Güncelleme Tarihi:
TÜRKAN DİZİSİNDEN KARELER (FOTO-GALERİ)
Bu diziye başlamadan önce Türkan Saylan’ı ne kadar tanıyordunuz? Onun hakkında ne biliyordunuz?
- Türkan Saylan ile hiç tanışmadım ben. Öyle bir şansım olmadı. Sadece bir fikir olarak ve yaptıklarıyla biliyordum. Fakat dizi projesi bana geldiğinde Ayşe Kulin’in, “Tek ve Tek Başına Türkan” kitabını okudum, onun hakkında daha fazla fikir edindim. Tabii ki onun hakkında yazılan şeyler, onu “o” yapmıyor. Onun ötesinde bir de evdeki Türkan Saylan var, gençliğindeki Türkan Saylan var. Ayrıca gittim, cüzzamlılarla tanıştım. O da başka bir tecrübeydi benim için.
Siz kendi çabanızla yaptınız galiba değil mi bunu?
- Evet, ama Koliba Film organize etti. Tabii ki hayır diyebilirdim. Ama ben de istedim. Bunun bana çok katkısı olacağını düşündüm, gittim. Ve gerçekten de hayatımı değiştiren bir tecrübe oldu.
Ne hissettiniz peki onlarla tanıştığınızda?
- Ben size tam olarak ne hissettiğimi söyleyeyim; normal hayatın rutininde estetik anlamda ya da entelektüel anlamda bir şeylere takıyoruz kafamızı. “şu kitabı okursam şöyle olur, şunu giyersem şöyle olur, saçlarımın rengi değişsin” gibi birtakım edinilmişlikler kazanıyoruz. Böylece bu sıfatların peşinde koşarken, yaşamın kendisini kaçırıyoruz. Ben oraya gittiğimde “sıfatsızlığı” yaşadım. O sıfır noktasında olma halini sadece insan olmanın ve iletişimin keyfini yaşamanın farkına vardım.
Peki, Türkan Saylan gibi çok önemli bir karakteri canlandırıyorsunuz. Bu hayali bir karakter değil, gerçekten yaşamış bir insan. Bu size ne hissettiriyor?
- Türkan Saylan’ı canlandırmak bana hayatı öğretiyor. Bilmediğim, fark etmediğim birçok şeyin farkına varmamı sağlıyor. Mesela beni en çok etkileyen anlardan biri şu: Birinci bölümde, “Genç Türkan” cüzzamlıların tecrit edildiğini gördü ilk kez. Ve orada bir vahşetle karşı karşıya kaldı. Ama bu vahşet tıpta normal karşılanıyordu. Cüzzamlıların gördüğü muamele zaten olması gereken prosedürdü. Yani akademik olarak bakarsanız, doktorlar hastaları o şekilde tecrit etmeyi normal görüyorlardı. Bu da benim şunu fark etmemi sağladı; biz galiba korktuğumuz şeyleri yok etmeye çalışıyoruz. şimdi biliyoruz ki cüzzam bulaşıcı değil. Ama eğer Türkan Saylan bunun yanlış olduğunu fark etmeseydi, belki bugün biz bu sohbeti yapamayacaktık.
ÇOK SOSYAL BİRİ DEĞİLİM
Dizideki performansınızla gerçekten çok olumlu tepkiler alıyorsunuz. Hatta en son Türkan Hanım’ın oğlu sizi sette ziyarete gelmiş..
.
- İki oğlu da ziyaret etti.
Nasıldı?
- Sete geldiler. Zaten ben projeye başlamadan önce Türkan Saylan’ın en yakın arkadaşı Gökşin Sanal ile görüşmüştüm. Ayrıca Gündüz Saylan, hâlâ hayatta olan tek ve en küçük kardeşi, onunla diyalog halindeyiz. Hepsi son derece samimi bir şekilde bana yardımcı olmaya çalışıyor. Ve oğulları da benimle tanışmak için sete geldi. Çağlayan Örgen, role yaklaşımımı doğru bulduğunu ve çok keyifle izlediğini söyledi.
Bu diziyle birlikte herkes sizi daha çok tanımaya başladı. Dizi dışında nasıl birisiniz, neler yaparsınız?
- Hatırlamıyorum. Yok, şaka yapıyorum.
Kendinizi role kaptırdınız yani...
- Yok, çok çalışıyorum sadece. Daha henüz doğru düzgün uyumadım, ama yine de enerjim bitmiyor.
Peki, sorumuza dönersek... Pınar Öğün neler yapmaktan hoşlanır?
