OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 17, 2005 00:00
Son Bonus Card reklamını izlemişsinizdir: 1929 doğumlu Aysel Gürel, filmde 1919 Türkiye Güzeli olarak estetikçisine gidiyor ve sadece ‘burnunun ucunu’ estetik yaptırmak istediğini söylüyor. Ameliyat sonrası bandajlar açıldığında ise onu bir şok bekliyor.Çünkü Gürel ameliyattan Deniz Akkaya olarak uyanıyor. ‘Ama ben sadece burnumun ucunu istemiştim’ deyince doktordan ‘Birikmiş Bonuslarınız vardı’ cevabı alıyor. Filmde gayet başarılı birer performans sergileyen Gürel ve Akkaya hakkında uzun uzadıya bir şeyler anlatmaya gerek yok; her zaman gündemdeydiler. Ancak bu reklamda bir araya gelince, yeniden yoğun olarak konuşulmaya başladılar. Biz de onlarla ve bu yaratıcı fikri bulan genç ekiple konuştuk...Aysel Hanım, bu teklif geldiğinde, ‘Ne! Siz bana yaşlı mı diyorsunuz?’ diye kızmadınız mı?- Şu bir gerçek ki, ben henüz menopoza girmedim. Evet, regl olmuyorum, yumurtlamıyorum ama östrojen hormonum aynı şiddette vücudumda var. Müjde (kızı Müjde Ar) doktorumuza muayeneye gitmişti, doktor demiş ki ilacı keselim, yeter derecede östrojen var. O da farketmiş; ‘Doktor hanım ne yapıyorsunuz, bu annemin kan tahlili’ demiş. Böyle olduğu için, ben azgın, hálá fıkır fıkır bir kadınım. Bunun için yaşlılık kompleksim yok. Hani Türkiye’de starlar var ya, ben en güzel kadınım diyorlar, bilgisayarda bunlara yaşlandırma yapılsa, onların güzel değil sadece şirin birer haminne oldukları görülecektir. Ama benim yaşımda şu görünüşte bir kadın henüz görülmedi.Deniz Hanım’la aranızda bir güzellik rekabeti olabilir mi?Aysel Gürel - Olabilir mi, mümkün değil. Ona hayranım. O da seneler önce, Aysel Gürel benim idolüm, demişti. İnsan hayran olduğu biriyle rekabete girer mi? Elmayla armut gibi farklı güzelliklerimiz var. Türkiye’de erkeklerin yüzde 50’si bana aşık.Deniz Akkaya - Geri kalanı da bana!Deniz Hanım, ne açıdan idolünüz Aysel Gürel?D.A. - Bir sürü sebebi var, Aysel Gürel insanların belli kalıplara soktuğu insanlardan biri değil. Bunu sadece deli dolu görüntüsünden dolayı söylemiyorum, ayrıca Türkiye ve dünyayla ilgili rahatlıkla fikir yürütebilecek bir vizyona, geçmişe ve öngörüye sahip. Dünyanın en önemli konularında, mesela Ünzile gibi şarkı sözlerine de yansıyan fikirleri, ciddi konuşması gerektiğinde de herkesi susturabilecek bir gücü var. Bence birçok kadının idolü olmalı.BU REKLAM BENİ ESTETİK HABERLERİNDEN KURTARSINPeki, estetikleri çok spekülasyon malzemesi yapılan biri olarak, siz bu teklifi nasıl karşıladınız? D.A. - Türkiye kendini çirkin görmeye ya da kendiyle dalga geçmeye tahammülü olmayan oyuncularla dolu. Benim oyunculuğumu eleştiren insanlarda da var bu. Oysa oyunculuk yapıyorsanız, kendinizi çirkin görebilmelisiniz, dalga geçebilmelisiniz. Bana çirkin bir rol teklifi gelse, severek yaparım. Bu reklam filminde de özellikle oynamak istedim. Çünkü insanların bu konuyla ilgili sorulara tepki verdiğimi düşünmelerinden çok sıkıldım. Bu konuyla ilgili bir tek şeye tepki gösterdim: Dünyaca ünlü birinin fotoğrafıyla doktora gittiğimi iddia etmelerine. Ben böyle cahil bir insan değilim. Teklifi teşekkür ederek kabul ettim, böylece temcit pilavı gibi yaz babam yaz’dan kurtulacağım, diye düşündüm. Her ortadan kaybolduğunuzda estetiğe gittiğiniz dedikodusundan kurtulacaktınız...D.A. - Ortadan kaybolmasam da yazılıyor. Bazı gazeteci arkadaşlar, Deniz Hanım yarın gazetenin kapağına fotoğrafınızı basacağız, altına ne yazalım, diye aramaktan vazgeçmeliler.
