Türk’üm, doğruyum, dobriy!

Güncelleme Tarihi:

Türk’üm, doğruyum, dobriy
Oluşturulma Tarihi: Ocak 02, 2005 01:46

Nişantaşı’ndaki Şişli Nilüfer Hatun İlköğretim Okulu’nda çoğu Moldavalı olan Litvanya, Ukrayna gibi ülkelerden gelme 12 çocuk var.

Hepsinin ilk aileleri parçalanmış, anneleri çalışmak için Türkiye’ye gelmiş, sonradan aldırılan çocuklar velileriyle birlikte İstanbul’da bir uyum ve varolma savaşı veriyor. Babaları geldikleri memleketlerde kalmış, annelerin çoğu Türkiye’de bir, hatta birkaç kez evlenmiş. Anneler evlilikle Türk vatandaşlığı almış ama çocuklar öz babaları yabancı olduğundan her yıl yenilenen oturma izni ile burada yaşıyor. Çoğunun annesi tekstil işinde çalışıyor. O yüzden Osmanbey civarında oturuyorlar, çocuklarını da bu okula yolluyorlar. Anneleri gibi hepsi Kemal Sunal hayranı olduğundan, onun filmleri sayesinde Türkçe’yi çok çabuk öğrenmişler. Öğretmenlerine göre sorumluluk duygusu yüksek, olgun, çalışkan ve çok yetenekli çocuklar. Hemen hepsi derslerinde başarılı. Teşekküre takdire geçiyor, sınıf başkanı oluyorlar. Onları ziyaret ettiğimiz gün içlerinden ikisinin yeni Türk cici babaları da, anneleriyle birlikte okula gelmişti. 12 öğrenciden sadece biri hasta olduğu için o gün okulda yoktu.

İRİNA MORUS (11)

Kardeşi gibi Türk olmak istiyor

İrina’nın Hasan adında 5 yaşında bir kardeşi var. Moldova’da doğdu; annesi, babasıyla boşanınca kuyumculuk işinde çalışmak için Türkiye’ye geldi. Polina Hanım, Hasan Gezeroğlu ile Türkiye’de tanıştı, evlendiler. Böylece Polina Hanım evlilik yoluyla Türk vatandaşlığı aldı ama İrina alamadı. Her yıl yeniden oturma izni çıkarmak zorundalar. Bu yüzden karne alamadı, ona misafir karnesi verdiler. Kardeşi Hasan’la aynı soyadı alıp Türk vatandaşı olmak istiyor.

İRİNA SİNİTİNA (14)

Bir gazeteci daha

İrina 14 değil, aslında 14 buçuk yaşında! 6. sınıfta Türkiye’ye geldi, trafik sıkışıklığını ülkenin en önemli sorunu olarak görüyor. Çok meraklı, o yüzden kendisi için en iyi mesleğin gazetecilik olduğunda karar kılmış. Babası Moldova’da, orayı da özlüyor ama Türkiye’yi daha çok seviyor.

İGOR GİSA (13)

Annesini sokakta konuşturmuyor

İgor yedinci sınıfta. Moldova Kişinev doğumlu. 9 yaşındayken anne babası boşandı. Annesi Valentina çalışmak için Türkiye’ye geldi. Burada iki evlilik daha yaptı ve bu arada Türk vatandaşlığı aldı. İgor, 4 yıldır İstanbul’da. İlk üç ay çok zorlandı. Bütün diğer çocuklar gibi Kemal Sunal’a bayılıyor, onun filmleri sayesinde üç ayda Türkçe’yi söktü. Valentina Bulut, İgor’u önce Rus okuluna vermek istemiş ama sonra Türk çocuklarıyla birlikte büyümesine karar vermiş. İgor, sokağa çıktıklarında şivesi Gagavuz Türkçesi’ne kaydığı için annesini konuşturmuyor, herkesle o konuşuyor. Türkiye’ye ilk geldiğinde mahalleden birkaç çocuk ‘Hıristiyan’ diye alay etmiş, kötü davranmışlar. Sonra kendi kendilerine vazgeçmişler, artık sataşmıyorlarmış.

SERGEİ TOPAL (7)

Sergei değil Sercen

Adı Sergei ama kendisine Türkçe bir isim seçmiş öyle hitap edilmesini istiyor: Sercen. 1. sınıfa gidiyor, sınıfında okumayı ilk o söktü. Anne, babası ayrı. Annesi Galina Lazareva, Türkiye’de çalışırken o Moldova’da babaannesiyle kaldı. Anne tekrar evlendi, babasının onayıyla Türkiye’de oturma izni çıktı. Talihsiz Sercen bir mutfak kazası geçirdi, gözünden üç ayda üç ameliyat oldu. Şimdi iyi. Peki ileride ne olmak istiyor siz tahmin edin: Göz doktoru!

