Türk milleti de, benim gibi kendini cinayete yakın hissediyor

Güncelleme Tarihi:

Türk milleti de, benim gibi kendini cinayete yakın hissediyor
Oluşturulma Tarihi: Aralık 27, 2003 22:38

Ben de durumun farkında değilmişim. Konuşma ilerledikçe, karşımdaki adamın ‘‘bir televizyon dehası’’ olduğu gerçeğini daha iyi kavrıyorum. Tutmuş, bilinen, unutulmamış, hatırlanan ne kadar program varsa, altında bu adamın imzası var: Fatih Aksoy.

Medyapım, Fatih Aksoy. 42 yaşında. Kendi deyimiyle, bu birikimiyle 25 yaşında olsa ve daha yakışıklı olsa, e biraz da sesi olsa, popstar olurmuş! Çünkü sıkı öykü anlatıyor. ‘‘Türk insanı, öyküsü olmayan insanı sevmez’’ diyor. Onun en büyük becerilerinden biri de insanların öyküsünü ekrana taşımasını iyi bilmesi. Ve bu konuda iddialı. Siz şarkı yarışması zannediyor olabilirsiniz ama Popstar aslında bir drama ve öykü yarışması. Kimin öyküsü daha iyiyse o öne geçiyor... Jüriyi de, Haldun Dormen'i de o seçti. Bizi sinek gibi ekrana yapıştıran programın arkasındaki beyin kıvrımları ona ait yani! Evet, bu, ithal bir ürün. Dünyada tutmuş bir format amaaaa hiçbir şey o kadar kolay değil. Pek çok benzer yarışma programı iki seksen yatmış. Yani Aksoy'un Popstar'a katkıları onu boyun fıtığı yapacak kadar çok...

TAHAMMÜL EDİLMEZ BİR ADAMIM

Programları tükettiğiniz kadar kadınları da çabuk tüketiyor musunuz?

- İki kere evlendim, boşandım. Çünkü işkoliğim. Başka şeylerim de var. Tabii ki iyi bir eş olamadım...

Nedir o başka şeyler?

- Benimle iletişim kurmak güçtür. Cumartesi akşamı bile kendine iş koyan bir adama kim tahammül edebilir? Şimdi bir ilişkim var. Beni mutlu ediyor. Benimle kavga ediyor filan. Belki de böyle birine ihtiyacım vardı.

Çalışırken etrafınızda güzel kadınlar olmasından hoşlanırmışsınız. Doğru mu?

- Çok doğru. İşe gitmek için bir sebep oluyor! Ayrıca, erkeklerle bir arada olmaktan hiç hazzetmem. Sıkılırım. Bir de bizim yaptığımız işte kadınların çok iyi olduğunu düşünüyorum. Kadınlar ayrıntılara çok özen gösteriyorlar. Bu içgüdüsel şey galiba. Bizi ekrana yapıştıran tam da o küçük ayrıntılar! Bu yüzden de kadınlarla çalışmayı, erkeklerle çalışmaya tercih ederim.

İşyerinde aşka nasıl bakıyorsunuz?

- Hiçbir sakıncası yok.

İşyerinde sekse?

- Oooo çok heyecan verici!

Popstar'daki rolünüz ne? Başarının ne kadarı size ait?

- Zafer kazanılmış. Komutana sormuşlar: ‘‘Kimin zaferi bu?’’ ‘‘Bu savaşı kaybetseydik, kimi vuracak idiyseniz, onun!’’ demiş. Benimki de o hesap! Tutan bir programa herkesin sahip çıkması çok hoştur ama kötüyse kimse sahip çıkmaz. Popstar, Medyapım'ın yaptığı bir program. Medyapım'ın yaptığı bütün programlarda da şöyle bir prosedür var: O programın yapılıp yapılmayacağına, nasıl yapılacağına, o şirketin genel müdürü karar verir. Kimin sunacağına, kimin jüri üyesi olacağına, kimin yönetmen, kimin yapımcı olacağına. Ben de, o söz konusu genel müdür olduğuma göre, yapılan kötü işler de iyi işler de benim!

JÜRİYİ DE, HALDUN ABİ’Yİ DE BEN SEÇTİM

Hiçbir arıza çıkmıyor yani!

- Çeşitli aşamalarda çeşitli itirazlar oluyor. Şu anda ‘‘Kim 500 Milyar İster'i Kenan Işık'tan başkası sunamaz’’ diyoruz değil mi? E Kenan Işık daha önce yoktu ki! Film Gibi'yi de Sinan Çetin'den başkası sunamaz. Ben insanlara ‘‘Bunu Sinan Çetin'le yapacağım’’ dediğim zaman, herkes ‘‘Saçma!’’ dedi. Popstar'da da Haldun Dormen için saçma dediler. Haldun Dormen, sunucu değil. Daha çok gençlerin izleyeceği bir programsa bu, genç de değil. Üstelik Haldun Abi de istemiyordu. ‘‘Ben orada ne yapacağım Fatih?’’ diyordu. Ama işte ben, fotoğraf görürüm. O fotoğrafa da Haldun Abi çok uyuyordu. Yanılmamışım...

