Türk olmak beni farklılaştırdı

Güncelleme Tarihi:

Türk olmak beni farklılaştırdı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 23, 2006 00:00

Nicole Farhi Londralı bir tasarımcı. Kendi adını taşıyan markası için 20 yıldır tasarım yapıyor. Lüks Konferansı için İstanbul’a geldi ama lüksten nefret eden bir modacı. Üstelik bu nefretin kaynağı, bir yanının Türk olmasında yatıyor: "Ben çocukken ailemden dinlediğim Türkiye çok farklıydı. Savaş sırasında yaşadıklarını, çektikleri zorlukları, çaresizliği anlattılar. Sırf bu yüzden tasarımlarımın her şeyden çok, uzun ömürlü ve dayanıklı olmalarını önemsiyorum. Pahalıya da satmıyorum. Hiçbir zaman lüks pazarına adapte olamadım."

ASLINDA HİKAYEM KLASİK

Küçük bir kızken bebeklerim için elbiseler tasarlar ve dikerdim. Gerçek anlamda modayı on beş yaşımda sevdim. İşin enteresan tarafı, hálá çocukluğumdaki duyguyla tasarım yapıyorum. Yani ben hálá bebeklerimi giydiriyorum. Paris’e 19 yaşımda gittim ve orada bir moda okuluna başladım. Henüz okul bitmeden 20-21 yaşında tasarımcı olarak çalışmaya başladım. Önce bir Paris markası için, daha sonra Belçika markaları için çalıştım. 60’lı yılların sonu, 70’li yılların başıydı; Agnes B, Pierre D’Alby ve Jean-Charles de Castelbajac gibi tasarımcılarla modaya yeni bir tanım getirmek için çalışıyorduk. Sonra tek bir şirkete bağlı çalışmaktansa özgür olmak istediğimi anladım. Çünkü ismimi marka yapmak, ismimle daha fazla şey başarmak istedim.

DİNLEDİĞİM TÜRKİYE ÇOK FARKLIYDI

Büyükannem ve büyükbabam İzmir’de yaşamış. Çocukken onlardan, anne ve babamdan Türkiye’yle ilgili çok hikaye
/images/100/0x0/55ea83e5f018fbb8f885039e
dinledim. Onlardan dinlediğim Türkiye çok farklıydı. Savaş sırasında yaşadıklarını, çektikleri zorlukları ve bütün bunlar yaşanırken nasıl çaresiz kaldıklarını anlattılar. Bu yokluk dönemi yüzünden paraya daha farklı bir açıdan, daha bilinçli yaklaşırlardı. Bu nedenle tasarladığım kıyafetlerin her şeyden önce uzun ömürlü ve dayanıklı olmalarını önemsiyorum. Türk olmak beni farklılaştırdı. Okuldayken sınıf arkadaşlarım gibi olmamaya çalıştım ve bence bu benim için çok pozitif bir özellik.

SEKSİ KIYAFET TASARLAMAM

Ben hiçbir zaman lüks ürün pazarında çalışmak istemedim ve lüks pazarına adapte olmadım. Ben seksi kıyafetleri ilginç bulmuyorum. Bence kadınların seksi olmak için bu tarz kıyafetlere ihtiyaçları yok; seksilik içten gelir. Ve bazen seksi olmak için bir gülüş, bir duruş, bir hareket yeterlidir. Biz moda dünyasında bir yarıştayız. Bu yarış markaların yarışı. Peki sokaktaki insanlar ne yapacaklar? Çok parası olmayan insanlar ne yapacaklar? Onlar iyi kıyafetler giyemeyecekler mi? Ben bu pazara girdim çünkü insanları giydirmek istiyorum. Birçok şirkette deneyim kazandıktan sonra, French Connection için çalışmaya başladım. Orada insanların nelere ihtiyaçları olduğunu gördüm ve tasarımlarımı onlara göre şekillendirdim. Bence insanlar öncelikle paralarını nereye harcamak istediklerine karar vermeliler ve bundan korkmamalılar. Tabii ki ünlü insanların mağazama gelmeleri, tasarımlarımı giymeleri büyük bir zevk. Ama bu benim için bir amaç değil, mağazamı ziyaret eden herkes beni eşit derecede mutlu ediyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!