Savaş ÖZBEY
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 21, 2006 00:00
Benzin zamlarından gına mı geldi? Az daha sabredin, yakında güneşle çalışan arabalar geliyor. Tek sorun, hava kararmadan evde olmak. Aklınıza yattıysa buyrun İstanbul Park’taki güneşmobil yarışlarına, modellerden model beğenin.
Yakında mahalle aralarında taklit Ferrari falan yapılmaya başlanırsa sakın şaşırmayın. Otomotiv öyle ele-ayağa düştü ki, artık üniversitedeki çocuklar bile biraraya geliyor, araba yapıyor. Üstelik normal araba değil, bunlar benzinsiz gideni. Yarışları bile var: Yarın İstanbul Park’ta, FORMULA G, güneş arabası yarışları.
Genç mühendisleri böyle hayırlı bir projede kapıştırma fikri TÜBİTAK’a ait. İlki geçen yıl yapılan üniversiteler arası güneş arabası yarışları bu yıl iki şehirde birden yapılıyor. İlk ayak İzmir’deydi. Yarın İstanbul Park’ta asıl kapışma var. 36 ekip kendi imalatları güneş arabalarını yarıştıracak. Öyle güneş arabası deyip geçmeyin, uygun ışığı yakalarsa saatte 100 kilometre hız yapıyorlar. Motor sporlarını sevenlere heyecanlı bir yarış var yani yarın İstanbul Park’ta. Üstelik ücretsiz, biletsiz.
Arabaları 10-15 kişilik öğrenci grupları hazırladı. Kimi sponsor buluyor, kimi üniversiteden destek alıyor. Çünkü seri üretim olmadığı için henüz maliyetler yüksek. Büyük otomotiv firmaları gibi Çankaya Köşkü’nün bahçesine davet aldıkları falan da yok.
Benim yarıştaki favorim İTÜ’den Robotik Otomanya Kulübü’nün arabası. Yok, arabadan anladığım için falan değil, benimki tamamen gönül bağı. Bu arkadaşların güneş panelleri gümrüğe takılmış, çok zorluk çekmişler, onun için onları destekliyorum. Sadece ben mi? BP de arkalarında, onlara sponsor olmuş. Ben de şaşırdım bir akaryakıt firmasının böyle bir çalışmanın içinde olmasına ama böyle alternatif enerji projelerini desteklediklerini söylediler.
NEREDE? İstanbul Park, Tuzla. Otopark ücreti yok. Arabası olmayanlar için Taksim ve Kadıköy’den saat 08.30’da otobüs kalkacak ama otobüsler ücretsiz değil biletli.
NE ZAMAN? Yarışlar aslında dün başladı. Bugün yarı final, yarın final var. Finalin 12.00’de başlaması ve ödül töreni dahil saat 15.00 gibi bitmesi bekleniyor.
KARNIMI NASIL DOYURACAĞIM? Sakın azığınızı yanınızda götürmeyi unutmayın, hele su almadan yola bile çıkmayın. Catering hizmeti sağlanamadı, orada bulamayabilirsiniz.
KİME DANIŞACAĞIM? Detaylı bilgiyi TÜBİTAK’ın iletişim ofisinden alabilirsiniz: (312) 468 53 00 - 3457. Harita için msoistanbul.com sitesine bakabilirsiniz.
İşerken sineği tuttur
Geçen hafta komik bir şey oldu. Indigo’nun yazlığı Blanco Teras’tayız. Birkaç bira derken gecenin sonuna doğru tuvalete gittim. Aynada saçıma başıma baktım, sonra tam biranın yan etkilerinden kurtulacağım sırada ne göreyim? Pisuvarın içinde bir sinek, hem de at sineği! Yahu nereden çıktın sen, kışt falan yapıyorum, gitmiyor. Şimdi gitmez ama biliyorum başıma geleceği, tam ederken üstüme konar, kanamalı kırım-kongo falan kaparım. Madem bu kadar kötü niyetlisin ey sinek al gardını, savaşacağız! Seni layık olduğun yere, iki bin yıllık İstanbul kanalizasyonuna göndereyim de gör gününü. Fakat kurumuş mudur nedir meret, yapışmış oraya, bir türlü gitmiyor da mübarek. Anlayacağınız, Sinek: 1, ben ve 4 bira: 0.
