Güncelleme Tarihi:
Birleşmiş Milletler 2014 yılında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün temasını ‘insanlığın ilerlemesi için kadınlara eşitlik’ olarak belirlemiştir ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon; ‘Cinsiyet eşitliğini daha iyi sağlayan ülkeler ekonomik açıdan daha çok gelişmektedir. Daha çok kadın yöneticileri olan şirketler daha başarılı bir performans sergilemektedir. Barış görüşmelerine kadınlar dahil olursa, daha kalıcı bir çözüm sağlanmaktadır. Parlamentolarından daha fazla kadın olan ülkelerde sağlık, eğitim, ayrımcılığı önleme, çocukların desteklenmesi gibi konularda daha fazla yasa çıkarmaktadırlar. Deliller açıkça göstermektedir ki; kadınların eşitliğinin sağlanması tüm insanlığın ilerlemesi manasına gelmektedir’ diyerek ülkeleri kadınlar için eşitliğin sağlanması için çaba harcamaya davet etmiştir.
DEPRESYON, ANKSİYETE EN ÇOK KADINLARI VURUYOR
Ruh sağlığı uzmanları olarak biliyoruz ki depresyon, anksiyete bozuklukları gibi bir çok ruhsal hastalık kadınlarda erkeklerden çok fazla görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü kadınlarda ruhsal hastalıkların daha çok görülmesinin biyolojik yapıları ve hormonal farklılıkları ile açıklanamayacağını söylemektedir. Kadınlarda ruhsal hastalıkların daha sık görülmesinin en temel nedenleri; cinsler arasındaki eşitsizliğin temel görünümleri olan kadına yönelik şiddet ve yoksulluktur. Kadına yönelik şiddetle ilgili tüm çalışmalar; yoksul kadınların, az okumuş kadınların, erken yaşta evlenen kadınların, çalışmayan ve ekonomik nedenler başta olmak üzere kendi yaşamını belirleme hakkı olmayan kadınların daha çok şiddete maruz kaldığını göstermektedir. Ülkemizde kadın yoksulluğu, kadınların eğitime ulaşamaması, kadın milletvekillerinin, kadın belediye başkanlarının ve kadın yöneticilerin sayısının çok düşük olması toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin temel göstergeleridir.
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2013 için yayınladığı Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’nda ülkemiz 134 ülke arasında 120. sırada yer almaktadır. Bu rapor hazırlanırken ekonomik katılım, eğitime erişim, sağlık ve politik yetki alanlarında ülkelerdeki kadın erkek eşitliği değerlendirilmektedir. Ülkemiz ekonomik katılım göz önüne alındığında 134 ülke arasında 127. Sıradadır. Ayrıca kendi coğrafyasında (Avrupa-Merkez Asya) cinsiyet eşitsizliği açısından en kötü ülkedir ve kendi gelir grubundaki ilkeler arasında da cinsiyet eşitsizliği açısından sondan 2. sıradadır.
HER 3 KADINDAN 1'İ EN AZ 1 KERE ŞİDDET GÖRÜYOR
Türkiye gibi cinsiyet eşitliğinin şekilde sağlanamadığı ülkelerde kadına yönelik şiddetin çok yaygın olduğunu biliyoruz. Ne yazık ki bu konuda ülke çapında güvenilir yöntemlerle yapılan çalışmaların sayısı çok kısıtlı ve verilerinin güvenilirliği düşüktür. Ama cinsiyet eşitliğini sağlamada dünyada en önde gelen ülkelerin yer aldığı Avrupa Birliği’nde bile durum içler acısıdır. Henüz birkaç gün önce yayınlanan ‘Avrupa Birliği Ülkelerinde Kadına Yönelik Şiddet’ araştırmasında; son 12 ay içinde Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan 13 milyon kadın fiziksel şiddete, 3.7 milyon kadın ise cinsel şiddete maruz bırakıldığı tespit edilmiştir. Yani bir diğer deyişle AB ülkelerinde yaşayan kadınların %8’i son bir yıl içinde fiziksel veya cinsel şiddet yaşamıştır. AB ülkelerinde yaşayan her 3 kadından biri, 15 yaşından sonra en az bir defa fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalmıştır.
ŞİDDETİN NEDENİ ATAERKİL SİSTEM
Kadınların fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalmalarının nedeni ataerkil yani patriyarkal sistemdir. Yüzyıllardır dünyanın büyük bölümünde devam eden ataerkil düzende erkekler, malın, mülkün ve kadınların sahibidir. Kadınların yaşamlarını nasıl sürdüreceği, ne giyeceği, nasıl davranacağı, ne zaman, kimle birlikte olacağı veya evleneceği, kaç çocuk doğuracağı, evden ne zaman dışarı çıkacağı gibi temel kararları erkekler vermektedir. Bunlara uymayan kadınlar ise şiddetle ve şiddet tehdidiyle hatta gerekirse öldürülerek ‘hizaya sokulmaya’ çalışılmaktadır. Ataerki, kadın ruh sağlığını bozan temel nedendir. Mutsuz, kaygılı kadınlar yaşamlarını sürdürürken birlikte yaşadıkları erkekler, çocuklar da bu mutsuzluk, iyi hissetmeme, kaygı, endişe duygularından nasiplerini almaktadır. Oysa ki uzun yıllardır ataerkiyi azaltmaya çalışan yani toplumsal cinsiyet eşitsizliğini gidermeye yönelik politikalar uygulayan ülkelerde, kadınların ruh sağlığında belirgin iyileşmeler gözlenmekte, depresyon başta olmak üzere ruhsal hastalıkların görülme oranı erkeklerle benzer düzeylere gerilemektedir.
