Güncelleme Tarihi:
Markanız SuperTrash hayranları gittikçe artıyor. En son Beyonce’nin üzerinde gördük tasarımınızı...   Â
- Beyoncé, Super Bowl konseri öncesi basın toplantısında diğer koleksiyonum ‘Olcay Gulsen’ imzalı bir elbise giydi. Ayakkabıları da benim tasarımımdı. Eva Longoria, Ciara, Candice Swanepoel son dönemde ‘Supertrash’in sıkı müşterisi. Victoria’s Secret modelleri çok seviyor ayakkabılarımı. Sade ama elegan modeller üretiyoruz. Supertrash’i 2005’te, diğer markam ‘Olcay Gulsen’e ise iki yıl önce başlattım. Kız kardeşimle yürütüyoruz New York’tan. ABD ve Amsterdam arasında mekik dokuyorum. Londra’da mağazalarımız var.
Markanın adında trash (ucuz, bayağı) kelimesi geçiyor ama tasarımlar hiç de öyle değil. Neden bu ismi seçtiniz?
- Akılda kalıcı olsun istedim. 10 yıl önce Hollywood ‘ikoncanları’ arasındaki en popüler isimler Paris Hilton ve Nicole Richie’ydi. Onlara da herkes ‘trashy’ diyordu. Enteresan geldi bu kelime. Başına ‘super’ kelimesini ekleyip, negatif ve pozitif anlamları bir araya getirdim.
Ailenizden bahsedelim. Anne ve babanız burada doğdu, değil mi?
- Evet. Ailem Türkiyeli Kürt. İkisi de Türkiye’de doğdu, anne-babaları Maraşlı. Babaannem Türk, akrabaları da hâlâ İstanbul’da. Annem ve babamın ailesi Ermenistan’a göç etmiş, oradan da Hollanda’ya... İkisi de Waalwijk’te tanışıp evlenmiş, kardeşlerim ve ben de orada doğduk. Altı kardeşiz; beşi kız. Paramız yoktu. Babam şizofrendi. Alkol ve uyuşturucu bağımlısıydı. Annemi döverdi. Büyüyünce hayatımı değiştirmeye yemin ettim o yıllarda. 18 yaşımda evi terk ettim. İşkadını olmayı annem için de istedim.
Peki nasıl oldu bu ‘yeni hayatı kurma’ süreci?
- Rotterdam’da bir üniversitede insan kaynakları eğitimi almaya başladım. Bu sırada moda alanında yeni keşifler yapan bir şirket kurdum. İki yıl sonra da kendi markam SuperTrash’i... Şimdi 24 ülkede satılıyor. 10 yıl içinde cirosu 25 milyon Euro’yu aştı. Bu kadar tutacağını tahmin bile etmezdim. Bu sezon Türkiye’de Harvey Nichols’ta da satılıyor. 2014’te de Nişantaşı, Kanyon ve İstinyePark’ta da mağaza açmayı hedefliyorum.
MARKAM TÜRKİYE’DE POPÜLER OLSUN
Hollanda’da TV izleyicisinin çok bildiği bir isimsiniz. Moda programları ‘Project Runway’ ve ‘The Face’te de jüri üyesiydiniz... Televizyonculuk sürecek mi?
- Kesinlikle çünkü moda ve eğlence sektörleri çok iç içe. Bunun dışında oyunculuğa da başladım, ‘SOOF’ adlı bir yapımda küçük bir rolüm var. Bir de sadece üyelere STay isimle özel bir butik otel açıyorum Amsterdam’da. Bir zincire dönüşmesini çok istiyorum. Hayatım koca bir hayal gibi zaten, ne istersem gerçeğe dönüyor.
İstanbul Fashion Week’i takip ediyor musunuz?
- Hakkında çıkan makaleleri okuyorum. İstanbul’un kuvvetli ve belirgin bir stili var. Geçen ekimde Avrupalı tasarımcılarla Türk modacıların yeni bir işbirliği ‘Salon’ hayata geçti, bu da heyecan verici. Bildiğim Türk tasarımcıları sayarsam, Hakan Yıldırım ve Hüseyin Çağlayan’a hayranım. Ama tarzım daha çok yeni nesil Amerikalı tasarımcılarla örtüşüyor. Alexander Wang ve Philip Lim’i beğeniyorum.
Markanız için gelecek planları neler?
- SuperTrash’in daha da bilinir olması için çalışacağım. Özellikle Türkiye’de popüler olsun istiyorum çünkü köklerim bu topraklara dayanıyor. Son beş, altı yıldır da tüm dünyanın gözü burada. Ekonomi çok iyi durumda, sanat ve moda alanında çok başarılı işler çıkıyor. Türkiye bu fırsatları iyi değerlendirirse, dünyayı yönetecek güce ulaşabilir.
İmralı sürecini takip ediyor musunuz?
- Barış süreci çok iyi bir şey. 40 yıldır boşu boşuna insanlar ölüyor, bunun bitmesi iki taraf için de yararlı. Türk’müş Kürt’müş ayırt etmem, insan insandır. Politikayla alakam da yok. Ama şunu biliyorum ki Türkiye’nin liberal ve açık görüşlü bir ülke olması, geleceğini daha da parlak hale getirecek.
Futbolcuyla birlikte olmak zor
Eski Hollandalı milli futbolcu Edgar Davids ile dört yıl birlikteydik, son iki yıl da nişanlı... Altı ay önce ayrıldık. Futbolcuyla birliktelik çok zor. Bir kere tüm kadınlar peşlerinde. İşi dolayısıyla da çevresi çok kalabalık, sürekli seyahat, maçlar, kamplar, basın, hayranları... Bir noktadan sonra boğuluyorsunuz. Onun için de zordu. Çünkü ben de güçlü biriyim. Her şeyden önce başarılı bir iş hayatım var. Onun daha önce birlikte olduğu kızlar, hiçbir şey yapmayan tipik futbolcu eşleri gibiydi. Beni desteklemek de ona zor geldi. Ama şimdi sevgili olduğumuz zamana kıyasla daha iyi dostuz.