Ayten SERİN
Oluşturulma Tarihi: Kasım 27, 2005 00:00
Türkiye’deki altı Çingene derneğinin yöneticileri geçen ay Edirne’de toplandı, Avrupa Romanlar ve Göçebeler Forumu’na gönderilecek iki temsilciyi belirlemek için. Foruma destek veren Avrupa Konseyi’nin gözlemcileri de seçimi izledi. Türkiye temsilcisi seçiminde İngilizce, Fransızca ya da Romanca bilen kişiler aday oldu. Ve Avrupa’ya gidecek iki temsilci seçildi: 28 yaşındaki Sökeli Özcan Purçu ile Tekirdağ.
Muratlı’dan 46 yaşındaki Yaşar Ateşsaçan. İkili, 46 ülkeden 75 temsilciyi buluşturacak ilk forum toplantısı için gelecek ay Strasbourg’a gidecek. Romanlar ve Göçebeler Forumu, Avrupa Konseyi’nin girişimiyle kurulan bir sivil toplum örgütü. 2004’te faaliyete geçti. Konsey üyesi 46 ülke, Çingene nüfuslarına göre, 1-4 üyeyle temsil ediliyor. İşte bu toplam 75 temsilciden ikisi Türkiye’den.
MURATLI ROMAN DERNEĞİ BAŞKANI YAŞAR ATEŞSAÇAN
Öleceğim aklıma gelirdi de Avrupa Konseyi’ne temsilci olacağımı düşünemezdim
Muratlı Romanları Dayanışma Kültür Eğitim ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Yaşar Ateşsaçan (49) dışlanmaya maruz kalmayan şanslı Çingenelerden. Tekirdağ Muratlı’da doğup büyümüş. Öğrenimini ortaokul ikinci sınıfa kadar sürdürebilmiş: ’Çalışkan da olsak, okuma imkanımız yoktu. Okul müdüründen izin alıp, sırtımızda boya sandığıyla çalışıyorduk. Şimdiki nesil daha şanslı.’ Ateşsaçan uzun yıllar kamyonetiyle balık, sebze ve meyve satmış, oğlu büyük bir kaza geçirince tedavisi için kamyonetini de satmış. Şimdi arada bir hamallığa gidiyor. Eşi bohçacılıkla geçimlerini sağlıyor. Dört çocuğundan biri askerde, diğerleri evli. Hepsi hamallık gibi geçici işlerle yaşıyor.
Ateşsaçan ‘Okulda hiç dışlanmayla karşılaşmadım. Arkadaşlarımız var, aynı kahvelere gelip gidiyoruz. Kötü bir söz duymadım’ diyor. Muratlı’daki 300’e yakın Roman ailesi kışı kirada, yazı çadırda geçiriyor. Bunu başaramayan, yaz kış çadırda. Çoğunluk hamallıkla geçiniyor. Günlük yevmiye 20 milyon. Ayda en fazla üç gün iş bulabiliyorlar. Çevrede çok sayıda fabrika olmasına karşın, iş bulabilen Roman az. Çocuklar bardak atölyelerinde çıraklık yapıyor.
Ateşsaçan, derneklerini Muratlı Kaymakamı Vedat Büyükersoy’un desteğiyle kurduklarını anlatıyor: ‘Edirne’deki EDÇİNKAY’ın tüzüğünü örnek aldık. Çingene kelimesi bize ağır geleceğinden Romanlar Derneği dedik. Mayıs ayında kurduk, 32 üyemiz var. Bazı Romanlar, dernek açıp ayrımcılık mı yapıyorsunuz, dedi. Başka bayrağa, vatana ihtiyacımız yok. Dedelerimiz bu topraklar için canını verdi. Devletimizin ulaşamadığı vatandaşlarımıza yardım etmek istiyoruz.’
FRANSA YOLU GÖRÜNDÜ
‘Aklıma ölüm gelirdi de temsilci olup Avrupa’ya gideceğim gelmezdi. Tek avantajım Romanca konuşmam oldu’ derken gülüyor Ateşsaçan. İşi bile yokken Avrupa’ya temsilci gideceği için şaşkın. Yine de hedeflerini belirlemiş: ‘Orada halkımızın sorunlarını anlatacağız. İzmir, Söke, Kırklareli, Edirne, Lüleburgaz ve Muratlı’da Roman mahallelerini gezip, rapor hazırlarken yaşananları gördük. Ben bile ağladım. Temel eğitimde yoğunlaşmak istiyoruz. Ortaokul mezunlarının bursla yurtdışında okutulabileceğini duydum. Çocuklarımızın burstan yararlanması için çalışacağız. Atölyeler açmak, çadırda yaşayanları belediye desteğiyle sıcak yuvaya kavuşturmak istiyoruz.’
