŸtan sonra iki Fransız gemisine binerek Mısır’a giderler. Buna Musa Dağı olayı denir.1915’İ NE HATIRLAYANVAR NE KONUÅžANVakıflı’nın da içinde bulunduÄŸu Hatay, 1. Dünya Savaşı sonucunda 1918’de Fransızlar tarafından iÅŸgal edilir. 1921’de yapılan anlaÅŸmayla Antakya ve çevresi, özerk bir bölge olarak Fransız idaresine bırakılır. Daha sonra Hatay Devleti kurulur. Ancak yeni kurulan devlet, 1939’da kendini laÄŸvederek Türkiye sınırlarına katılır. O dönemde Musa Dağı ve çevresindeki 22 köyden 7’sinde sadece Ermeniler yaÅŸamaktadır. Hatay’daki Ermenilerin büyük bir kısmı Suriye vatandaşı olmayı seçer ve sınırı aÅŸarak Suriye’ye geçerler. Vakıflı halkı ise Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayı tercih eder. Bağımsız Ermenistan’ın ilk devlet baÅŸkanı Levon Ter Petrosyan’ın ailesi de aslen Vakıflılıdır. Onlar daha sonra buradan Suriye’ye göçeceklerdir.Farklı bir Ermeni lehçesinin konuÅŸulduÄŸu köyde 1915 olaylarını hatırlayan pek yok. Hatırlayanlar ya da o günlerde olup biteni bilenler de pek konuÅŸmak istemiyor. Çünkü, Hatay Türkiye’ye katıldıktan sonra pek fazla problem yaÅŸamamışlar. Sadece 1940’larda askerliÄŸini yapanlar Hıristiyan olduklarından biraz çile çektiklerini, ama 1950’den sonra üzerlerindeki kısmi baskının büyük ölçüde kalktığını anlatıyorlar.YaÅŸadıkları sorunlar genellikle kiliselerin onarım ve bakımıyla ilgili konulardan kaynaklanıyor. ÖrneÄŸin 1989’da ibadet yerlerinin duvarı yıkıldığında onarmak için resmi baÅŸvuru yaptılar ama izin çıkmadı. Köylüler, duvarın temelini kurtaralım diye üstünkörü bir toparlama yaptıklarında da kilise vakfının mütevelli heyeti ve muhtar hakkında üç ayrı dava açıldı.Vakıflı Köyü’ndeki kilisenin kaderinin 1996’da deÄŸiÅŸti. O yıl, Adana, Antep, Mersin ve Antakya’da görev yapan PaÅŸalar, eÅŸleriyle birlikte köyü ziyarete geldi. PaÅŸalardan biri harap vaziyetteki kiliseyi göstererek, ‘Bu güzelim ibadethaneyi böyle yıkıntı halde tutmaya nasıl gönlünüz razı geliyor, ayıp deÄŸil mi?’ diye sordu. Muhtar durumu anlatınca PaÅŸa, ‘Böyle bir onarım için izne gerek yok, siz yarından tezi yok iÅŸe baÅŸlayın, bir sorun olursa bana bildirin hallederim’ dedi. O günden sonra hiç problemle karşılaÅŸmadılar.60’LI YILLARDA TÄ°P’E ÇIKANOY ORANI YÃœZDE 100Vakıflılılar, eski kilise binasını yıkarak, yerine, orijinaline uygun malzeme ve işçilikle yenisini yaptı. Bu kilisenin de tıpkı Vakıflı köyünün demografisi gibi nevi ÅŸahsına münhasır bir yanı var. Zira Ä°stanbul dışında aktif halde olan üç Ermeni kilisesinden (diÄŸerleri Ä°skenderun ve Kırıkhan) biri.