Peki jüri?

- Onları da ben seçtim. Bir şarkıcı, bir prodüktör bir tane de organizatör olacaktı. Bildiğim kadarıyla, hiçbir ülkede 4 jüri üyesi yok. Armağan, bizim şirkette çalışıyor. Çok sivri dillidir. Günlük hayatında da öyledir. Ama adam çok eğlenceli. Ağır espriler yapar, yani şirkette de insanlar ondan ürker. ‘‘Bunu sen yapar mısın?’’ dedim. Ekledim: ‘‘Hemen karar verme. Bu senin hayatını cehenneme çeviren bir şey olabilir. Program tutarsa, üç ay boyunca çok ünlü olacaksın, sokağa çıktığında herkes seni tanıyacak ama bu saçma bir ün. İşine yaramayacak. Kaset yapmıyorsun, televizyon programı yapmıyorsun. Para da kazanamayacaksın.’’ Jüriye para vermiyoruz çünkü. Yine de ‘‘Kabul ediyorum’’ dedi.

Bütün prosedürde sizi en çok heyecanlandıran bu hazırlık kısmı mı?

- Evet. Bu bir sürü uykusuz gece, bir sürü sayıklama demek. Ve müthiş bir adrenalin. Acayip çuvallayabilirsin de.

Korku ne kadar var bu işin içinde?

- Bu sene çok korktum. Geçen sene Gülben Ergen'in Hürrem Sultan'ında feci çuvalladım çünkü. Öyle böyle değil. Yönetmen kaza geçirdi, bir de gidip çekmeye karar verdim. Benim çektiğim bölümler daha da feci oldu. Olmadı yani. Dahası, şirketin bütün işleri kötü gitti. Eskiden devam eden Şahane Pazar, Kim 500 Milyar İster, Film Gibi, Tatlı Hayat gibi programlarla idare ettik. O felaket Hürrem'i de yapan benim yani!

Sizin için çok iyi bir ‘‘ithalatçı’’ deniyor. Yaratılmış ve test edilmiş bir şeyi bu ülkede uygulayan en iyi kişi. Ama bir yaratıcı değil. Alınıyor musunuz?

- Yooo. Benim yaptığım iş sanat değil ki! Dolayısıyla, yaratıcılık belki de ihtiyacım olan son şey. Türkiye'deki en az yaratıcı adamlardan biriyim. Benim için televizyon programı üretmekle, buzdolabı üretmek arasında hiçbir fark yok. İkisinde de ahlaklı olacaksın, çürük mal çıkarmayacaksın. Beni hiç rahatsız etmez uygulamacı olarak anılmak. Ben daha çok, bir işadamı gibi tanımlıyorum kendimi. Ben şirketimi büyütmeye çalışıyorum. Ve şirketimin, şu anki değerini, dünyada tutmuş formatları uygulayarak 100'e katlayabilirim. Bazı prodüktörler kendilerini sanatçı gibi görüyorlarsa görsünler, ben onlardan değilim...

İnsanlar, neden çivileniyor Popstar'a. Programın özelliklerinden mi, seyredenlerin özelliklerinden mi?

- Çünkü ben programı iyi yapıyorum! Daha önce de benzer programlar vardı, ama kimse bilmiyor. Bir stüdyoda çeksem, bu kadar başarılı olmazdı. Gittim, bir konser salonunda çektim. Bunun içine Haldun Abi'yi koymasam bu kadar başarılı olmazdı. Jüri böyle oluşmasa da bu kadar başarılı olmazdı...

Orada izlediklerimizin, planlı ve yazılmış senaryo olmadığına bizi nasıl inandırırsınız?

- Bunun bir tek inandırma yöntemi vardır. Gerçekten, öyleyse öyledir. Gerçekten öyle değilse, asla kimseyi ikna edemezsiniz. Yalnızca hakiki şeyler, hakiki gibi görünür ekranda. Onun dışındaki her şey bozuktur.

ON SENE SONRA BENİ KİMSE HATIRLAMAYACAK

Şu anda egonuz haddinden fazla şişmiş durumda mı? Yoksa, ‘‘Bu da bir program işte. Şu aralar çok izleniyor’’ mu diyorsunuz?

- Yaptığım işler konuşuluyor, bu olur. Daha önce de oldu. Ama nihayetinde bir televizyon programı bu. Ve şurası gerçek: 10 sene sonra beni kimse hatırlamayacak. Demek istiyorum ki, bunlar aslında önemsiz şeyler. Üç sene önce herkes Yılan Hikayesi diyordu, Memoli vardı. Şimdi nerede? Bu, onun kusuru değil. Öyle olur. Bu program da gelecek sene hatırlanmayacak. Geçen sene, Asmalı Konak'tı herşey. Şimdi hatırlanmıyor. Dolayısıyla, yaptığımız şeylerin kalıcılığı yok. Roman yazarsın, kalıcı olursun. Ya da insanların hayatını kolaylaştıracak bir cep telefonu üretirsin, insanlar hatırlar seni. Gerisi boş...

