Türk lokumları dünyaya Türkçe şarkı söyletir

İngiltere’de doğup büyüyen, müzik çalışmalarına da orada başlayan Eylem, "Aman" adlı ilk albümünden dokuz ay sonra, ikinci albümü "1 Sonraki (Next)"i de müzikseverlerin beğenisine sundu. Albümünde "Yüksek Yüksek Tepelere" türküsünü de yorumlayan Eylem'in hedefi, dünyaya Türkçe şarkılar söyletmek: "Enrique Iglesias’ı izlemeye gidenler, onun İspanyolca şarkılarını ezberlemiş oluyor. Biz neden dünyaya Türkçe şarkı söyletemeyelim ki? Bunu yaparsa, Türk lokumları yapar."

Bir süredir Türkiye’de değildiniz, bir albümle geri döndünüz. "1 Sonraki" albümünün hazırlık süreci nasıl geçti?

- Albüm kaydı dokuz ay sürdü. Hemen yapıp bir an evvel dönmek istiyordum ama her şeyle kendim uğraşmak istediğim için uzun sürdü. Elimde sözlükle yazdığım İngilizce parçaları Türkçe’ye çevirdim, işinde iyi insanlarla çalıştım ve onlara Türk ezgilerini sevdirdim.

- Uzun süredir İngiltere’de yaşadığım için düşündüğüm dil İngilizce. Zaten albümde de İngilizce şarkılar var. Bu dilde albüm de yapacağım bir gün, ama baktığınızda Enrique Iglesias’ı izlemeye gidenler onun İspanyolca şarkılarını ezberlemiş oluyor. Biz neden dünyaya Türkçe şarkı söyletemeyelim ki? Bunu yaparsa, Türk lokumları yapar. Benim amacım Türk müziğini yurtdışında en iyi şekilde anlatmak ve temsil etmek. Müziğimiz çok güzel. Ben de dansımla ve müziğimle kendimi ve kültürümü daha çok tanıtmak istiyorum.

  O kadar çok "Türk lokumları" diyorsunuz ki, sonra her röportajda Hadise ile karşılaştırılıyorsunuz...

- Yurtdışında büyümemiz, Türk kızı olmamız ve bununla gurur duymamızdan dolayı bizi birbirimize benzetiyorlar. Bir Türk’ün başarılı olması, hepimizin başarılı olması anlamına geldiği için bu benzetmelere kızmıyorum. Aramızda çok farklar da var. Tarkan gibi başarılı insanlar İngilizce albüm yaparak güzel sonuçlar kaydettiler. Bence Türk lokumları zamanla daha ağır basacak.

  Burada herkes yurtdışına açılmak istiyor, siz orada daha rahat tanınabilirdiniz...

- İngiltere’deki bir popstar yarışmasında 50 bin kişinin içinde son 50’ye kalmıştım. Popstar yarışmalarının yapımcısı Simon Kell, Sharon Osbourne, Girls Aloud’un menajerinin karşısına çıkıp şarkımı söylemiştim. Ardından İngiltere’de bir DJ benim bir şarkımın remiksini yapmıştı ve çalınıyordu. Sonra Türkiye’ye gelmeye karar verdim. Şu anda imaj ve vizyonum benimle daha çok bütünleşti. İngiltere’de de kalabilirdim ama Türkiye’yi ve Türk dinleyicisini çok seviyorum. Burada çok büyük bir sevgi yaşadım. Hiçbir zaman Türkiye’yi albümsüz bırakmayacağım.

İkinci albümünüz "1 Sonraki" ilk albümünüzle benzer özellikler taşıyor...

- Bazıları farklı buldu ama stili özünde aynı. Yine yenilikler ve değişiklikler var, ama Eylem’in müziğinin karakteristik özellikleri de bu albümde devam ediyor. Mesela her şarkımın bir mesajı var. R&B vokallerle "Yüksek Yüksek Tepelere" türküsünü de club müzik olarak düzenledik. "Kalenin Bedenleri"ni "Şinanay Darling" yaptık. Albümdeki birçok parçanın sözü ve müziği bana ait.

  Türk enstrümanları çok fazla kullanılmış bu albümde...

- Benim albümümde darbuka, saz ve keman olması lazım dedim, hepsini yaptık. Başarılı prodüktörlerden Timbaland bile bu tarz enstrümanları Justin Timberlake’in albümünde kullandı. Ben Türk kızıyım, bununla da gurur duyuyorum. Darbuka çalmaya başladığında sallamaya başlıyorum. Dansım ve sahne performansımla tüm şarkılarımı dünyaya söyleteceğim, bunu biliyorum. Albüm bütün olarak benim. Kişiliğim ve köklerimle tüm şarkılar beni işaret ediyor.

