Türk şairleri mastürbasyona nasıl bakıyor

Güncelleme Tarihi:

Türk şairleri mastürbasyona nasıl bakıyor
Oluşturulma Tarihi: Nisan 06, 2008 00:00

İki aylık şiir dergisi Yasakmeyve’nin Mart-Nisan 2008 sayısı yayımlandı. Bu, derginin 31’inci sayısı.

Dergi bu sayısında, çağrışımdan yola çıkarak Şiir ve Mastürbasyon konulu bir dosya hazırlanmış. Çeşitli şairlerin şiirleri, araştırmalar ve şiirde mastürbasyon üzerine denemeler ile desenler var.

En çok dikkatimi çeken Enis Akın’ın Türk Şiiri ve Mastürbasyon Üzerine Notlar başlıklı yazısı oldu.

Yazarın Türk şiirindeki mastürbasyon üzerine incelemesini örneklerle ele alıyor ve bir sonuca varıyor. Ben önce sonuç bölümünü alıntılayıp sonra örneklere geçeyim.
/images/100/0x0/55ea1e94f018fbb8f86c6af9


"Sonuç olarak Türk şiiri, utangaç değil ama utanan bir şiirdir; şu anlamda: Türk şairi, şiire giderken enerjisini bazen ve çoğunlukla utanma duygularından da edinir. 1970’lerden önce şair, mastürbasyon yapsa da bu ’ahlak dışı’ edimin suçluluk duygusu daha baskındır; bunu yapmak zorunda kaldığı duyguları ile mücadele ederken gelen şeydir şiir. Bu tür bir edebiyat tematik açıdan monokrom; siyah ve beyazlardan mürekkeptir."

AKİF KURTULUŞ’TAN SABUN KÖPÜKLERİ

1980’lere gelindiğinde ise örnekleri çoğaltmak mümkün. Bunlardan biri Akif Kurtuluş’un Yalan Şiirler’inden:

oysa yazmalıydım. Atamadık geceden yastıkları

çaresizlik yalnızlığı çoğalttı ellerimizde sabun köpükleri

önceleri kimimiz giz gibi çekmişti bentderesi sokakları

(Oysa Yazmalıydım, 1983)

EN ÇOK NECATİGİL ŞAŞIRTTI

Akın’ın incelemesinde verdiği örneklerde insanı en şaşırtanı Behçet Necatigil.

’Kırık inceliklerin şairi’ Behçet Necatigil’de şiirin bir cinsel birleşme gibi olması, mastürbasyon gibi olmaması istenir. Mastürbasyonun kötü çağrışımları onun zamanında oldukça diridir.

Bütün diri spermalar, şiirler

Kalsın yerli yerinde,

Tavlı topraklara değil de

Kuru tahtalara düşecekse.

(Şiir Döllemesi, 1961)



EN AÇIK GÖNDERME ECE AYHAN’DAN

Türk şiirinde mastürbasyona ilişkin en açık gönderme Ece Ayhan’dan:

Sizi buraya bu günlere esenlikle getiren

Tek kürek kayıkçılığımızdan yetişme azgınlığımıza

Gerçekte kancığın kendisi kıçın kıçın

Yanaşmıştır

(Kendi Kendinin Terzisi Bir Kambur, 1970)

Gönüllü müzik topluluğunda para tartışması ayrılık getirdi

Hani bir söz vardır "Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir" diye. Tıpkı onun gibi iyi niyetle başlanan hemen her girişim de bir şekilde aradan birilerinin farklı niyeti sayesinde kötü sonuçlanır.

Konserlerine gitmedim ama haberlerini okuduğum, hatta bir arkadaşımın da içlerinde bulunduğu Ladies & Gentlemen Müzikal Topluluğu’nun başına gelenler de bunun bir örneği.

Çoğunluğunu gazeteci, hukukçu, felsefeci, işletmeci, iktisatçı ve uluslararası ilişkilerci gibi pek çok farklı meslekten kişilerin oluşturduğu grubun kurucusu Çelik Kasapoğlu.

1996’da Galatasaray Üniversitesi Müzikal Grubu’nun başında bulunan Kasapoğlu müziği seven farklı bölümlerin öğrencilerini bir araya getirerek ilk temellerini atmış Ladies & Gentlemen topluluğunun.

KONSERVATUVARA YÖNLENDİRDİ

Önce müzikal tiyatro gösterileri yapan grup oldukça ilgi görüp ciddi teklifler almaya başlayınca orkestra ve çok sesli koro oluşumunu da gerçekleştirmiş. Topluluk bu gelişiminden sonra sadece müzikal değil, solist bazlı işer de yapmaya başlamış. Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası’yla konser, Rumelihisarı, Atatürk Kültür Merkezi gibi iyi salonlarda sahneye çıkmalar...

Çelik Kasapoğlu daha sonra İstanbul Üniversitesi’ne geçince topluluktaki en iyi solistleri ve eğilimi olanları konservatuvara almaya başlar. Öğrenciler bir yandan asıl branşlarının olduğu okullarına devam ederken bir yandan da yarı zamanlı olarak konservatuvara gidip gelir.

Bunun üzerine Kasapoğlu, eski ve yeni tüm öğrencilerini toplayarak 2005’te Ladies & Gentlemen Müzikal Topluluğu’nu kurar.

Ama dikkatinizi çekerim, grubun son haliyle görev alanların yaklaşık yüzde 70’i amatör müzisyen ve hiçbir parasal beklentisi yok.

Neyse işler artık amatörlük boyutundan çıkıp profesyonel bir hal alınca ve grubun kurucusunun gidilen işlerden para aldığı şeklindeki fısıltılar ayyuka çıkınca diğerleri de emeklerinin karşılığını istemiş.

Ancak başlarda bu işlerden para almadığı konusunda ısrar eden Kasapoğlu daha sonra aldığı miktarın çok az olduğunu ve kendisine bile yetmediğini söylemiş.

Ve şu anda duyduğuma göre gruptan ciddi anlamda kopmalar başlamış. İyi niyetle yola çıkılarak yakalanan bir başarı öyküsü daha sona ermiş.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!