Öyküsü olmayan insanları sevmeyiz biz. Öyküsü olmayan 12 kişiyi çıkarsaydım sahneye, şahane sesleri olsa bile kıymeti harbiyesi olmazdı. Biz İbrahim Tatlıses'i severiz çünkü öyküsü var. Hülya Avşar'ı severiz çünkü öyküsü var. Hülya Avşar, güzellik kraliçesi seçildiğinde, tacı başka bir kadına takıldı değil mi? O kadın nerede şimdi? Yok! Ama Hülya Avşar var. Çünkü öyküsü var. Ben de programlarımda öyküsü olan insanları çekmeye özen gösteriyorum. Ben onlar için öykü yazmıyorum. Varsa bir öykünüz anlatın diyorum....

MÜSLÜMANLIKTA ADAM ÖLDÜRMEK MÜMKÜNDÜR

Kendinizi sosyolog gibi hissettiğiniz oluyor mu?

- Oluyor. Solcuyken bile, bu memleket üzerine bu kadar fazla kafa yormadım! Şimdi hakikaten Türkler üzerine çok düşünüyorum. Popstar'a gelen oyları tahlil etmek benim için fevkalade önemli. Neye göre oy veriyor insanlar, niye oy veriyorlar? Son hafta 600 bin oy geldi. Kıbrıs seçimlerinde bile sadece 140 bin tane oy kullanıldı.

Bu oylarda bir ‘‘yamuk’’ olamaz değil mi?

- Oylar bize değil, Turkcell'e gönderiliyor, tabii ki olamaz! Düşünebiliyor musunuz, sonuna doğru 10 milyon oy filan olacak. Türklerle ilgili araştırma yapılmak istenirse, böyle çok kıymetli bir veri var ortada. Programda ne oldu ve oylara nasıl yansıdı, bunlar incelenebilir. İki hafta önce bir çocuğun katil olduğu anlaşıldı. Oyları artmadı. Ama Deniz Seki çıkıp ‘‘Sen katilsin, sen katilsin!’’ deyince birdenbire oylar arttı...

Yani...

- Katil olması oylarını azaltmadı. Bunun anlamı şu: Türkler için, cinayet o kadar vahim bir şey değil! Hepimiz kendimizi bir gün cinayet işlemeye çok yakın buluyoruz. Kendimden biliyorum. Allah göstermesin, biri benim karıma, kızıma tecavüz ederse, ben gider onu öldürürüm! Kaç sene yatacaksam da yatarım. Kendimi cinayet işlemeye ve Bayhan'a bu kadar yakın hissediyorum yani. Ve şunu anladım ki: Türk milleti de kendini en az benim kadar cinayete yakın hissediyor...

Ama bizde aynı zamanda ‘‘Allah'ın verdiği canı Allah'tan başkası alamaz’’ denir...

- Bu Hıristiyan bir söylem. Müslümanlıkta yok. Müslümanlıkta adam öldürmek mümkündür. Cihat dediğin nedir ki? Gidip kafirleri öldüreceksin! Dolayısıyla, adam öldürmek kendi başına bir suç değildir. Yani ‘‘On Emir’’ gibi değildir. Yahudilikte, sebebi ne olursa olsun, bir Yahudi başka bir Yahudi'yi öldürmez. Asla bağışlanmayacak bir suçtur. Önce onu aforoz etmen lazım. Sabetay Sevi'ye yaptıkları gibi. Ona ‘‘Sen artık Yahudi değilsin!’’ dediler ve öldürdüler. Hırıstiyanlık da benzer şeyler var. Ama Müslümanlıkta yok!

KATILIM FORMUNDA HİÇ CİNAYET İŞLEDİNİZ Mİ DİYE BİR SORU YOKTU

Bayhan'ın cinayet işlediğini bilen hiç kimse yok muydu? Özgeçmişini incelemediniz mi?

- Onlara bir form doldurttuk: ‘‘İşiniz? Yaşınız? En çok kimleri severseniz?’’ Ama biz tabii şu soruyu sormadık: ‘‘Geçmişinizde cinayet işlediniz mi? Herhangi bir suça karıştınız mı?’’ Bu, ikinci Popstar'da da sorulmayacak. Biz ihtiyacımız olan bilgileri soruyoruz. 18 yaşını doldurmuş olmaları yeterli. Biz, bizi yönetecek birini seçmiyoruz...

FATİH AKSOY, POPSTAR OLABİLİR MİYDİ?

Bugünkü birikimimle, 25 yaşında yakışıklı bir adam olsaydım biraz da sesim olsaydı, kesinlikle popstar seçilirdim.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!