Güncelleme Tarihi:
İlçenin eski adı Tillo, bugünkü adı Aydınlar. Tillo’nun anlamı Süryanice ‘Yüksek ruhlar’ demek. İşte burası o yüksek ruhlarla yaşanılan Siirt’in evliyalar merkezi. Tillo senede iki kez, deyim yerindeyse iğne atsan yere düşmez bir kalabalığı ağırlıyor. 21 Mart ve 23 Haziran tarihlerinde pozitif ilimlerde de önemli bir yeri olan Işık Hadisesi burada gerçekleşiyor.
Önce ışık hadisesini anlatalım. 1655’te doğan ve Tillo’nun manevi iklimini oluşturan İsmail Fakirullah Hazretleri 1734’te vefat eder. Müderrislik ve imamlık yapan İsmail Fakirullah, medresesinde birçok ilim adamı yetiştirir.
İşte o ilim adamlarından biri de küçük yaşlarda İsmail Fakirullah’ın öğrencilerinden biri olan Erzurumlu İbrahim Hakkı’dır. Matematikçi, pedagog, coğrafya bilgini, tıp adamı ve şair olarak tanınır. Daha çok astronomi üzerine eserleriyle tanınır. 21 Mart ve 23 Eylül’de güneş bir düzenekle, İsmail Fakirullah Hazretleri’nin başucuna doğar.
Peki bunu nasıl yapar? Önce ilçeye egemen bir tepe üzerinde halk arasında Kal’e-tül Üstad olarak bilinen ve yığma taşlardan oluşan bir duvar yaptırır. Güneş ışınları bu duvarın ortasındaki pencereden süzülerek birkaç kilometre aşağıdaki Tillo üzerine düşer ve ayna yansımalarının yardımıyla İsmail Fakirullah Hazretleri’nin yattığı türbenin başucuna doğar. Erzurumlu İbrahim Hakkı, hocasını o kadar sever ki, “Yeni yılda doğan güneş hocamın başucunu aydınlatmazsa neyleyim o güneşi” cümlesiyle başlar Işık Hadisesi’ni oluşturmaya.
İşte her yıl geceyle gündüzün eşit olduğu 21 Mart ve 23 Eylül’de Tillo, İsmail Fakirullah Hazretleri’nin üzerine doğan güneşi görmek isteyen binlerce insanı ağırlıyor. Güneş doğuyor, Kuran-ı Kerim okunuyor, ilahiler söyleniyor ve herkes kendinden geçmiş vaziyette dualar okuyor türbenin başında.
İlçede yedi türbe, pek çok cami ve medrese bulunuyor. Burayı ziyaret edenlerle birlikte ben de türbeleri gezdim. Kalabalık, her türbeye uğruyor, hepsinde ayrı ayrı dua okuyor. Türbe ziyaretleri tamamlandıktan sonra ilçeye gelen sanatçıların konserlerine eşlik ediyor. Bir taraftan bir türbenin bahçesinde büyük bir erkek kalabalığını görmek mümkün. İslami müzik yapan bir grup, kalabalığın orta yerinde. Aralarında beyaz entarili, en fazla 7 yaşında bir çocuk müziğe uygun olarak neredeyse zikir yapıyor. Ancak sonradan öğreniyorum, adı ‘meşk’miş yani bir tür İslami dans ve saatlerce sürüyor.
MARİFETNAME VE CİNSELLİK
İbrahim Hakkı’nın 58 eseri var. Bunlardan en önemlisi Marifetname. Şöyle anlatalım: Tillo’da bakkalda gazete bulamıyorsunuz ama koca bir cilt olarak Marifetname’yi satın almanız mümkün. Ben de aldım. Ve okumaya başladım.
Alemin yaratılışından, bedenin başlangıcı ve sonuna, ölümün mahiyetinden, zikire, tefekkürden Allah sevgisine, Nakşibendilik’ten kibirden kurtularak kalbi temizlemeye kadar içinde pek çok bilgi var.
Bir bölüm özellikle dikkatimi çekiyor. Bölümün adı ‘Cimanın Adabı’... Anlamını bilmeyenler için cima ‘cinsel ilişki’ demek. Burada bir cinsel ilişkide olması gerekenler adım adım anlatılmış, tam 20 madde. Yazıldığı günün şartlarında değerlendirildiğinde nasıl bir sonuç çıkar bilinmez ama bugünün şartlarında hurafe olarak adlandırılacak pek çok bilgi yer alıyor.
