Türkiye’nin ilk profesyonel boksörü

Güncelleme Tarihi:

Türkiye’nin ilk profesyonel boksörü
Oluşturulma Tarihi: Aralık 20, 2008 01:53

Türkiye’nin ilk profesyonel boksörüydü Garbis Zakaryan. 60’lı yıllarda onu izlemek için İstanbul’da sporun mabedi denilen Spor Sergi Sarayı’nın kapıları kırılırdı.

O yılların çevik kuvveti olan atlı polislere Garbis’in maçlarında çok iş düşerdi. Biletler karaborsaya düşer, 5 bin seyirci karşısında dövüşürdü. Bugün ise 20-30 ülke sporcusunun katıldığı, ücretsiz girilen uluslararası boks turnuvalarını izleyen seyirci sayısı 300’ü bile geçmiyor. Garbis antrenörlük, hakemlik de yaptı. Celal Sandal ve Seyfi Tatar gibi ünlü boksörlere eldiven dersleri verdi. Boksör arkadaşı Vedat Karakurum’un vefatında Türk bayrağına sarılı tabutunu görünce çok duygulanmış ve gözyaşı dökmüştü. Yanı başındaki dostu Hüseyin Yıldırım’a "Ölümümde benim de tabutuma bayrak örterler mi? Adımın Garbis olması bir sorun olur mu?" demişti. Evinde bu röportajı yaparken kendisine bu anı hatırlattım. Duygulandı, "Evet lütfen Türkiye’ye şampiyonluklar kazandırmış eski milli bir sporcu olarak beni cenaze arabasına Türk bayrağına sarılı tabutumla koyun" dedi.BUGÜN ÇOK KAÇAK DÖVÜŞÜYORLARBen sol direklerle uzaktan dövüşmeyi tercih ederdim. Çünkü boksun anahtarı sol direktir. "Garbis’in yumruğu kuvvetli değil" derler. Ben hareketli boksördüm. Hareketli olduğum için de güçlü yumruk vurmazdım. Bugün yapılan boks zevk vermiyor bana. Çok kaçak dövüşüyorlar. Denge yok, sarılmalar var. Bizim dönemdeki temaşa bugün ne ülkemizin ringinde ne de dünya ringlerinde var.SEYİRCİ OLARAK VERDİĞİM TAKTİK CEMAL KAMACI’YA UNVAN GETİRDİCemal Kamacı’nın antrenörlüğünü yapıyordum. istanbul’da Fransız boksörle yapacağı unvan maçı öncesi Cemal bir Amerikalı antrenörle anlaşmıştı. O antrenör benim köşeye çıkmamı istemeyince dışlanmıştım. Bu unvan maçını Cemal’in antrenörü olarak değil bir seyirci gibi izliyordum. 8’nci raunt bittiğinde Hasan Cansız yanıma geldi. "Garbis abi durum ne?" deyince ben de pek parlak olmadığını, böyle oynarsa maçı kaybedebileceğini söyledim. Yanımdan ayrıldı. O günlerde ülkede sıkıyönetim vardı. Maçı kenardan izlediğimi fark eden bir subay ile bir polis yanıma gelip, "Garbis hoca, sen ne diye ringin kenarında değilsin de uzağındasın?" dediler. Bu sözlerden cesaret alıp 9’uncu raundun sonunda Cemal’in köşesine gittim, bacağına dokundum ve sol direkle uzak distansta dövüşmesini ve kontra vurmasını söyledim. Bu dediklerimi uygulamaya başlayan Cemal 10’uncu rauntta rakibini bir kez indirdi, böylece moral kazandı ve 15 raunt sonunda ringden Avrupa unvan sahibi olarak indi. Hayatımın en güzel anılarından biriydi bu.SERVETİMİ KAYBETTİM AMA İSMİMİ KAYBETMEDİMBokstan kazandım, işimden kaybettim. Trikotaj işiyle uğraşıyordum. Antrenman ve maçlardan dolayı işimin başında durmayınca iflas ettim. Ringde yemediğim darbeyi bir müteahhitten yedim. Onunla inşaat işi yapacaktık. Ringde ne kazandıysam ona verdim. Bana öyle bir kazık attı ki, sanki üzerimden kamyon geçti. Bütün sermayemi alıp götürdü. Servetimi kaybettim ama iyi bir isim bıraktım. Boksu bırakalı 42 yıl oldu. Yolda hálá tanıyanlar var. Garbis Bey nasılsın dediklerinde işte o zaman bütün kaybettiklerimi unutuyorum. TÜRKİYE-ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ BİR FUTBOL TOPUYLA BAŞLADICumhurbaşkanının Ermenistan’a gidişi, onların Dışişleri Bakanının Türkiye’ye gelişi, bunlar çok hoş şeyler. Eski şeylerden vazgeçmelidir artık. Geçmişin unutulması lazım. Ben Türkiye’de doğdum, büyüdüm. Arjantin’e gittiğimde, "Garbis buraya yerleşmeye geldi" dediler. Ben Arjantin’deki Ermenilere "memleketimi bırakmam, o topraklarda öleceğim" dedim. Sorunlu ülkelerde sporun gücünü ben yaşayarak gördüm. Türkiye-Ermenistan ilişkileri bir futbol topuyla başladı. İyi ki kura da bize Ermenistan çıktı. Sporla başlayan ilişkiler diplomatların, siyasilerin anlaşmaları ile çok olumlu bir yola girecektir. Spor, dostluk için ilk düşünülen en önemli araçtır. Bugün futbolla yarın boksla, güreşle devam eder. MERHAMETLİ BOKSÖR OLUR MU?Garbis’i en iyi tanıyanlardan biri, tüm maçlarını anlatan Kınalıada Nar Çiçeği Sokak’tan komşusu Orhan Ayhan: "Garbis rakibinin canını acıtmadan döven, vurdulu-kırdılı değil, merhametli bir boksördü. Teknik boksördü, indirici yumruğunu kullanmazdı. Herkesin yardımına koşan, Ermeni camiasında sevilen, sayılan bir kişiydi." Eski Sarıyerli futbolcu Garo Hamamcıoğlu da benzer sözlerle anlatıyor Garbis’i: "Yufka yürekli, sineği bile incitmeyen adam boksör oldu" diyor. Ünlü boksöre, bu tanımların doğru olup olmadığını soruyoruz. "Ring dışında gayet sakin, kavgadan, kalp kırmaktan hoşlanmayan bir Garbis’tim ben" diye anlatıyor. "Ama ringe çıktım mı sanki bir başka Garbis oluyordum."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!