EGELİ ROMANLAR DERNEĞİ BAŞKANI ÖZCAN PURÇU
Siyaset sosyolojisi dersinde hocam Çingenelerin zekası düşüktür dedi sınıftan dışarı çıkıp ağladım
Özcan Purçu’nun öyküsü, Türkiye’deki Çingenelerin çoğundan farksız başladı. Hayatının akışını azmi sayesinde değiştirdi. Aydın’ın Söke İlçesi’nde, ‘Çingene Mahallesi’ diye bilenen Sepetçiler’de doğdu. Tahta direk ve naylonla kurulmuş çadırın önünde yazın plaj şemsiyesi yapar, toptancılara satarlardı. Babası ‘mutlaka okuyacaksın’ diyordu. İki kardeşi erkenden evlendi, o mum ışığıyla, annesinin tuttuğu fenerle ders çalıştı.
KOŞULLAR HIRSINI BİLEDİ
Okulda Çingene diye dışlandı. Zorlandıkça hırsı bilendi: ‘Ortaokulda herkes Roman mahallesinden geldiğimi biliyordu. Yağmur altında ayakkabısız, kitapsız okula gittim. Allah bana bir güç verdi. Önceleri kimse destek olmadı, o kadar hırslandım ki başarılı öğrenci oldum, sevilip, saygınlık kazandım. Herkes yanıma oturmak istiyordu. Hocalarım kitap vermeye başladı. Ücretsiz dershaneye gönderildim. Sonunda lise birincilikle bitti.’
Uludağ Üniversitesi’nde Kamu Yönetimi Bölümü’ne girdikten sonra ailesi bir ev inşa etmeyi başardı. Etnik kökenini saklamasına karşın, bir derste yaşadıkları içler acısıydı: ‘Siyaset sosyolojisi hocası, siyasal katılımın en az Çingeneler’de görüldüğünü söyledi. Gelir ve eğitimin etkisini anlattıktan sonra şöyle dedi: Bir de zeka seviyeleri en düşük toplum Çingenelerdir! Dondum kaldım. Yanlış anlayıp bana takabileceğini düşünüp sustum. Dışarı çıkıp ağladım. Korkak yetişiyoruz. Şimdi biraz daha cesaretlendik.’
ÇİNGENE OLDUĞUNU HEP GİZLEDİ
Askerlikten sonra, askeri idare mahkemesinde çalışmak için sınavlara girdi. Yazılıyı kazandı, mülakatta elendi. Kaymakam olmak istiyordu, vazgeçti. Bir ihracat firmasında iş bulduğunda da kimliğini sakladı. Sonra ailesinin yanına dönüp kollarını sıvadı. Söke’de çadırlarda yaşayıp plaj şemsiyesi üreten aileleri ihracata yönelterek gelirlerini artıracak proje hazırladı, Egeli Romanlar Derneği’ni kurdu. Şimdi 9 Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zerrin Toprak’la sosyal riski azaltma projesi hazırlıyor. AB fonlarına başvuracak. Purçu, Türkiye’de 7 ila 10 milyon arasında Çingene olduğunu, eğitimsizlik nedeniyle nüfusun katlanarak büyüdüğünü söylüyor. Avrupa’ya gidecek temsilci seçilmesinde Romanca ve İngilizce bilmesi kadar üniversite eğitimi almasının da payı var. İstanbul, Tekirdağ ve Kırklareli’ndeki çingenelerin durumu hakkında bir rapor hazırlamış. Söke Kaymakamı Celil Ateşoğlu ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü Taylan Çetin’in desteğiyle fotoğraf makinesi ve dizüstü bilgisayar alınarak bu çalışma gerçekleştirilmiş. Purçu, forum desteğiyle eğitim çalışmalarına ağırlık verecek.
HİÇBİR KIZA HOŞLANDIĞIMI SÖYLEYEMEDİM
28 yaşındaki Purçu hálá bekar. Hiç kız arkadaşı olmamış. Kendisinden başka hemen hiç kimsenin okumadığı bir toplumda, yalnız: ‘Roman kızlarından evlenmek isteyen olsa da, kafa yapımız uymadı. Diğerlerinden hoşlandıklarım oldu; kabul edilmemekten korktum, sustum.’
NE YAZIK Kİ TÜRKİYE ORTALAMASINI DÜŞÜRÜYORUZ
Vatanımızı, bayrağımızı çok seviyoruz ama biz Romanlar ne yazık ki işsizlik ve eğitimsizlik konusunda Türkiye ortalamasını düşürüyoruz. Kalkınma projeleri yapmamız, eğitimsiz ve işsiz nüfusun gelecekte Türkiye için daha büyük soruna dönüşmesini engellememiz gerekiyor.