Örnek mi? Mesela önce erkeğin gömleğinden gayri elbiselerini çıkarması gerektiği, sonra aynı şekilde hanımını soyması gerektiği anlatılıyor. “Cimadan önce oynaşarak lezzet almak hem bedende hafiflik, hem gönülde iffet bulur” diyor. Hurafe olabilecek kısımlara gelirsek...
Duhul sırasında konuşma ve sevişmenin bırakılmasını salık veriyor. Bırakılmazsa çocuğun sağır ve dilsiz olmasına sebep olunacağı ifade ediliyor.
Altındaki not daha ilginç. Bu hükümlerin hepsi tecrübe edilmiştir deniyor. İşte bu kitabın, bu bilgileri yazanı İbrahim Hakkı Hazretleri’nin torunu, aynı zamanda Akit Gazetesi Yazarı olan Belkıs İbrahimhakkıoğlu da gezimizde bizimle birlikteydi. Belkıs Hanım’a Marifetname’de cinsellikle ilgili yazılan bilgileri sordum. “İbrahim Hakkı Hazretleri çok önemli bir ilim adamı, çağlar ötesine ışık tutabilen, devirlerini aşan bir insan. Hayat felsefesinin temelinde ‘kendini tanımayan insan Hak’kı tanıyamaz’ diyor. Kendini tanıyabilmek için yaradandan yola çıkılmasını söylüyor ve Marifetname’yi öyle yazıyor” diyen İbrahimhakkıoğlu, kendisinin de inancıyla temellenmiş bir hayat tarzı olduğunu söylüyor. Ona göre, kitapta cimayla ilgili ayrıntılara girilmesinin nedeni kimsenin hayatını boşa harcamaması için. “Bedenin de bir ihtiyacı var, ruhun da... Onu dengelemek istiyor. Cima ile ilgili metinler mecazi anlamda olabilir, onu anlamak için ihtisas gerekiyor. İyice anlayıp, uygulamak gerekiyor. Bir de yazıldığı dilde okunmalı, yoksa spekülasyona neden olur.”
İLİŞKİ GÜNÜNE GÖRE ŞEKİLLENEN ÇOCUK
-Marifetname’ye göre erkek, hanımın rızasıyla ve vakitleri gözeterek birleşmeli. Yoksa bakınız ne oluyor...
-Hilal ayının ilk günü cima ederse, çocuk güzel oluyor ve kerim oluyor.
-Pazartesi gecesi Kur’an hafızı
-Salı gecesi cömert ve merhametli
-Perşembe alim
-Cuma arif oluyor.
-Hanımından rızasız cima ederse, çocuk ahmak oluyor
-Hilal ayının ilk ve onbeşincisi gecesinde çocuk mecnun olur.
-Pazar gecesi yolkesici
-Çarşamba gecesi
öldürmeye eğilimli
-Ramazan bayramı gecesi ana babaya karşı isyankar
-Cima anında kadını öperse çocuk sağır oluyor
-Meyve ağacı altında ederse zalim
-Bir kimsenin huzurunda yapılan cimada çocuk hırsız oluyor.
JET FADIL DA ORADA, MARANKİ DE...
Tillo’daki etkinliklere katılan isimler arasında kamuoyunun yakından tanıdıkları da var. Pek çok milletvekilinin yanı sıra, bitkilerin efendisi olarak bilinen ve sık sık sabah magazin programlarına çıkan Ahmet Maranki de oradaydı. Maranki, yıllar önce bu topraklarda önemli çalışmalar yaptığını söylüyor. Buradan öğrendiği bilgilerle de ‘Yaşam Enerjisi’, ‘Şifalı Bitkiler’, ‘Şifalı Taşlar’ gibi kitapları yazdığını... Ve cebinde bulundurduğu kartvizitlerini, “10 yaş gençleştiriyoruz” diyerek etrafındakilere dağıtıyor. Beni de gençleştirebileceğini söyledi.
Dikkat çeken bir diğer isim Jet Fadıl adıyla tanıdığımız Fadıl Akgündüz’dü. Memleketi Siirt’te yüzde 100 yerli malı otomobil üretecek fabrikayı inşa etme projesiyle ses getirmişti. İmza adlı model hiç üretilmedi ancak gurbetçilerden para toplayan Akgündüz iflas etti. Mütedeyyin işadamı Tillo’da sevgiyle karşılandı, ağaçtan taze toplanan üzümlerin tadına baktı.