İREM SAVASTİNA (12)

İlk kurabiyeyi İstanbul’da gördü

İrem 6. sınıfa gidiyor. Türkiye’ye geleli bir buçuk yıl oldu, dersleri iyi. 8 yıl önce annesi İnna Savastina boşanıp geldi, burada bir evlilik daha yaptı. Ama yeni baba İrem’i istemeyince İnna Hanım kızını tercih etti, ondan da ayrıldı. Bu sırada İrem 7 yıl kadar anneannesiyle kaldı. Okula her gün yürüyerek gidip geliyor, çünkü annesi servise vermiyor. ‘Sokaklara alışsın, nazlı olmasın, biz Moldava’da çocukları böyle yetiştiririz.’ İrem hayatında ilk kurabiyeyi Türkiye’de gördü. O yüzden İstanbul’u Moldova’dan daha çok seviyor, ama şu anneanne hasreti olmasa!

ALEKSANDR VOYNAROVSKİY (14)

Ukrayna’da okula gitmiyordu

Natalia Voynarovska, Türkiye’ye geleli 13 yıl oldu. Aleksandr ise dört ay önce. Sekizinci sınıfa gidiyor. Anne Ukrayna’da boşandıktan sonra Türkiye’ye çalışmaya geldi. Annesi yokken sorunlu bir çocuktu, okula gitmiyordu. Buraya geldi geleli değişti, bütün sorunlar bitti, okulda çok istekli. Koyu Fenerbahçe taraftarı.

SERGEY ŞAMOV (14)MARİA ŞAMOVA (8)

Oğlum artık Türk olmuş

Sergey sekizinci sınıfa gidiyor, Maria daha 2’de. Sergey’in matematik, Türkçe ve İngilizcesi kırık. Ama kızkardeşi ailenin ortalamasını yükseltiyor, hem dersleri çok iyi hem de sınıf başkanı. Maria çok güzel bir genç hanım, zaten ilerde manken olmak istiyor. Öz babaları vefat etmiş. Anneleri Natalia, Aytekin Tamdoğan ile Türkiye’de tanıştı, ama vize sorunlarından dolayı Moldova’da evlendiler. Aytekin Bey, oğlu Sergey için ne diyor dersiniz:: ‘Şuna bakın şuna, bu delikanlıya hiç Rus denir mi? Artık Türk olmuş Türk!’

ALİNA SHESTAKOVA (13)

Annesinin mesleğini yapacak

Alina Moldovalı yaygınlığına karşın okuldaki tek Litvanyalı. 8 yıl önce Türkiye’ye gelen annesi, 2 yıl önce Alina’yı da yanına aldırdı. 8. sınıf öğrencisi. İnkılap tarihi hariç dersleri çok iyi, en sevdikleri ise Fen, Türkçe, Matematik ve İngilizce. Annesi tekstil işinde olduğu için o da stilist olmak istiyor.

ELENA POPOVA (14)

Geçen yıl teşekkürle geçti

Elena’nın anne ile babası o iki yaşındayken boşandılar. Hikaye klasik: Anne Valentina Serbinova, 12 yıl önce tekstil işinde çalışmak üzere Türkiye’ye geldi. Elena iki yıl önce ilk geldiğinde uyum sağlamakta çok zorlandı ama çok hırslı bir kız: Geçen yıl teşekkürle geçti, bu yıl takdir istiyor. Boş vakitlerinde bulmaca çözüyor. Bu arada dikkat, karşınızda sıkı bir Hürriyet okuru ve geleceğin gazetecisi var.

EDGARD PAPAZOV (14)

Kuzeniyle aynı okulda

Edgard, İgor’un kuzeni. Anne-baba ayrı, babası Moskova’da. Edgard Moldova’da doğdu. Bu okula da onu kuzeniyle birlikte halası yazdırdı. 8. sınıfta sınıf üçüncüsü. Üniversiteyi de Türkiye’de okuyup çevirmen olmak istiyor.

ÖĞRETMENLERİ NE DİYOR?

MUSTAFA UZUNKAYA (İnkılap Tarihi ve Vatandaşlık): Çocukların en büyük sorunu Türk vatandaşı olmadıkları için kendilerinin hangi hakları var, Türklerin hangi hakları var doğal olarak karıştırıyorlar.

ABİT BEKTAŞ (Matematik): Ben bu çocukları bizim kendi çocuklarımızdan daha gayretli görüyorum. Matematik dersinde terminoloji bilmedikleri için sorun yaşayabiliyorlar ama Türkçe’yi tam öğrenen çocuklarda hiçbir sorun yaşamıyorum.

VEDAT GÜR (Türkçe): Olumlu çocuklar bunlar, arkadaşlarıyla da iyi geçiniyorlar. Görev ve sorumluluk duyguları çok yüksek. Bizim eğitimimizde artık unutulan bitişik yazı (el yazısı) onlarda fevkalade.

EMİNE YILDIRIM (Rehberlik): Teşekkür etmeyi bilen, yaşlarına göre olgun çocuklar. İnkılap Tarihi’nde hepsi çok zorlanıyor. Velileriyle bir mektup sistemi geliştirdim, sık sık okula gelmeleri yerine düzenli olarak mektuplaşıyoruz. Çok çabuk uyum sağlıyorlar. Mesela Sergei tam bir Türk erkeği, karizma takılıyor, duygularını belli etmiyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!