Haber bulamayınca da konu estetik oluyor. Ama benim için de okuyucu için de sıkıcı. Kendimle böyle dalga geçersem susarlar diye düşündüm.En son ne zaman estetik oldunuz, söylendiği gibi biyonik kadın denecek kadar oldunuz mu?- Yaklaşık iki buçuk yıl önce, dudağımın kenarını doldurttum. Annemden kalma miras, oraları iki üç yılda bir doldurtuyorum. Kulaklarımdan çeneme kadar her yerimi yaptırttığımı iddia ettiler. Benim ne bu kadar vaktim oldu, ne de param. Sadece göğsümden ve burnumdan ameliyat oldum. A.G. - İskeletini de değiştirmedi herhalde!D.A. - Zaman zaman böyle cahilce iddialar da oldu. Kimse bunlara inanmamalı. Ama maalesef inanıp ve benim fotoğrafımı alıp doktora gidenler var. İnsanlar yanlış yönlendiriliyor, buna üzülüyorum ve sebep olmak istemiyorum.Siz hiç estetik oldunuz mu Aysel Hanım?- Hayır, olacağım yaşlanınca!YAŞLANINCA AYSEL GÜREL GİBİ OLACAĞIMAysel Hanım’a bakınca, yaşlılığınızla ilgili ne düşünüyorsunuz, korkuya kapılıyor musunuz?D.A. - Aysel Hanım’ın kendini neden bu kadar güzel gördüğünü biliyorum. Onun için yaşlanmaktan korkmuyorum. İnsanın, zamanın üzerindeki etkilerinden korkmaması lazım. Sophia Loren de geldi, yaşının güzelliğini hálá taşıyor. Türkiye’deki medyatik kadınların sorunu bu, kimse yaşını yaşayamıyor, herkes yaşından küçük insanlarla yarışıyor. Oysa her yaşın bir güzelliği var, kendi yaşınızı yaşayın, kendi yaşınızdakilerle yarışın, o zaman güzel olursunuz. Benim benden küçük kızlarla yarışmak gibi bir niyetim yok. O yüzden Aysel Gürel’in yaşına gelince bu komplekslerden arınmış, kendini güzel hisseden bir kadın olacağım. Eski hayranlarının Sophia Loren için ‘korku filmi gibi’ diyebilmelerini nasıl karşıladınız?D.A. - Aynı şeyi Carrie Otis’e de yaptılar. Kadın onca badire atlatmış, hálá mihrabı yerinde, güzel. A.G. - Yıllar önce Kleopatra’ya da dünyanın en çirkin kadını demişlerdi. Evet kadının burnu kemerli ama güzel. Güzellik kişiye göre değişen bir şey. Ama şaka bir yana, Deniz Akkaya da Türkiye’nin en güzel kadını, isteyen istediği yerde bayılsın, intihar etsin!İkiniz de çapkın kadınlar olarak tanınıyorsunuz...A. G. - İnanma! İkimiz de bakire gibi oturuyoruz!Ben diyecektim ki Deniz Hanım’a vereceğiniz çapkınlık dersi, öğüdü olabilir mi?A. G. - Ay ben bilsem bu yaşta tek başıma yatar mıyım gece? Yok öyle bir şey, çapkınlık filan hiç anlamam. O haberlere inanmayın, bir garson bana içki getiriyor, Aysel Gürel’in çıtırı diye çıkıyor. Beni her erkek kandırabilir, bir limonataya.Estetikli Bonus fıkrasının yaratıcılarıSoldan sağa, İlkay Gürpınar, Burcu Tokatlı, Zeynep Oray, Pemra Ataç ve Barış Gökpınar Alametifarika Reklam Tasarım Yapım Yayın A.Ş.’nin Garanti Bankası ekibi ve bugüne kadarki Bonus Card reklamlarının yaratıcısı. Aysel Gürel ve Deniz Akkaya’nın cuk oturduğu ‘büyük fıkra’nın fikri onlara ait. ‘Aysel Hanım çok iyi bir oyuncu, ne söylediysek daha fazlasını verdi. Deniz Hanım da tam olarak ‘içine Aysel ruhu girmiş gibi’ davrandı’ diyorlar. Yönetmen Sinan Çetin’in çektiği reklam filmini hazırlayan Alametifarika Genel Müdürü Uğurcan Ataoğlu ise reklam filmlerinin ‘Sinan Çetin filmi’ olarak lanse edilmesinden rahatsız: ‘Sinan Çetin’le filmlerimizin neredeyse tamamına yakınında birlikte çalışıyoruz. Filmi beraber çekiyoruz, beraber montajlıyoruz. Ama sonuç olarak reklam filmi bir yönetmen sineması değil. Doğrusu Alametifarika’nın hazırladığı, Sinan Çetin’in çektiği
