Türkiye’nin en büyük tropik bitki koleksiyonu

Güncelleme Tarihi:

Türkiye’nin en büyük tropik bitki koleksiyonu
Oluşturulma Tarihi: Ekim 05, 2007 00:00

62 yaşındaki Doç. Dr. Ragıp Esener, yaklaşık 30 yıllık renkli hekimlik yaşamından sonra bambaşka bir alana yöneldi. Köyceğiz’de 60 dönümlük bataklık arazide, palmiye ve binin üzerinde türde tropik ve subtropik bitki üretmeye başladı. Şimdi ülkenin en büyük tropik ve subtropik bitki koleksiyonuna sahip. Dünyada ilk kez üretilen bir zakkumu adıyla tescil ettirmek için başvurdu. Gezenlerin hayranlıkla sözettiği Palmiye Merkezi’nde yetiştirdiği tohumları yurtdışına gönderiyor.

Doç. Doktor Ragıp Esener’in 30 yıllık hekimlik yaşamında doğaya olan ilgisi hiç tükenmedi. Samsun Doğayı Koruma Derneği’ni kurdu. 10 yıl başkanlığını yaptı. Kentte çevre ve doğayı koruma bilincinin geliştirilmesi için konferans, panel, doğa yürüyüşleri, resim yarışmaları düzenledi. Bu çalışmalarıyla 1990’da Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Şeref Ödülü aldı.

1992’de bir tatil dönüşü yolu Köyceğiz’e düştü. Bakir, yeşili ve suyu bol bir yerdi. Koruma altına alındığından bozulma ihtimali de azdı. 60 dönümlük bataklık bir arazi aldı kardeşiyle. 1992’de yerleşti, 1997’ye kadar her ay 15-16 saatlik yolu arabasıyla alarak Köyceğiz’e geldi. Bataklık arazide palmiye ve suptrobik bitki üretimine başladı.

Okaliptus ağaçları yetiştirmeyi denedi ama olmadı; "Akdeniz’in en soğuk yeridir burası. Yüksek dağlar var çevremizde. Soğuk hava bizim bahçeye oturuyor. Yetişmedi." Ardından palmiyelere ilgi duymaya başladı. Eline geçen palmiye tohumları kataloğundan seçtiği palmiyelerin tohumlarını getirtti. Evinin ve muayenehanesinin bir odasında üretime başladı. 1993 yılında da Palmiye Merkezi’ni Köyceğiz’de kurdu. Nihayet 1997’de tamamen arazisine yerleşti.

NİLÜFERİN 18 ZAKKUMUN 30 TÜRÜ

Artık hekimlik bitmiş yeni bir kariyer başlamıştı yaşamında. İngiltere, Avustralya, Kanada, ABD ve Afrika’daki palmiye derneklerine üye oldu, onlardan yardım aldı. Aslında buraya Yaşayan Palmiye Müzesi demek daha doğruydu. Güney Afrika, Avustralya ve Amerika Kıtası kökenli çeşitli bitki ve ağaçların Türkiye’de ilk üretimini ve Akdeniz iklim koşullarına uyum denemelerini yapmaya başladı. Ancak zamanla koleksiyondaki bitkiler palmiyelerden kat kat fazla oldu.

Şu anda Palmiye Merkezi’nde 150 palmiye çeşidi ve 1000’in üzerinde bitki var. Otlar, başta nilüfer olmak üzere su bitkileri, gingkolar, aloe veralar ve zakkum çeşitleri arttı. Örneğin sadece nilüferin 18, zakkumun 30, kaktüsün 300 türü mevcut. "Bizim dünyada ilk olarak ürettiğimiz özel bir zakkumumuz var. Zakkumlarımızdan birinin dalında bir değişiklik (mutasyon) gördüm. Bu daldan ürettik. Adını Neriumoleander varyeti Esener koyduk. Patenti için başvurduk."

PALMİYE KULÜBÜ KURDU TOHUMUNU İHRAÇ EDİYOR

Dr. Ragıp Esener, palmiye meraklılarının bilgi değiş tokuşu yapabilmesi için Palmiye Kulübü’nü kurdu. Endemik bazı bitkileri de üretebilmek için koleksiyonuna aldı. Üretimin yüzde 99’unu yurtdışından getirdiği tohumlarla yapıyor. Ayrıca yurtdışına palmiye tohumu satıyor. Almanya ve Belçika’dan meraklılar palmiye tohumlarını istiyor. Amatörler için de gönderiyor.

