Güncelleme Tarihi:
Sadece bunlar değil elbette, Cemal Süreya’nın, Behçet Necatigil’in, Ece Ayhan’ın, Salâh Birsel’in o güzelim şiirleri de arşivde sayfa sayfa karşınıza çıkıyor. İsimlere şöyle bir bakmak bile yeterince fikir veriyor aslında: Agâh Sırır Levend, Agop Dilaçar, Behçet Necatigil, Cahit Külebi, Cemal Süreya, Ece Ayhan, Edip Cansever, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Gülten Akın, İlhan Berk, Mehmet Kaplan, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Nuri Pakdil, Nurullah Ataç, Oktay Akbal, Orhan Şaik Gökyay, Özdemir İnce, Peyami Safa, Salâh Birsel, Tahsin Yücel, Semih Sergen, Suut Kemal Yetkin.
Çok az bir kısmını buraya aldığımız bu isimlerin ortak noktası, edebiyatçı olmaları değil sadece. Bu isimlerin bir başka ortak noktası daha var: Hepsi, Nisan ayında 700. sayısı yayımlanacak olan Türk Dili dergisinin yazarları arasında yer alıyor.
Varlık’tan sonra Türkiye’nin en eski dergisi olan Türk Dili’nin 700. sayısı dolayısıyla, 700 sayı internet’te kullanıma açıldı. İlk sayısı Ekim 1951 Ekimi’nde yayımlanan derginin bütün sayılarına artık internet’ten ulaşmak mümkün.
NASIL KULLANABİLİRSİNİZ
İnternetten tdk.gov.tr adresine giriyorsunuz. Orada ‘Süreli Yayınlar’ diye bir bölüm görüyorsunuz ve internet Türkçesi ile söylemek gerekirse, üzerine tıklıyorsunuz. Karşınıza 700 sayılık dev bir arşiv çıkıyor.
Bunlar arasında, okumaya yazmaya meraklı hemen herkesin bir dönem sahaflarda aradığı ve fakat bir türlü bulamadığı, bulanların da inanılmaz paralar ödediği o birbirinden kıymetli özel sayılar da var. Gezi Özel Sayısı, Mektup Özel Sayısı, Deneme Özel Sayısı aklımıza hemen gelen birkaç örnek.
Arşivin en önemli taraflarından birisi de, dergi sayfalarının olduğu gibi karşınıza çıkması. Mesela, Cemal Süreya’nın 1952’de yazıp yayımladığı şiir, o günkü haliyle geliyor ekrana.
GERÇEK BİR HAZİNE
Bilindiği üzre, Türk dili, memleketimizin pek çok başka değeri gibi, öteden beri yüce devletimizin geniş kanatları altında korunmaya alınmıştır. Yüce devletimiz, bütün şefkati baskın ebeveynler gibi, fazla ilgi ve alaka gösterdiği için dilimiz zaman zaman boğulacak, zaman zaman da insan içine çıkamayacak bir hale gelmiştir. Daha elim ve daha vahim olmak üzere, Türkçe, inanılmaz siyasi kavgaların aktörü haline de dönüştürülmüştür. İşin tuhaf ve bir o kadar da ilginç tarafı, bu kavgaların önemli bir kısmı, Türk Dil Kurumu ve onun yayın organı olan Türk Dili üzerinden yürütülmüştür. Bütün bu badirelerden hayli yaralı bereli bir biçimde yakasını kurtarabilen Türkçe ise bugünlere gelebilmiştir. İşte bütün bu tarihçeyi de derginin sayfalarından takip etmek mümkün. Kavganın şiddetine paralel yazılar, yorumlar, suçlamalar da dergi sayfalarında yer alıyor. Devir devir, dönem dönem kimin nerede yer aldığını, kimin karşısındakini neyle suçladığını da görebiliyorsunuz. Bu nedenle, 700 sayılık arşive, o klasik, ‘öz Türkçe – yaşayan Türkçe’ kavgasının seyir defteri gözüyle de bakabiliriz.
Şimdiki kuşaklar hemen hiç farkında olmayabilir ama bizim bir zamanlar böyle kavgalarımız da vardı. Bugünkü kavgaların kökenlerinde zaten bu bölünmüşlük yatıyor. Belki bir merak eden çıkar diye duyuralım dedik.