filmler bunlar. Bir de adımız Alamet-i farika deÄŸil, Alametifarika.’ESTETÄ°K AMELÄ°YATLAR ABARTILMIYOR MU?DENÄ°Z AKKAYA Ä°nsanlar, zamanın bazı izlerinden mutlu deÄŸillerse, elbette estetik hakları. Abartılıyorsa, bu iki tarafın da suçu. Doktorların da buna izin vermemesi lazım. Estetikler insanların kiÅŸiliklerini, kiÅŸisel özelliklerini kaybettirmemeli. FotoÄŸraf alıp doktora gitmekse abartı deÄŸil, cehalet. Kimse kimseye benzemez, ayrıca birinin taklidi olmak dünyanın en aÅŸağılık ÅŸeyi. Asla kendin deÄŸilsin, birinin kopyasısın.Ä°KÄ°SÄ° DE DÄ°ZÄ°LERDE ROL ALMAK Ä°STEMÄ°YORAYSEL GÃœREL Diziler için çok teklif geliyor ama hayır, oynamıyorum. Sabah 7.30’da kalkacağım, mümkün deÄŸil. Cem Özer bir ara beraber ÅŸov yapalım dedi. Dedim ki ben sabah 11.30’da uyanırım, yahut gece 11.30’da uyanırım. Günü gece-gündüz diye ayırmıyorum. Åžovun kaçta baÅŸlıyor? Gece uyanır, terlik-gecelikle gelirim, dedim. Razıyım, dedi. Yine de yapmadım. Ben söz yazıyorum, yazmaya devam edeceÄŸim. Bu konuda da iyiyim.DENÄ°Z AKKAYA Ben oyunculuk derslerine devam ediyorum. Ama dizilerde deÄŸil, doÄŸru düzgün sinema filmlerinde oynamak, güzelliÄŸime ve ismime endeksli olmayan iyi projelerde yer almak istiyorum.Deniz Akkaya: En iyi gazeteci olma iddiam yokBoxer dergisine keyifle yazıyorum ama kendi dergim yüzünden ayrılacağım için üzgünüm. Aram iyi yazmakla, çünkü çok okuyorum. Tabii her çok okuyan iyi yazamaz ama benim yazdıklarım okunuyor, seviliyor. Dergide de geliÅŸtireceÄŸim kendimi. Röportaj meselesine gelince, çok iyi gazeteciyim diye bir iddiam yok. Val Kilmer, Brad Pitt röportajları gibi röportajlar, ismim, iliÅŸkilerim sayesinde, dergimi diÄŸerlerinden farklı konumlandırmak için devam ettireceÄŸim ÅŸeyler. Yoksa büyük gazeteciyim, Brad Pitt’le de röportaj yaparım, iddiasında deÄŸilim. Röportajda sorduÄŸum deÄŸil, sormadığım sorularla gündeme geldiÄŸim yazılıyor. Val Kilmer’la o gün ünlü bir gazeteci de röportaj yaptı, stresli bir ortamdı, süre kısaydı ama Kilmer o keÅŸke söylemeseydi dediÄŸim ÅŸeyleri ben olduÄŸum için anlattı, ona anlatmadı. Çünkü benim gazeteci olmadığımı bilerek röportaja gelmiÅŸti.DERGÄ°M HAZÄ°RANDA ÇIKACAKEvet bir derginin genel yayın yönetmenliÄŸini yapacağım ama kendi ismimle çıkmayacak bir dergi. Kendi dertlerimi, baÅŸka gazetelerde anlatamadıklarımı anlatacağım bir dergi deÄŸil. Ben tek başıma çıkarmıyorum, ekibi kurduk, birlikte yapacağız. Çalışan, üreten, ÅŸehirli kadınların dergisi olacak. DiÄŸerlerinden kitlesi ve içeriÄŸiyle, daha cesur olmasıyla farklı olacak. Ä°talyan ortaklı, bağımsız bir grupla çıkarıyoruz. Ä°nÅŸallah 1 Haziran’da çıkacak.OKUL MÃœDÃœRÃœ OLACAÄžIMGÄ°SAD kurucu üyelerinden, Aviteks Tekstil’in sahibi Aydın Mazalto, Ä°talya’daki ünlü okullardan Marangoni Moda Tasarımı Akademisi ya da Domus Akademi’nin bir ÅŸubesini burada açmak istiyor. Geçen hafta bu yüzden Milano’daydım. Çok üzüldüm; bu okullar niye burada yok diye... Böyle okullar olmadığı için bizim markamız olamıyor. Her iki okulla da görüşmeler iyi geçti, biri Türkiye’de açılınca, ben de müdürü olacağım. Bu özel bir okul ama sadece parası olanlar okumayacak; burs da verilecek.Â
button