EŞİT EĞİTİM, BEDEN KULLANIM HAKKI, EVLİLİK ŞART
Türkiye Psikiyatri Derneği olarak Birleşmiş Milletler’in ‘eşitlik’ temasını savunuyoruz ve taleplerimizi bir kez daha tekrarlıyoruz.
- Eşit Eğitim; Bütün kız ve erkek çocukların en az lise düzeyinde eğitim almaları ve okullu olmaları devlet tarafından güvence altına alınmalıdır. Ancak kadın ve erkek lise ve üstü düzeyde bir eğitim alırlarsa o ilişkide kadına yönelik şiddet azalmaktadır. Uzaktan eğitim, çocukların sosyal ilişkilerinin gelişmesine engel olmaktadır. Okullu olmak sadece akademik bilgiyi değil, insan ilişkilerini de geliştirmektedir. Tüm çocukların en az lise düzeyinde bir okulu ‘kızlı erkekli’ bitirmesi sağlanmalıdır.
- Eşit Evlilik; Çocuk yaşta yapılan evlilikler mutlaka önlenmeli, başta anne baba olmak üzere hem ağır cezai yaptırımlar getirilmeli hem toplumda çocuk yaşta yapılan evliliklerin ahlaki açıdan büyük bir yanlış olduğu kanısı geliştirilmelidir. Çocuk yaşta evlenen kadınlar, yaşamları boyunca yoksulluğa mahkum olmakta, çok daha fazla erkek şiddetine maruz bırakılmaktadırlar.
- Eşit Beden Kullanım Hakkı; Kadınların bedeninin, cinselliklerinin iktidar tarafından, yaşamlarındaki erkekler tarafından denetlenmesi, baskı altında tutulması, kadınların kendi doğurganlıklarını kontrol altında tutamamaları kadın ruh sağlığını ciddi olarak bozmaktadır. Ülkemizde son yıllar içinde kadınların hem güvenli doğum kontrol yöntemlerine ücretsiz ulaşabilmeleri hem istemediği gebelikleri sonlandırmak için sağlık güvenceleri dahilinde tıbbi müdahalelere ulaşmaları giderek azalmakta, zorlaşmaktadır. Bu kadınların fiziksel ve ruhsal sağlıklarında onulmaz yaralara yol açmaktadır. Halen işsizliğin %17’lere ulaştığı ülkemizde kadınların 3 çocuk doğurmalarını teşvik eden erken emeklilik gibi sosyal politikaların yürürlüğe sokulmasının ‘ucuz iş gücü’ yaratılmaya çalışılması dışında bir açıklaması yoktur.
- Eşit İş; Kadınların statüsünü güçlendirmenin en temel yolu kadınların güvenceli şekilde çalışmalarının ve kendi yaşamalarını bağımsız şekilde sürdürecek geliri elde etmelerinin önünün açılmasıdır. OECD ülkelerinde kadınların iş gücüne katılımı %61.8 iken, ülkemizde bu oran %28.8’dir ve yıllar içinde giderek azalmaktadır. Türkiye’de her 10 çalışandan 7’si erkek, 3’ü kadındır. Kadınlar ömürleri boyunca niteliksiz, güvencesiz işlerde düşük ücretle çalışmakta ya da ücretsiz aile işlerinde, ev işleri, hasta ve çocuk bakımı gibi işleri herhangi bir karşılık almadan yapmaktadır. Her işyeri için kadın kotaları mecburi kılınmalıdır.
- Eşit Ebeveynlik; Kadınların ruhsal sağlıklarının bozulmasının nedenlerinden birisi kadınların ister güvenceli nitelikli bir iş yapsınlar, ister ailelerinin bakım ve temizlik işlerini güvencesiz şekilde üstlensinler çok uzun saatler boyunca çok sayıda işi yapmaları ve tükenmişlik hissi yaşamalarıdır. Kadınların üzerindeki en adaletsiz işlerden birisi çocuk bakımıdır. Biyolojik olarak çocuk doğurmak çocuğun fiziksel ve duygusal her türlü bakım hizmetini kadınların vermesini gerektirmemektedir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini gidermeye çalışan ülkelerde çocuk bakımı annenin görevi olarak görülmemekte kadınlar ve erkekler önce uzun bir süre birlikte ücretleri kesilmeden doğum izni kullanabilmekte ve sonrasında anne veya baba ücretsiz doğum izninden yararlanabilmektedir. Ülkemizde 10 gün olan babalık izni derhal düzeltilmeli, kadınlara ve erkeklere çocuklarını büyütebilmeleri için eşit olanaklar sağlanmalıdır.
Tüm bu taleplerimizin sonunda Türkiye Psikiyatri Derneği üyeleri olan ruh sağlığı uzmanları olarak diyoruz ki; İnsanların daha mutlu, daha doyumlu, daha uyumlu bir şekilde yaşamlarını sürdürmesi, savaşlar da dahil olmak üzere insanlar arasındaki her türlü şiddetin azalması için bir an önce EŞİTLİK!!!
‘Kadınların ruh sağlığının düzelmesi kadının, erkeğin, yaşlının, gencin, çocuğun, toplumun ruh sağlığını geliştirecektir.’