Güncelleme Tarihi:
İPEK TUZCUOĞLU: DRAM İSTİYORDUM AMA YAPIMCI BENİ KANDIRDI
Oyuncular genelde iki iş arasında biraz soluklanır, yüzlerini unutturmaya çalışırlar. Siz ise “Dürüye’nin Güğümleri”nden hemen sonra bu projeye “evet” dediniz. Bu acele niye?
- Dinlenmek istemedim, çünkü açım... O kadar çok enerjim var ki... Ruhum ne istiyorsa orada olmayı severim, bu yıl da galiba biraz iş odaklıyım.
“Avrupa Avrupa” da son işiniz gibi komedi... Bir farklılık olsun istemez miydiniz?
- Aslında kariyer planlamama göre dramda yer almam gerekirdi. Hayranlarımın da benden bir dram beklentisi vardı. Ama nasip işte... Hikayeyi çok sevdim, böyle denk geldi. Bir de bu sezon televizyon programı yapmak ve bir sinema filminde rol almak istiyorum. Haftada sadece üç gün çekimlerine gitmem gereken bir proje,hayallerimi gerçekleştirmeme olanak tanır dedim. Bu arada projeye “evet” dememde yapımcı Banu Akdeniz’in de rolü var. Beni kandırdı.
Nasıl kandırdı sizi Banu hanım?
- Senaryoyu okudum, çok beğendim, kadro da şahaneydi. Yine de “Ben bu işte olmayayım. Çünkü dram oynamak istiyorum” dedim. Bir hafta sonra cast direktörümüz yine aradı “ıpek Hanım, en azından gelin tanışalım” diye. Ben sadece yapımcıyla tanışmak için gittim. Kadın yapımcı olması beni çok etkiledi. Bu sektörde kadınların birbirinin elinden tutması, birbirlerine güzel yollar açması gerektiğini düşünüyorum. O yüzden kolayca kandırdı beni ve o gün teklifi kabul ettim.
GÜLBAHAR’IN TERLİK FIRLATMASI MEŞHUR
Hikaye, Türkiye’nin Avrupa Birliği macerası üzerine kurulu bildiğim kadarıyla, değil mi?
- Türkiye’nin Avrupa Birliği süreci hakkında toplum olarak bilmediğimiz pek çok şey var. Biz insanları eğlendirerek bilgilendireceğiz. Detaylara gelince... “Avrupa Avrupa”nın hikayesi bir apartmanda geçiyor. Nermin (Zuhal Topal) karşı komşumuz. Avrupa özentisi bir kadın. Sürekli Avrupa Birliği’ni övüyor. Bizim aile ise daha alaturka bir yapıda.
Sizin canlandıracağınız karakter nasıl biri?
- Gülbahar, tipik bir Türk kadını... İki çocuğu var. Hepimizin annesinden bir tat var bence o karakterde. Sürekli çalışma halinde... Ya ütü başında, ya dolma yapıyor... Terlik fırlatması da meşhur mesela.
Gülbahar’ı yaratma aşamasında rolü sizi?
- Ben role ve ezbere çok adapteyim de ev işi yapmak zorluyor! Uzun süredir ev işi yapmadığım için, ütü sahnesinde mesela bir an duruyorum, “Doğru ütü yapıyor muyum?” diyorum. Ev işi eşliğinde rol yapmaktan yorulduğumu söyleyebilirim.
ZUHAL TOPAL: BU SEZON DİZİ ÇEKMEYİ HİÇ DÜŞÜNMÜYORDUM
Zuhal Hanım, sizin “Dört Dörtlük” adlı kadın programınız devam ediyor. Haftanın beş günü canlı yayındasınız. Bu yoğunlukta diziye nasıl “evet” diyebildiniz?
- Aslında ben dizi çekmeyi hiç düşünmüyordum. Dediğin gibi zaten beş gün canlı yayındayım. Ama sit-com olması durumu değiştirdi. Sit-com’un çalışma koşulları, dış mekan çekimleri gerektiren dizilerden çok daha rahat. Bizim kulisimiz, düzenimiz tam Avrupa standartlarında. Sette herkesin ayrı odası var... Kabul etmemekte dirensem de sonunda ikna oldum.
Kadro iyi, standartlar yüksek... Bu şartlar altında sette zaman nasıl geçiyor?
- Seti ziyaret etmeniz gerek, gerçekten çok eğleniyoruz. Ayrıca tiyatro kökenli olduğumuz için hepimiz disiplin sahibiyiz. Herkes hazırlıklı geliyor sete. Bugüne kadar 30-40 dizi çektim; tiyatro kökenlilerle çalışmak başka. şimdiki jenerasyon işin sadece güzel tarafını düşünüyor.
Ne gibi?
- Popüler olmak, para kazanmak gibi... ışi kolay zannediyorlar ama hakikaten zordur bir iş. Benim ertesi gün çekimim varsa gece dışarı çıkmam mesela, elim yüzüm şiş halde sete gitmem. Bir de gergin set sevmem.
EŞİM KABZIMAL DEĞİL SEBZE İTHALATÇISI
AB hakkında ciddi ciddi bilgi verecek mi bu dizi?
- Bilgi olacak tabii... Müttesebatta yazan maddelerden örnekler de vereceğiz. Bilgilendirmek durumundayız çünkü bu taze ve sıcak bir konu. Yıllardır süren müzakereler var.
Peki, son olarak bize “Avrupa Avrupa”da canlandıracağınız Nermin karakterinden biraz söz eder misiniz?
- Genç yaşta evlenmiş... Eşi kabzımal ama Nermin’e sorarsanız “Sebze meyve ithalat ve ihracatçısı” ... Avrupalı olmaya özeniyor. Türkiye’nin AB’ye girmesinde o apartmanın bile rolü olduğu düşüncesinde... “Yangın tüpü lazım” diyor, “Engelli rampası lazım” diyor, Avrupalı gelin istiyor. Aslında yapmak istediği şeyler normal, ama bizim günlük yaşantımızda absürt kaçıyor. Bir de dobra bu arada... Apartmana giriyor mesela, “Ooo, birinci kat keşkek yapmış, ikinci kat balık kızartmış. Esnaf lokantası gibi! Bir davlumbaz alın” diye söyleniyor.
AB’YE GİRMEK BİZİM HAKKIMIZ
Siz Türkiye’nin AB’ye girmesi ve bu uzayıp giden süreç hakkında neler düşünüyorsunuz?
- Zuhal Topal: AB’ye girmek bizim hakkımız. AB’ye alınan diğer ülkelere bakıyorum; ekonomik seviye, yaşam kalitesi, kişi başına düşen gelir... Bu konularda
onlardan düşük müyüz bilemiyorum ama Türkiye son 10 yılda ekonomik olarak büyüdü. Elbette sıkıntılarımız var ama sürekli büyüyüp gelişiyoruz. Bizi artık
AB’ye almaları gerek. Bunun hayatımıza mutlaka olumlu etkileri olacaktır.
- ıpek Tuzcuoğlu: Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum ben. Hem ticari, lojistik, jeopolitik hem de insan gücü anlamında bize ihtiyaçları var. Belki sürpriz bir şekilde alınabiliriz. Benim isteğim, ülkemin üç büyük dünya ülkesinden biri olması... Avrupa Birliği’nin de ötesinde görmek istiyorum Türkiye’yi...