- Çok sosyal birisi değilim. Daha izole yaşamayı seviyorum. At biniyorum, piyano çalıyorum, yemek yapmayı çok seviyorum. Kitap okumak, film seyretmek; bunlar çok zevk aldığım şeyler ama en çok keyif aldığım şey Bach dinlemek.
MEMET ALİ İLE BİR BÜTÜNÜZ
“Set yüzünden eve çok gidemiyorum” dediniz. Hep sette mi geçiyor hayatınız?
- Mesela şöyle oluyor, sabah 03.00’te bitiyor çekim, ben eve geliyorum 05.30’da. Dört saat falan uyuyorum, sabah 9.30-10.30 gibi de beni gelip alıyorlar.
Eve uyumak için geliyorsunuz sadece...
- Tabii. Ya da bavulumu değiştirmek için. Ama bugünden itibaren bir süre tatil şansım olacak. Ama şikayet etmek için söylemiyorum. Çok da keyif alıyorum, iyi ki bu projeyi kabul etmişim. Beni çok besledi, geliştirdi, olgunlaştırdı. Bu proje ile günbegün büyüdüğümü, tecrübe kazandığımı düşünüyorum.
Ama evinize gidemiyorsunuz, gittiğinizde de uyuyup tekrar sete dönüyorsunuz. Eşinizle ne ara görüşüyorsunuz?
- Memet Ali (Alabora) çok anlayışlı ve bu işi yaptığım için çok mutlu. Bana çok destek oluyor. Müthiş bir adam gerçekten. Biz zaten birlikte çok zor bir ilişkiyi büyüttük. Ben yurt dışındaydım, o İstanbul’daydı. Kolay değildi bu ilişkiyi yürütmek, buna rağmen birbirimizden hiç vazgeçmedik. Zaman içerisinde de şunu fark ettik ki, mesafeler ne olursa olsun, iki insan beraber olmak istiyorsa, bir araya geldiklerinde, birlikte olamadıkları zamanın acısını çıkarıyorlar. Mesela kavuşmak çok keyifli bir şey. Tekrar tekrar sarılmak... Eve gidince “ışte sana geldim” demek mutluluk verici.
Size böyle bir teklif geldiğinde onun fikrini almış mıydınız?
- Tabii ki. O benim en yakınım. Onunla biz biriz, yani bir bütünüz ve ben onun fikri ya da haberi olmadan bir şey yapmam. O da benim için aynı şeyi yapıyor. Çünkü biz hayatın içinde bir arkadaşlık zemini kurduk. En iyi arkadaşım Memet Ali benim. Onunla her şeyimi paylaşıyorum. O da aynı şekilde. O yüzden biz beraber yaşıyoruz, büyüyoruz.
GECE HAYATI VE İÇKİYLE ARAM YOK
Peki, sizi asla nerelerde göremeyiz, en çok ne yaparken görebiliriz?
- Beni mesela çok sık gece kulüplerinde göremezsiniz. Haz almıyorum dışarıya çıkmaktan. ıçki içerken de göremezsiniz. ıçki içmekten keyif almıyorum. Belki bir kadeh şarap, o da 40 yılda bir. Ya da dağıtmış göremezsiniz mesela. Yaşamayı seviyorum, vazgeçmeyi değil. Kendimi bırakmayı sevmiyorum.
Tek çocuk musunuz, kardeşleriniz var mı?
- Ağabeyim var benden altı yaş büyük. O da inşaat mühendisi. Bir anne, bir baba, iki kardeşiz. Çekirdek aile...
İstanbul’da mı yaşıyorlar?
- Ankara’dalar. Ben de Ankaralı’yım.
Peki çok sosyal biri değilim dediniz, arkadaş çevreniz kalabalık mıdır, yoksa belli başlı görüştüğünüz kişiler mi var?
- Belli başlı görüştüğüm kişiler var, çok yakınımda çok az kişi var. Bana hayatta en yakın kişiler başta Memet Ali, sonra yazar Meltem Arıkan...
EŞİM SÜRPRİZ YAPMAYI SEVER
Peki sete çatkapı gelir mi?
- Gelir. Sürpriz yapmayı çok sever.
Ne kadar süredir evlisiniz?
- 19 Kasım’da bir sene olacak.
Peki sürpriz yapmayı düşünüyor musunuz?
- Evet. Oraya kalp içerisinde, “Pınar kocasını çok seviyor” yazarsanız ben de ona veririm hediye olarak.