Ziraat mühendisi olacaktı maalesef doktor oldu

Ragıp Esener aslında baştan beri ziraat mühendisi olmak istiyordu. Babası ise "mezun ol, yerin hazır" diyerek inşaat mühendisliği okuması için teşvik ediyordu. Bunu kabul etmedi ama babasını memnun etmek için tıp fakültesini seçti. 1962’de girdiği sınavda kendi deyimiyle, "maalesef tutturdu". 6 yıl sonra Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı yerde genel cerrahi ihtisasını yaptı. İngiltere’de bir yıl eğitim hastanelerinde cerrah olarak çalıştı. İş ilanlarına bakarken Zambia hükümetinin doktor aradığını gördü. Başvurdu ve 1975’te anestezi uzmanı olan ilk eşiyle birlikte Zambia hükümetiyle sözleşme yaptı. Üç yıl boyunca bir bölge hastanesinde çalıştılar.

"Acil yapılması gereken bütün ameliyatları yapıyorduk. Beyin, kulak-burun-boğaz, prostat ameliyatları... Oradaki deneyimim hekimlik mesleğim açısından büyük bir pratikti. Daima karar verici mevkideydim. Bölge hastanesinde hastaları gönderebilecek başka yer yoktu. Mecburen büyük ameliyatları da yapıyorduk. Zambialı, İngiliz, Hintli, Hollandalı asistanlarım vardı. Beynelmilel bir hastaneydik kısacası."

O dönemde Zambia’nın koşulları fena değildi. İlk kez tek kullanımlık tıbbi malzemeleri orada gördü. "Biz Türkiye’den giderken hálá şırıngaları kaynatarak kullanıyorduk. Zambia’da tek kullanımlık malzemeleri görünce şaşırdım. Kimsenin oturacak zamanı da yoktu. Bir saatlik öğle arasında evimize gider yemek yerdik. Ardından hastaneye döner muayene ya da ameliyatlara devam ederdik."

Zambia’daki hayatından hoşnuttu. Şartlar iyi, ortam güzeldi. Ülkenin nüfusu 4.5 milyondu, toprakları ise neredeyse Türkiye kadardı. Çevredeki diğer Afrika ülkelerini gezdi. Fotoğrafçılık, doğal hayatı koruma, balık tutma, tiyatro gibi dernek ve kulüplerde aktif görev aldı.

Sözleşmesi bitince 4 ay Güney ve Kuzey Amerika’yı otobüsle gezdi. 1977’de Türkiye’ye dönünce SSK Samsun Hastanesi’ne girdi, bu kente yerleşti. 11 ay sonra da yeni kurulan 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Genel Cerrahi Anabilim Dalı’na girdi. Doçent oldu. Ameliyathane küçük, yoğun bakım ünitesi zayıf, yatak sayısı azdı ancak bir üniversitenin kurucu ekibinde olmanın avantajları vardı: "Büyük ameliyatlar yaptık. Meslek yönünden çok tatmin ediciydi orada olmak." Ama huzursuzdu. Bilim yuvasında olmayacak işler dönüyordu. Entrikalar bitmiyor, göz göre göre intihaller yapılıyor, ilgisi olmayanların isimleri yayınlara giriyor, iki-üç vakalık yayınlar yapılıyordu. Sisteme alışamadı, üniversiteden ayrıldı. 1997’de hekimliği bıraktı. "Aslında çok isteyerek başlamadıysam da zamanla sevmiştim hekimliği. Yine de tam zamanında bırakmışım."

GEÇEN YIL HALKA AÇILDI

Palmiye Merkezi binin üzerindeki egzotik bitki koleksiyonuyla küçük bir botanik bahçesi. Geçen yıl halka açıldı. Merkezin www.palmiyemerkezi.com web sitesi bir başvuru kaynağı oldu. Esener ayrıca tıbbi kitap ve makalelerine Palmiyeler adlı kitabını da ekledi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!