Üçü de Hatay ilindeki bu kiliselerle tek bir papaz ilgilenmekteydi. Ancak yaÅŸlı papaz iki yıl önce ölünce kiliseler rahipsiz kaldı. Köylüler, Ermeni Patrikhanesi’nden bir rahibin görevlendirilmesi için talepte bulundular ama henüz yanıt gelmedi. Kilisenin onarımında olduÄŸu gibi bu iÅŸe de sahip çıkacak bir PaÅŸa gerekiyor belki de...Vakıflı köylüleri Türkçe, Arapça ve Ermenice biliyor. Köylülerin bir kısmı, Fransızca da biliyor. Köyde okuma oranı yüzde 100. Köylülerin yüzde 32’si üniversite mezunu. Ama yüksek okullarda okuyan gençler bir daha geri dönmüyor. Ya Ä°stanbul’da kalıyor ya da Avrupa’ya gitmeyi tercih ediyor.Köydekilerle konuÅŸtuÄŸumuzda köyün siyasi görüş olarak da homojen bir yapısı olduÄŸunu görüyoruz. ÇoÄŸunluk solcu. YaÅŸlı Vakıflılılar, bu geleneÄŸin ta 1939’dan beri sürdüğünü, o yıl Türkiye’den ayrılanların saÄŸ görüşlü Ermeniler, kalanların ise sol görüşlüler olduÄŸunu anlatıyorlar. Bu durum, yakın tarihin istatistiklerine de yansımış. Vakıflı, 60’lı yıllarda Türkiye İşçi Partisi’nin (TÄ°P) neredeyse yüzde 100 oy aldığı bölgelerden biri.Ama Vakıflı halkı, tarım konusunda oldukça tutucu. Bu iÅŸi dedelerinden nasıl görmüşlerse aynen öyle sürdürüyorlar. Bu yüzden oldum olası kimyasal gübre kullanmamışlar. Hayatın Vakıflı’ya oynadığı sürpriz de, tam bu noktada devreye giriyor. Çünkü bu yıl aldıkları Toplumsal Fair Play ödülüne kadar giden yolun baÅŸlangıcı iÅŸte bu kimyasal gübre alerjisi. Yıllardır toprağı iÅŸlemede gösterdikleri tutuculuk sayesinde bölgede organik tarım sertifikası alabilen tek köy Vakıflı. Kooperatif kurarak yetiÅŸtirdikleri ürünlerle 1 milyon Euro’luk ihracat gerçekleÅŸtirdiler. Hatta kendi arazileri yetmeyince Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nden arazi kirlamaya baÅŸladılar. Sonunda iÅŸledikleri arazinin toplamı 450 dönüme ulaÅŸtı.Zaten köye ilk adımınızı attığınızda, artık tamamen unuttuÄŸumuz, çok eski zamanlardan kalma bir koku ve aromayla kuÅŸatılıyorsunuz. Portakalları soyduÄŸunuzda, kabukların altından su fışkırıyor, narenciye kokusundan başınız dönüyor.HAVAALANI BÄ°TÄ°NCEGÖKTEN TURÄ°ST YAÄžACAKKöyün en büyük gelir kapısı tarım ancak, Vakıflı halkı turizmden de umutlu. SamandaÄŸ Kaymakamı Selim Çapar da, bu çabalarına destek oluyor. Bunun için köy muhtarlığı, dayanışma kooperatifi ve merkezi Ä°stanbul’da bulunan Vakıflı Köyü Kalkındırma ve Dayanışma DerneÄŸi ile de iÅŸbirliÄŸi yaparak, Vakıflı için bir turizm kalkınma projesi hazırlıyor. Projenin en önemli kısmı, köydeki geleneksel mimarinin bozulmaması için taÅŸ evlerin restorasyonu. Kaymakamlık, YoÄŸunoluk Köyü’ndeki altı kilise üstü cami olan bir tarihi eserin ve eski bir Fransız okulunun onarımı için harekete geçti. Hatta okulun restorasyonu tamamlandı. Aynı zamanda köylülerin