Uzun ve beyhude bir uğraştan sonra, artık neredeyse cephanem biterken uyanıyorum hikayeye: Doğru ya, ben bunu bir yerde okumuştum. Bunlar yapay plastik sinekler. İlk ABD’de kullanılmaya başlandı. Disko, bar gibi kalabalık yerlerde pisuvarlara, klozetlere yapıştırılıyor. Onu hedefleyeceğim diye, erkekler etrafa yüzde bilmem kaç daha az sıçratıyor.
Tabii gecenin kalanında aldı bizi hararetli bir tartışma: Mesela Banu’ya (Tuna) sorsanız, erkek primatlarız işte n’olucak, o işi ederken bile avcılığımız tutuyor. Ben olayı kırım-kongo fobisine bağlamaya çalıştım ama bu saçma tezimde uzun süre ısrar edemedim.
Haa, bu arada elektronik müzikten hoşlanıyorsanız, Blanco’da bu akşam Cervus, Fuchs ve Kaan; yarın Macit, Ulaş, Dynch çalıyor. Giriş ücretsiz, bira 7 lira. Blanco Teras, Balans’ın en üst katı,
Galatasaray. Mekan sabah 07.00’ye kadar açık. İyi avlar!
Mojito Ortaköy’de içilir
Bu yazın en popüler içkisi Mojito. Türkiye’de yeni keşfedildiğine bakmayın, aslında Küba’nın geleneksel bir içkisi. O kadar popüler ki İstanbul Social Club, 9 bin üyesi arasında bir anket yapıp en iyi Mojito (mohito diye okunuyor) yapan yerleri seçti. Buna göre Mojito’nun iyisi Ortaköy’de içilir. İşte İstanbul’un en iyi üç mojitosu:
1. BUZ - Ortaköy: Oyların % 28’i, 25 lira, (212) 327 85 85
2. HOUSE CAFE - Ortaköy: Oyların % 14’ü, 20 lira, (212) 227 26 99
3. ANJELIQUE - Ortaköy: Oyların % 13’ü, 23 lira, (212) 287 56 41
NASIL YAPILIR?
2 tatlı kaşığı toz şeker, 3-4 dal taze nane, 3 çorba kaşığı taze laym (veya limon) suyu, yarım kahve fincanı beyaz rom ve soda var. Mojito yapmak için önce uzun bir bardağa toz şekeri ve taze nane dallarını koyup, tahta bir havanla biraz ezin. Üstüne laym suyunu ekleyin. Bardağa buz küpleri ilave edip tepesine kadar soda ve rom doldurun.
Yer misiniz yanında mı yatarsınız?
Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine Beyoğlu, Asmalımescit’te yeni bir pideci keşfettim. Eğer hamur işine meraklıysanız, Oteller Sokak 24 numaradaki Karadeniz Pidecisi’ne gidin derim. Küçük ama temiz-pak bir dükkan. Karadeniz pidesini gerçekten çok iyi yapıyorlar. Eğer giderseniz, yer varsa dışarıdaki masalarda oturun, pidenizi yerken bu şirin sokaktaki hayatı da izleyin. Pidecinin karşısında Taka diye de bir gece kulübü göreceksiniz. Karadenizliler gelir, yöre müzikleri çalar, sabaha kadar horon tepilir. Zaten bu sokağın bütün esnafı ikinci kuşak Karadenizlidir. Aralarına yabancı da sokmazlar. Şen-şakrak insanlardır, şamata yapar, sürekli birbirlerine takılırlar. Sokağın 24 saat bitmeyen bir neşesi var. Ben yaz sıcağında koca bir kavurmalı-kaşarlıyı tek başıma götürdüm. Ama diğer çeşitleri de güzel. Karışık 7 lira. (212) 245 49 02.