  Darbuka demişken, darbuka dersine başlayacakmışsınız...

- Doğum günümde darbuka hediye edilecek, ben de Mısırlı Ahmet’le darbuka dersine başlayacağım.

  Şarkılarınızda rap vokaller de dikkat çekiyor...

- Hür türlü Türk müziğini dinliyorum, çünkü bunlara doymam lazım. Sezen Aksu’yu da dinliyorum, Hepsi kızlarını da. Albümde Arzsıl, Mr. Midas, Edski, Syco, C-it, Gekko ile rap düetlerim var. Ama en önemlisi Edski, C-it, Syco ve Gekko ile olan "Kem Gözler" şarkısı. Fransa ve Almanya’da doğdular ama Türkçe müzik yapıyorlar. Böyle bir birliktelik benim için çok anlamlıydı.

- Ben karşıladım ama bu kişiler bana ticaret yapıyormuşuz gibi bakmadı, şarkıları ve albümü benimsediler. Çalıştığım tüm kişilerin aileleriyle birlikte arkadaş olduk. Kevan ile stüdyodan çıktığımızda eşiyle birlikte Türk yemekleri yemek için bizim eve gelirdi.

  İngiltere’de girl ve boy band’ler (kız veya erkeklerden oluşan müzik toplulukları) revaçta. Yer aldığınız girl band’i neden bıraktınız?

- İngiltere’de Steamie Night adlı bir kız grubuyla sahne alıyordum. Bir yandan ses bir yandan da dans eğitimi alırken, bağlı olduğum ajanstan McDonalds ve Western Union’ın dünya yüzü olmam için teklif geldi. Orada hem dizilerde hem de programlarda yer aldım. Tabii ne kadar yer alırsanız, ajansınız da o kadar size iş getiriyor. Grubumu çok seviyordum ama neden orada olduğumu unutmuştum. Neden orada olduğunu kendine sorduğunda cevabını alamıyorsan, anlıyorsun ki etrafında sağlıksız bir durum var. Biraz memnun olsaydım, Sony’den albüm hazırlamak için çalışmalara başlayacaktık. Gruptan çıktıktan sonra kendi demolarımı yapmaya başladım.

Oyunculuk da yapıyordunuz, neden Türkiye’de yapmıyorsunuz?

- İngiltere’de oyunculuk yapıyordum ama şimdi diksiyon dersleri almam lazım. Hepsini yapabilirim, o kadar enerjim var. Ama insanların karşısına "Onu da yaparım, bunu da yaparım" diyerek çıkmak istemiyorum. Bir de daha önce ünlü firmaların dünya yüzü olduğum için, bir Türk firmasının yüzü olmak istiyorum. Çünkü bu Türk kızına bir Türk firması yakışır.

TÜRK EZGİLERİNE AŞIK OLDULAR

  İki albüm arasında sadece dokuz ay var. Bu kısa bir süre değil mi? Çoğu şarkıcı yeni albüm için en az iki sene bekliyor...

- Kısa gibi görünüyor, ama sizi dinleyenleri ve yeni albüm bekleyenleri düşünürseniz hiç de kısa bir süre değil. Bu albümde Sugababes, Kylie Minogue, Spice Girls, Will Young, Stevie Wonder, Geri Halliwell, Girls Aloud, Jamelia, Natalie Imbruglia, Sir Elton John, Cher, Dolly Parton, Blondie, Pet Shop Boys gibi önemli isimlerle çalışan prodüktör, besteci ve şarkıcı John Themis ile çalıştım. Kayıtlarımın bir bölümünü 14 sene Boy George ile beraber turne yapan Kevan Forst yaptı. EMI-Abbey Road’da Wesley Johson albüme mastering yaptı. O da Kylie Minogue, Simon Webb gibi isimlerle çalışmış. Onlarla çalışan ilk Türk sanatçı benim. Albüm bittikten sonra Türk enstrümanlarına ve ezgilerine aşık oldular. Mesela Kevan, Yüksek Yüksek Tepeler’i kaydettikten sonra "Söz ver bir dahaki albüme yine böyle bir folk müzik yapacağım" dedi. Onlar şimdiden üçüncü albümü düşünüyor.