düğün, toplantı, eÄŸlence ve kültür iÅŸleri için de kullanılacak mekan, yakında turizme yönelik bir yapı olarak hizmete açılacak. Köylüler, bir de 2002’de yapımına baÅŸlanan Hatay Havaalanı inÅŸaatı tamamlanınca; bölgeye gökten turist yaÄŸacağına inanıyor.KÖYDEN Ä°NSAN MANZARALARIAVEDÄ°S DEMÄ°RCÄ° (91)Suriye’ye geçelim dediler gitmedimDoÄŸma büyüme Vakıflılı. Karısı Sara Demirci’den üç oÄŸlu ve iki kızı olmuÅŸ ancak iki oÄŸlu ölmüş. OÄŸullarından biri ünlü ressam Artin Demirci. Fransızlar Hatay’dan ayrıldığında 25 yaşındaymış. 1939’da ona da ‘Gel Suriye’ye geçelim’ demiÅŸler. ‘Ben müstemleke (sömürge) olan bir ülkede yaÅŸamam’ diyerek, Türkiye Cumhuriyeti vatandaÅŸlığını seçmiÅŸ. ‘Bu kararından hiç piÅŸman oldun mu?’ diye soruyorum: ‘En kötü günümde bile piÅŸmanlık duymadım. Benim köklerim yüzyıllardır burada. Çocuklarım ve torunlarım burada, yani benim ve senin anayurdunda büyüdü. Bunun için her zaman Tanrı’ya şükrettim.’PANOS ÇAPAR (73)Aklımızla ve vicdanımızla 1915 baharını unutmalıyızPanos Dayı, askerlik dışında Vakıflı’dan hiç uzak kalmamış. ‘Bu yüzden o kadar derin bir hikayem yok’ diyor. Ona göre belki bir hikayesi yok ama anlattıkları insanın içine öyle iÅŸliyor ki... ‘Sesim güzel olduÄŸu için beni ilahi korosunda muganni yaptılar. Açık söyleyeyim Hıristiyanlığa itikadım o kadar kuvvetli deÄŸil. Tek itikadım insanlığa. Henüz umudumu da kesmiÅŸ deÄŸilim. Neden, diyeceksin. Allah, insana diÄŸer mahluklarda olmayan bir kudret, yani akıl ihsan eyledi. Akıl tek başına tehlikeli olduÄŸundan yanına bir de vicdan yani merhamet ekledi. Akıl, insanı insan yapan tek özellik olsaydı Firavun da, Nemrut da, Hitler de akıllıydı. Ä°nsanların kaynaÅŸtıkça zenginleÅŸtiÄŸi bir dünya yarattı. Misal, Amerika’dan bir Ä°nkalı’yı getirelim Avrupa’ya bir beyazla halvet edelim, döl alıyoruz, çocuk çıkıyor ortaya. Ãœstelik melezleÅŸtikçe de güzelleÅŸiyor. Ä°ÅŸte benim umudum da burada. Biz ruhlarımızı, renklerimizi muhafaza ederek birleÅŸir ve ortaya yeni bir akılla vicdan çıkarabiliriz. Türklerle Ermeniler 1915’te uÄŸursuz bir bahar yaÅŸadı. Her ÅŸey geçmiÅŸte kaldı, unutmalı ve yeni bir zamana baÅŸlamalıyız. Aklımızla ve vicdanımızla...OHANNES SÄ°LAHLI (70)Sadece burada huzur buluyorumBiz varmadan iki gün önce gelmiÅŸti köye. 1967’den beri Almanya’da yaşıyor. Her sene birkaç kez köyüne geliyor, çocukluk arkadaÅŸlarını görüyor ve Almanya’ya dönüyor: ‘Dünyada sadece burada huzur buluyorum. Yurt denilen ÅŸey böyle bir duygu herhalde. Portakal bahçelerinde dolaşıyor, kahvede tavla oynuyor, kilisede dua ediyorum. Sanki tüm atalarımın ruhları bu köyün semalarında dolaşıyor gibi...’Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!